Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Mısır ve Türkiye… Kaburgaların altında

Türkiye’nin Mısır ile yakınlaşma işaretlerinin ardından Kahire ve Ankara arasındaki ilişkileri düzeltmek için art arda adımlar atılmaya başlandı.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri dün bu yakınlaşma ile ilgili bir açıklama yaptı. Şukri Türk siyasetçilerin olumsuz tavırlarının Mısır ve Türk halkları arasındaki ilişkiyi yansıtmadığını söyleyerek Mısır’ın dengeli bir dış politika izlediğini ve hiçbir tarafla karşı karşıya olmadığını vurguladı. Mısırlı bakan, uluslararası sahnede yaşanan gelişmeler ve kutuplaşma ışığında belli başlı zorluklar olduğu konusunda da uyarıda bulundu.
Ankara uzlaşmalar ve ikili toplantılar arayışındayken, Kahire Türkiye'nin Arap ulusal güvenliğinin gerekliliklerine riayet etmesi ve bölge ülkelerinin iç işlerine müdahale etmeye son vermesi konusunda ısrar ediyor. Erdoğan’ın son birkaç yıldır Mısır’a karşı devam ettirdiği söylemlerini ve zarar verici politikalarını değiştirecek ne yaşandı?
Eski Mısır Dışişleri Bakanı Muhammed el-Urabi’nin Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda söylediği gibi yeni ABD ve Avrupa siyasetlerinin ilk emareleriyle birlikte Türkiye, imzaladığı Rus füze savunma sistemi anlaşması karşısında ABD'nin sert bir tavır takınması, başta Yunanistan olmak üzere Doğu Akdeniz’de yaşanan ciddi gerilim ve Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na katılma girişimleri yüzünden hedef olacağı bir Avrupa-ABD zirvesi olasılığını göz önünde bulundurarak cepheleri kapatmak istiyor.
Erdoğanizm Türkiyesi'nin, Arap ülkelere ve Yunanistan ve Ermenistan gibi Arap olmayan ülkelere askeri, siyasi ve medya açısından verdiği zarar ciddi bir boyuta ulaştı.
Türkiye bugün Suriye, Irak ve Libya'da doğrudan ve açık bir şekilde ve Kızıldeniz ve Basra Körfezi'nde farklı şekillerde karadan ve denizden bozgunculuk yapıyor.
Türkiye, Müslüman Kardeşler'in (İhvan) medyatik kışkırtma operasyonlarının ve hareket koordinasyonunun merkezidir. Ayrıca Mısır, Körfez, Libya, Suriye ve Irak'taki İhvan'ın genel merkezi mesabesinde bulunuyor. Kötü niyetli programlar -özellikle Mısır’a karşı- ve Mısır’daki bazı düşman İhvan uyduları buradan yayınlanıyor.
Türkiye’de Mısır’ın, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), Suudi Arabistan’ın ve diğer ülkelerin önemini birden anladıkları için Erdoğan’ın, partisinin ve küresel ortaklarının tüm bu mirastan ve bu siyasi, ekonomik, askeri, istihbarat ve medya yatırımlarından vazgeçtiklerine inanmak akıl alır bir şey mi?
Mısırlı yetkili bir kaynağın Şarku’l Avsat tarafından yayınlanan röportajı hoşuma gitti. Kendisi şöyle diyordu:
“Türkiye’nin stratejik bir dinlenme döneminin ortasında olduğunu, ardından aynı çabaların yeniden başlayacağını ve şimdiye kadar sunulanların basit taktikler dairesinin dışına çıkmadığını söyleyebiliriz.”
Evet, vur-kaç siyasetin yapısından ve tabiatından kaynaklanıyor. Bunda bir ayıp yok. Hatta bazen ulusal çıkarlar için yapılması da gerekir. Ancak taktik ile strateji, gerçek ile yanlış ve sabit ile değişken arasındaki farka karşı teyakkuzda olmak oldukça elzemdir.
“İnsanlarda gördüğün şeyler seni aldatmasın. Zira kaburgaların altında tekrarlayan bir hastalık vardır.”