Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Yabancı dilde eğitim veren bir okulu seçer misiniz?

Biri yalnızca Arapça, ikincisi yalnızca İngilizce, üçüncü olarak ise ilimleri İngilizce ve edebiyatı Arapça veren 3 okul düşünelim ve sonra 100 tane ebeveynden çocukları için uygun gördükleri okulu seçmelerini isteyelim. Sizce sonuç ne olacak?
Cevabınızın şöyle olacağını biliyorum: Ebeveynlerden yüzde 45'i yalnızca İngilizce eğitim veren okulu, yüzde 35'i her iki dilde eğitim veren okulu ve kalan yüzde 10 veya daha azı ise yalnızca Arapça eğitim veren okulu seçecektir.
İlk seçeneği tercih edenler, yani yalnızca İngilizce eğitim veren okulun çocukları için uygun olduğunu düşünenler, İngilizce eğitimin çocuklarına çok daha iyi işler garanti edeceğine inanırlar. Ayrıca bazıları, İngilizcenin modern bilimin dili olduğunu, diğerleri ise dünya ile iletişimin dili olduğunu söyleyecektir. Bilgi yahut dünya ile iletişim kurmak isteyen herkes için İngilizce şarttır.
İkinci seçeneği tercih edenler, yani çift dilli bir eğitimin çocukları için daha uygun olduğunu düşünenler, çoğunlukla muhafazakâr kesimden olan kişilerdir. Çocuklarının İslami miras ve kültürel kaynaklarından koparılacağından korkarlar. Fakat bilimsel alanda başarı veya kariyer için İngilizcenin gerekli olduğunu düşünürler.
Üçüncü seçeneği tercih edenler ise genellikle dünyaya açılmanın dini veyahut davranışsal sonuçlarından korkanlardır. İkinci seçeneği tercih edenlere nispeten küçük ama etkili bir kesimi daha ekleyeceğim. Bu kimselerle ülkenin bilim ve teknoloji alanlarında ilerleme ihtiyacına odaklananları kastediyorum. Bu ise tüm gençlerin dünyadaki bilimsel veya teknik gelişmeleri takip edebilmesini gerektirmektedir.
Şimdi konuya ikinci bir açıdan yaklaşalım. Eğer lise veya üniversite öğrencilerini iki gruba ayırır ve ilk gruba tıp, mühendislik veya fizikle ilgili bir konuyu İngilizce, ikinci gruba aynı konuyu yalnızca Arapça olarak anlatırsak hangi grup konuyu en iyi şekilde anlayacaktır? Bu soruya cevabınızın ne olacağını da aynı şekilde biliyorum. İkinci grup, yani konuyu Arapça ders görenler daha iyi anlayacaktır. Gerçek şu ki yapılan birçok araştırma da bunu destekliyor. Prof. Reima Al-Jarf ve Prof. Yakub Namık'ın çalışması bunun örneklerindendir. Her iki çalışma da son saha araştırmalarına dayanmaktadır.
Ancak bazı okuyucular bunun aldatıcı olduğunu düşünebilir. Çünkü mesele dersin iyi anlatılmasıdır ki, iyi bir öğretmen ister Arapça ister İngilizce ders versin her halükarda konuyu iyi bir şekilde anlatacaktır. Fakat öğrencinin bilimsel referanslara ve yeni araştırmalara ihtiyacının olduğu bir gerçektir ve bunların hepsi ise İngilizcedir. Bu sebeple süreç içerisinde zorluk çekilmemesi için onunla başlamak en iyisidir.
Burada değinmemiz gereken bir başka sorun daha var. Öğrencilerin Arapça mühendislik eğitimi aldığını ve bu alanda çok iyi bir düzeye geldiklerini, fakat sonrasında yabancı bir şirkete katıldıklarını düşünelim. Bu kişiler yabancı mühendis ve çalışanlarla nasıl anlaşacaklar? Onların terminolojilerini ve yöntemlerini nasıl anlayacaklar? O halde bu, eğitimin kendisiyle değil, işle ilgili ortaya çıkan bir sorundur. Öğrenciler İngilizceyi ikinci bir dil olarak öğrenebilirler. Bu, öğrencinin eğitimini İngilizce almasını gerektirmez.
Aslında tartışmaya, eğitim için iki dilden hangisinin daha iyi olduğu sorusuyla başlamamamız gerekiyor. Burada sorulması gereken doğru soru şudur: Milli eğitimin temel amaçları nelerdir? Gençleri hazırlamak istediğimiz iş piyasasının doğası nedir? Eğitimi işgücü piyasasını etkileyecek düzeye nasıl getirebiliriz? Bilginin kültürel dokumuz içinde kökleşmesini, yerelleştirilmesini ve üretilmesini istiyor muyuz? Ulusal kültürü ve ulusal kimliği birleştirmek için eğitimi kullanmak istiyor muyuz?  
Bu soruları tartışmak ülke ve geleceği için en uygun seçeneği belirlememize yardımcı olacaktır. Bununla başlarsak, belki tartışma bizi başka bir yola götürür.