Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Mısır… Rolün değeri ve engeller

Dünya nihayet Gazze sahasındaki asıl oyuncunun Mısır olduğu konusunda hemfikir.
Zira Mısır, Gazze krizinin, Filistin-İsrail çekişmesindeki siyasi çözümün anahtarlarına sahip olduğuna inanıyor. Bu konuda Mısır, daha fazla kanın akmasından ve yıkımdan kaçınmak için mümkün olduğunca hızlı bir şekilde ateşkese varmaya çalışıyor. Daha sonra da yıllardır sekteye uğrayan siyasi dosyayı hareketlendirmek için uygun atmosferi oluşturacağını tahmin ettiği uzun vadeli ateşkesi sağlamaya yöneliyor.
Hamas Hareketi, Gazze’de yönetimi ele geçirip meşru hükümeti nihai olarak uzaklaştırdığından ve Filistin sahasında tehlikeli bir bölünmeye yol açtığından beri Mısır, sabırlı ve istikrarlı bir şekilde iki paralel çizgide faaliyet gösteriyor. Ancak stratejik perspektifte bu iki çizgi, birbirini tamamlıyor ya da yok ediyor. Bu iki çizgi ile ateşkesi ve uzlaşmayı kastediyorum.
Mısır, ateşkes konusunda başarılı olurken uzlaşma konusunda başarılı olamıyordu. Mısır’ın ateşkes konusunda başarılı olması, savaşan taraflarla ilişkisine yatırım yapmasından ve her savaş sonrasında ortaya çıkan durumdan yararlanmasından kaynaklanıyordu. Her savaş sonrasında ortaya çıkan durum ise, sonuçlarını siyasetle halletmenin mümkün olduğu sürece savaşan tarafların yeni bir savaşa girmeme isteğidir.
Mısır’ın her defasında uzun vadeli bir ateşkes için müdahale ettiği ve İsviçre, İsveç ya da Almanya gibi rolünü tarafsız bir şekilde oynamadığı görülmektedir. Ancak Mısır, ateşkes konusunda doğrudan çıkar sahibi ve herhangi bir çözümün temeli olan Filistin hukukuna bağlı bir devlet olarak rolünü oynadı. Öte yandan rollerin etkili olmasında coğrafyanın önemini de unutmamalıyız. Bu konuda Mısır, tartışılmaz bir yere sahiptir.
Fakat uzlaşma konusu, sonuç yönünden tamamen farklı. Zira Mısır, ateşkes konusundaki başarısını uzlaşma konusunda gösteremiyordu. Oysaki Mısır, Filistinlileri birleştirme noktasında en fazla samimiyet gösteren ve en fazla çıkar sahibi olan bir devlettir.
Bölünmenin başlangıcından beri Mısır, Filistinliler arasındaki büyük boşlukları kapatmaya yardım edecek ve yeni bir siyasi sürecin başlaması noktasında zorlu girişimler sonuç verdiği zaman bu siyasi sürece hazır olmalarını sağlayacak Filistin ulusal birliğini gerçekleştirmeye çalıştı. Unutmamalıyız ki Mısır, ilgili taraflarla çalışmayı bıraksa da, özellikle uluslararası düzlemde siyasi sürecin zorunlu olduğunu sürekli dile getirdi.
Mısır’ın uzlaşma noktasındaki sabırlı ve kararlı girişimleri, Filistin tarafında zorluklarla karşılaştı ve karşılaşmaya devam ediyor. Zira Filistinli taraflar, Kahire’de anlaşırken, Gazze ve Ramallah’ta yeniden anlaşmazlığa düşüyordu. Mısır’ın çabası, son aşamaya geldiği zaman sanki mayın tarlasında ilerliyormuş gibi görünüyordu. Profesyonel mühendisler, mayınların birini temizler temizlemez mayınların ikincisi, üçüncüsü patlıyordu. Bu, bir ya da 10 kez veyahut bir ya da 2 yıl değil, aksine bu durum, 10 yılı aşkın süredir böyle. İletişim noktasında bazı iyileşmeler olmakla birlikte durumlar hala aynı.
Mısırlılar, Filistin dosyasına her yönden hakimler. Onlar, Filistin olgusunun dayattığı şekilde çalışmak zorunda olduklarını düşünüyorlar. Şöyle ki Mısırlılar, grupları Kahire’de toplantıya çağırıyor ve ilk toplantıdan itibaren mükerrer konuşmaları dinliyor. Ardından etkili olanlar ile etkili olmayanlar, ateşkes konusunda İsrail’le diyalog kuranlar ile Gazze’yle ilgili meselelerde sahada etkileri az olmasına rağmen kendilerini denklemin içerisinde bırakması için Kahire’ye ısrar edenler ve Mısır’a iltifat edenler ile yeni bir patlamaya hazır olanlar arasında odaları ayırıyor. Herkes, yeni bir girişimi hazırlayan çatışmaya yol açmak için kriz konusunda kendi kalesine ve kendi konumuna çekiliyor. Öte yandan Kahire, konukları ağırlamaya her zaman hazır.
Kudüs ve Gazze’deki kaosun, 11 günlük savaşın, İsrail, ABD ve diğer ülkelerdeki etkileşimlerin ardından dikkat çekici olumlu bir faktör ortaya çıktı. Bu faktör, Filistin, İsrail ve ABD’nin yetkilendirmesine benzer şekilde Mısır’ın rolünün pekişmesidir. Gerçekten de Gazze yatırımından hisse satın almak isteyen yatırımcıların ya da rakiplerin rolü zayıfladı. Bu rakipler, gönüllü veya zorunlu olarak Mısır’la iş birliği yapmaya başladı ya da yeni bir çatışmayı beklemek için geri çekildi.
Ancak Mısır’ın rolünün bölgesel ve uluslararası düzlemde etkili olması, İsrail ve Hamas arasındaki gelişmeye bağlıdır. Çünkü bu iki taraf, ateşkes veya çatışma anahtarına sahip olan taraflardır. Her iki taraf da kendi programına göre hareket ediyor. Bu da dikkat edilmesi ve incelenmesi gereken bir durumdur.
Yeni hükümetin rayına oturmasının ardından uzun vadeli ateşkesin şartlarına dahil olduğu zaman İsrail’de sorun başlayabilir. Araştırmalara göre İsrail Savunma Bakanı Gantz, Gazze’yle ilgili planlarda oybirliğinin veya çoğunluğun sağlanmasında önemli bir rol oynayabilir. Netanyahu’yu devirmek için kurulan bu hükümet, bu yönde sınırlı ya da ölçülü bir esneklik sunabilir. Ancak durumlar, Mısır’ın çabaladığı köklü bir çözüm noktasına geldiği zaman bu çoğunluk kesinlikle anlaşmazlığa düşecektir. Zira başarmak için ciddi bir çalışma yapılmaksızın hiçbir düzenlemenin faydası yoktur.
Artık bölgesel ve uluslararası girişimlerinin ve tartışmasız yetkinliğinin ardından Mısır’ın rolüne güvenmek, objektif ve haklı bir durumdur. Ancak bu rolün önünde hala engeller mevcut. Gelecek günler değil, belki de gelecek aylar, bize devrenin sonuna kadar tamamlanmasını teşvik etmesini umduğumuz hakikati gösterecektir.