Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

El İhtiyar: Bıkmayacağız!

Bu yıl Ramazan sezonunun en güzel Mısır yapımlarından biri olan “el İhtiyar 2” (Seçim) dizisinde, ünlü oyuncu Kerim Abdulaziz’in canlandırdığı ulusal güvenlik subayı Zekeriya Yunus karakterinin bir meslektaşı ile sahnesinde, Müslüman Kardeşlere ait hücrelerin çokluğundan ve her bir askeri veya kargaşa çıkaran gizli hücre deşifre edildiğinde bir başkasının ortaya çıkışından bahsediliyor.
Bu sahnede Zekariya Yunus’un meslektaşı “Bunlar bıkmayacak mı!” diye söyleniyor. Yunus da ona: “Hayır, onlar bıkmayacaklar ve biz de bıkmayacağız” diyor.
Hayrat el Şater, Mahmut İzzet ve Muhammed Bedii’den oluşan Müslüman Kardeşler İrşad Ofisi’nin kardeşleri Muhammed Mursi aracılığıyla liderlik ettiği Müslüman Kardeşler rejiminin alaşağı edilmesinden sonra, örgüt, orduya karşı devrim argümanıyla kaybettiği tahtını geri alma çalışmalarını artırmıştı. Hedefinde ordu değil, Mısır halkının 30 Haziran 2013’de ülkesini küresel İhvan- Humeyni-Türk ekseninin eline düşmekten kurtarmak için gerçekleştirdiği devrim vardı. Buna karşılık Müslüman Kardeşler protestolar ve oturma eylemleri düzenlediler. Bunların zararsız “sivil” davranışlar olduğunu öne sürenler olabilir, ama gerçekte bu davranışlar, şiddet yanlısı, tekfirci ve Kutubçu nahoş bir özü örten ince bir zardan ibaretti.
Müslüman Kardeşler çok beklemeden, Muhammed Kemal liderliğinde gizli örgütünü ya da özel aygıtını canlandırdı. Bu gizli örgütü bilenler bilir, kendisi özel gizli operasyonlar düzenleyen seçkin bir elit gruba ya da “Rablerine inanmış birkaç genç yiğide” dayanan ana örgüte yardımcı bir oluşumdur. Müslüman Kardeşlerin kurucusu Hasan el-Benna günlerinden beri örgütün sosyal, siyasal ve medyatik davetçi yapısına paralel olarak var olan bir yapıdır. Geçen yüzyılın kırklı yıllarında “Kanlı Emir” olarak bilinen Abdurrahman el-Sindi liderliğinde özel faaliyetlerde bulundu. Gerçekleştirdiği en ünlü suikastlar, dönemin başbakanı Nukraşi Paşa, yargıç el Hazindar ve Kahire emniyet müdürü Selim Zeki suikastlarıdır. Başka suikastların yanı sıra birçok yerde patlamalar ve el bombaları ile saldırılar da düzenledi.
Mısır güvenlik güçlerinin silahlı bir çatışmada öldürdükleri Kemal ve Türkiye’ye kaçan iki arkadaşı Yahya Musa ve Ala el Semahi, “darbeci kafir” Mısır devletine karşı askeri bir çözüm, özel ve dikkat çekici saldırılar dışında hiçbir çözüm bulunmadığını öne sürüyorlardı. Bunun neticesinde Mısır, 2013- 2017 dönemleri ve sonrasında da bir dizi karanlık saldırıya tanık oldu. Sina’nın kuzeyindeki terör faaliyetleri bir yana, Mısır şehirlerinde emniyet müdürlüklerinin bombalanmasından, sözgelimi savcı Hişam Berekat ve seçkin subayları hedef alan özel ve ses getiren suikastlardan bahsediyoruz.
Yukarıda bahsettiğimiz dizi, işte bu dönemi ele alıyor. Birinci sezonunda Sina’da olup bitenleri, Mısır ordusunun oradaki operasyonlarını, subay ve askerler arasında ihanet edenler ile sadık kalanları ele almıştı. İkinci sezonda da güvenlik güçleri arasındaki hainlere değiniyor.
“Onlar bıkmayacak ve biz de bıkmayacağız”, bu ifade birçok şeyi özetliyor. Bu tehlikeli ideolojik gruplarla mücadele sonu olan bir savaştan ziyade devam eden koruyucu ve önleyici bir süreçtir. Tıpkı Dünya Sağlık Örgütü’nün bizi sonsuza kadar korona seferberliği dünyasında yaşatmaya çalışması gibi. Bu da diğeri gibidir, hatta daha kötü ve zararlıdır. 
Müslüman Kardeşler ve dalları ile – yani Sahva akımları- mücadelenin geçici bir zaman dilimini kapsadığını, ardından başkalarına yönelebileceğimizi vehmedenler, bilerek ya da bilmeyerek kendilerine zarar vermekte ve başkalarını uyuşturmaktadır.