Emel Abdulaziz Hezzani
Suudi yazar
TT

Suudi Arabistan gıda güvenliği ve yurtdışına yatırım

Suudi Arabistan, sınırlı su kaynaklarına sahip bir çöl ülkesidir. Kıt yağmur sularıyla yenilenen yer altı suları ile Kızıldeniz ve Basra Körfezi suları da yine sınırlıdır. Çevre, Su ve Tarım Bakanlığı, Suudi Arabistan’daki yağmur yağış oranıyla ilgili bir değerlendirme yaparak, yıllık yağış oranının 103 mm’ye ulaştığını, yıllık yağmur hacminin 166 milyar metreküp olduğunu ve bunlardan 8 milyar metreküpünün ise sel şeklinde geldiğini belirtti. Sağanak yağış mevsimlerinde bile çok yağmur yağmamaktadır. Suudi Arabistan, 521 barajın suyunu korumaya çalışıyor. Fakat bu sorun, daha kapsamlı fikirlere gereksinim duymaktadır.
Peki, Suudi Arabistan nasıl bir tutum sergiledi?
Yaklaşık 35 milyonluk nüfus yoğunluğuna sahip böylesine geniş bir alanda karar yapıcı, başta buğday ve arpa olmak üzere tarım ürünlerinin teminini garantilemek için sürdürülebilir etkili bir stratejiye ihtiyaç duymaktadır. Suudi Arabistan, tarım konusunda tecrübelere sahip. Ancak bu tecrübeler, ülkeye faydadan çok zarar getirdi. Çünkü kazılan kuyulardan dolayı yer altı suları tükendi. Tecrübeler başarısızlıkla sonuçlandı. Fakat gıda güvenliği konusunu gerçekçi bir şekilde ele almak için bu gerekliydi. Suudi Arabistan’ın Mısır gibi bir ülkeye buğday ya da Hollanda’ya gül ihraç ettiğini kim hayal edebilir ki! Şaşırtıcı bir durum. Her halükârda tecrübeden yararlandık. Hayalleri gerçekleştirmenin birçok yönü olduğu ve hedeflerin minimum zararla gerçekleştirilmesi gerektiği, çıkarılan en önemli derslerden birkaçıdır.
Yönetimin tarım alanında aktif olan ülkeleri seçip tahıl kalitesine dikkat ederek başta buğday olmak üzere temel ihtiyaç maddelerini bu ülkelerden ithal etmesi yeni bir düşünceydi. Genel Tahıl Kurumu, müşteri olarak yönetimin temsilcisidir. Satın alma ve nakliye maliyetine rağmen ithalat işi, ülkede buğday yetiştirme maliyetine göre daha az zararlıdır. Yeni strateji, yenilikçi tarımsal faaliyeti diğer ülkelere taşıyarak bu ülkelerin mahsullerini ithal etmeye dayanmaktadır. Aynı şekilde Suudi Arabistan Tarım ve Hayvancılık Yatırım Şirketi (SALIC) kuruldu. Şöyle ki Ukrayna, Avustralya, Avrupa Birliği ile Kuzey ve Güney Amerika gibi tedarikçi ülkelerde tarım arazilerinin sahibi, Suudi yatırımcılar oluyor. Suudi yatırımcı, Genel Tahıl Kurumu’nun belirlediği vasıflara ve miktara göre talep edilen ürünü yetiştirip Suudi Arabistan’a gönderiyor. Diğer bir ifadeyle ithalatçı, Suudi Arabistan yönetimi, ihracatçı ise Suudi Arabistan merkezli özel sektördür. Bu, son derece önemli ve zekice bir stratejidir. Bu stratejinin ana hedefi, gıda temininin güvenliğini sağlamak ve gıda maddelerinin pazarlardaki varlığını garantilemektir. Bunun için birden fazla kıtada ülkeler seçildi ve özel sektör, bu endüstriye güçlü bir şekilde giriş yaptı. Cidde, Yenbu, Dammam ve Cizan gibi Suudi limanları, Avustralya, Avrupa, ABD ve diğer ülkelerden gelen yükleri karşılıyor.
Yurtdışına yapılan tarım ve hayvancılık yatırımı, Suudi Arabistan’da gıda güvenliğini sağlamak için en önemli stratejiydi. Fakat bu, ülkede tarımın ve hayvancılığın durduğu anlamına gelmiyor. Buğday ve arpa gibi mahsuller, yetiştirilme alanı genişletilmesi gereken temel gıda maddeleri olarak görülüyor. Bu ihtiyacı karşılamak için hükümetin ortakları olarak Suudi yatırımcılara yurtdışında fırsat tanımak, herkes için faydalı olacaktır.