Birleşmiş Milletler’in (BM) bir raporunda "Dünya yaşlanıyor" denildi. Hemen hemen dünyanın tüm ülkelerinde yaşlıların sayısında artış yaşanıyor. Bu durum elbette kötü bir şey değil. Zira sağlık hizmetleri, sosyal, kültürel ve ekonomik hizmetlerin gelişiminin ispatı. Üstelik kuşaklar arasındaki bağlantıların artması gibi benzersiz bir avantajı da var. Bu avantaj, yaşlılarla gelecek nesiller arasındaki ilişkilerin devam ettiği, bu nedenle yaşlıların çocuklarına, torunlarına veya torunlarının torunlarına karşı yabancılaşma hissetmedikleri yoksul veya gelişmekte olan ülkelerde belirgin.
BM, en hızlı büyüyen sosyal tabakanın 65 yaşın üzerindekiler olduğunun altını çiziyor. Sayıların dili, 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 16'sının 65 yaşın üzerinde olacağını, yani mevcut oranların yüzde 7 artacağını söylüyor. 2018 yılı, dünya tarihinde 65 yaş üstünün 5 yaş altı çocuk sayısını aştığı ilk yıl oldu. Ayrıca 80 yaş üstü yaşlı sayısının 3 katına (2020'de 150 milyondan 2050'de 450 milyona) çıkması da bekleniyor. Tabii ki ölüm ve yaşam Allah’ın takdirinde.
Hem BM’ye hem de sosyologlara göre nüfusun yaşlanmasının demografik nedenleri doğurganlığın artması, ölüm oranlarının gerilemesi ve genç nüfusun uluslararası göçe dayanıyor.
Gelişmiş ve müreffeh ülkelerde yaşlı sayısının artışına dair göstergeler sağlıklı ve kültürel bir olgu olarak kabul ediliyor. Sosyal araştırmacılar yaş çizelgelerine çok dikkat ediyorlar. Onlar, yani gelişmiş ülkeler yaşayanların sayısıyla gurur duyuyorlar. Biz ise şehitlerimizin sayısıyla gurur duyuyoruz. Bu sadece miras değil, kendisine katılacağımız veya katılmayabileceğimiz bir kültür. Bazılarımız Çinlilerin sayısı 1 milyara ulaştığında onlarla alay etmiş ve şakalar yapmıştı! Zira biz yüksek nüfusu, kalkınma oranlarındaki gerileme veya kamu hizmetlerinin, çalışma koltuklarının ve okul sıralarının yetersizliğini haklı çıkaran bir sosyal, sağlık ve barınma sorunu olarak gördük. Halen da öyle görüyoruz.
Japonya, Avustralya, Avrupa veya ABD’de halka açık herhangi bir parka giderseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Çünkü ziyaretçilerinin çoğu emekli ve yaşlı insanlar.
BM daha önce, söz konusu demografik değişimin etkilerinin insan yaşamının tüm yönleri üzerindeki sonuçları ve etkileri ile birlikte derin olacağı konusunda uyarmıştı. Bu olumsuz yansımalar arasında ekonomik büyüme, tasarruf ve tüketim, işgücü piyasaları ve artan emekli maaşlarının yanı sıra aile oluşumu, yaşamsal düzenlemeler, barınma, çevre, sağlık ve eğitim sayılabilir.
Bir diğer tehlikeli konu da siyasi yaşlanma. Bu, oy verme modellerini, programlarını, nüfus temsilini ve hükümetlerin oluşumunu değiştirecek. Bu günlerde 65 yaşın üzerindeki herkesi yaşlı olarak düşünüyoruz. Ama belki de 3000 yılında 65 yaş üstü erkekler genç sayılıp askere alınacaklar!
Dünya Yaşlanma Konseyi adında 1982'den bu yana faaliyet gösteren bir kurum, yaşlıların refahı için (özellikle de gençlerin 30 yaşındayken yaşlandığı ülkelerde!) gerekli temel ihtiyaçlara ilişkin uluslararası bir mutabakatı kabul etti. Fransız "Le Monde Diplomatique" gazetesinin birkaç yıl önceki sayılarından birini uzun ömürlülere ayırması ve bu meseleyi yaşlıların "gençler üzerinden cömertçe yaşayacakları" bakış açısıyla ele alması dikkat çekiciydi. Bu çok da gerçekçi olmayan ve son derece eğreti bir karşılaştırma. Çünkü gençlerin kendileri de ileride yaşlı olacaklar. Dolayısıyla ortada bir neslin diğerinin üzerinden yaşaması gibi bir durum yok.
Uzman bir Tunuslu çalışma grubu tarafından hazırlanan 2019-2029 yılları için "Arap Yaşlılar Stratejisi" adında önemli bir çalışmada, Arap ülkelerinin doğumlardaki azalma, sağlık hizmetlerinin iyileşmesi ve yenidoğanlarda yüksek yaşam oranlarına bağlı olarak kademeli bir "yaşlanmaya" tanık olacağı sonucuna varıldı. Ancak, bu demografik "yaşlanma" ülkeden ülkeye değişecek. Yaşlılar arasında, hükümet sistemlerinin ihtiyaçlarını karşılayamamaları, sosyal ve sağlık hizmetlerine erişimin zorluğuna ilişkin şikayetler çoğalıyor.
Halen yaşlıları barındıran evlere “darülaceze” adının verildiği Arap ülkelerinin çoğunda "yaşlılar unutulmuş". Bu adlandırma, yaşlılar kesimini incitiyor, insani değerini düşürüyor. Bu yaşlıların gençlik günlerinde ülkelerine ve halklarına hizmet etmek için harcadıkları çabaları yok sayıyor.
Doğru ve düzgün adlandırma “yaşlılar evi” veya “yaşlılar için huzurevleri”dir. Çünkü buralar evsizler, muhtaç kişiler, sadaka verilmesi gerekenler veya çirkin kazalarda ellerini ve bacaklarını kaybederek kalıcı sakatlıklar yaşayanlar için sığınma evleri değildir. Yaşlılık ya da ihtiyarlık, bir kusur ya da sakatlık değil, Mozambik’ten Norveç’e ya da Japonya'ya tüm dünya ülkelerinde erkek kadın her insanın yaşayacağı bir evredir.
Çin’in başkenti Pekin’e 330 km mesafedeki Qin Zhuang köyünde on binlere ulaşan nüfusun yüzde 70’i yaşlılardan oluşuyor. Köyü, 65 yaşında olan, Qin Zhuang Komünist Partisi Başkanı unvanını taşıyan bir kadın yönetiyor. Bugün Çinliler, yemin edecekleri zaman bu hanımefendinin adına yemin ediyorlar. Çünkü o, köydeki yaşlı halkına yoldaş Mao Zedong döneminden yoldaş Şi Jinping dönemine kadar Çin Komünist Partisi'nin sağlayamadığı hizmetleri sundu.
TT
Demografik dönüşüm ve nüfusun yaşlanması
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة