Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Yapay Zeka: Fırsat ve sorun

ABD'li fütürist Ray Kurzweil, 2001 yılının mart ayında yayınladığı ve büyük bir ilgi gören araştırma makalesiyle geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Yapay zeka gelişiminin hızlanması ve etkileri üzerine kurulu olan araştırmaya göre bu teknolojinin gelecekte insan aklını geçmesi bekleniyor. Kurzweil, geleceğe yönelik araştırmalar yapmakla ilgilenenler için referans haline gelen makalesinde şu ifadeleri kullandı:
“21’inci yüzyılda 100 yıllık değil, bilakis 20 yıllık (bugünkü oranlara göre) bir ilerlemeye tanık olacağız. Birkaç on yıl içinde makine zekası insan zekasını geçmiş olacak. Bu öyle hızlı ve derin bir teknolojik değişime yol açacak ki insan tarihi dokusunda bir yırtık oluşacak.”
Bu makale aklıma birkaç gün önce, BBC Radio World Service'de hızlanan makineleşme, robotlar, yapay zeka ve iletişim devrimi dünyasındaki gelişmelerin ekonomik ve sosyal etkileri ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının bu teknolojileri bazı endüstrilerde ve hizmetlerde kullanma sıklığını artırdığı hakkındaki bir programı dinlerken geldi. Zira Zoom, Slack ve Google Workspace gibi uygulamalar ve programlar üzerinden uzaktan çalışmak, salgının zirve yaptığı dönemlerde ofislerin kapanma sorununu çözdü. Bununla birlikte birçok şirket, finansal açıdan tasarruf sağladığı ve geniş ofis alanlarına olan ihtiyaçları azalttığı için salgın sonrasında bile bu modeli takip edebilir.
ABD’de bazı fast food restoranları müşterilerden sipariş almak için robotları kullanmaya başlarken Kanada'nın Toronto şehrinde de akıllı makine kullanan “ilk mekanik kafe” açıldı. Toronto’daki kafeyi yapan şirketin internet sitesinde "Robo Cafe (robot kafe), bir baristanın tüm işlerini yaparak benzersiz bir hassasiyetle farklı kahve türleri sunuyor" ifadesi kullanılmış.
Ülkelerin bir kısmında -tabii sayıca azlar- bazı oteller, oda servisi için robotları kullanmaya başlarken şirketlerin bazıları da müşterilere teslimat hizmeti sunan drone veya küçük akıllı araç reklamları yapıyor.
Doğrusu birçok uzman Kovid-19 salgınının, enfeksiyon riskini azaltmak için birçok endüstride ve hizmette makineleşmeyi hızlandırmasını bekliyor. Bu da özellikle görece daha az  becerilere sahip işçiler arasında bazı işlerin tarihe gömülmesine yol açabilir. Bunun sonucunda da daha fazla işsizlik olabilir. Ancak bu sorun salgından çok daha önce başladı. Uzmanlar, bilim adamları, ekonomistler ve hatta sosyologlar arasında tartışmalara yol açtı. Nitekim yapay zekaya dayalı robotların ve teknolojilerin endüstriyel, hizmet, ticaret ve diğer ekonomik alanlarda kullanılması nedeniyle dünya çapında yaklaşık 800 milyon insanın 2030 yılına kadar işini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacağını öngören raporlar ve çalışmalar var.
Bazı insanlar, mevcut teknolojik devrimi, 18’İnci yüzyılın ikinci yarısı ve 19’uncu yüzyılın ilk yarısındaki sanayi devrimiyle karşılaştırmayı düşünerek toplumsal şokun etkilerinin aynı olduğunu söyleyebilir. Ancak aslında şu anki bilgisayar ve internet çağında teknolojik ilerlemenin hızı, dünyanın şimdiye kadar gördüğü herhangi bir sanayi devriminin hızından daha fazla. Örneğin eski kablolu telefonların evlerin çoğuna girmesi dünyanın 70 yılını alırken akıllı cep telefonları sadece dokuz yıl içerisinde neredeyse dünyanın her bölgesine yayıldı.
90’ların başında cep telefonları nadir görülürdü. bir şeydi. Büyük ve pahalıydı. Ayrıca kapsama alanı ve imkanları da sınırlıydı. Şimdi etrafınıza bir bakın; küçük büyük herkesin elinde akıllı telefonlar göreceksiniz ve küçük olmasına rağmen bir dizüstü bilgisayarın yetenekleri ile yarışan üstün becerilerine hayran kalacaksınız.
Arabanızdaki bugünkü gösterge paneli ile 15 yıl öncekini karşılaştırın; tabii hatırlarsanız. Modern otomobillerin çoğu akıllı cihazlar ve gelişmiş ekipmanlarla donatılmış durumda. Bu da bizlere bilim kurgu filmlerinde ya da James Bond'un maceralarında gördüğümüz türden arabaları hatırlatıyor. Yavaş yavaş sürücüsüz otomobil dünyasına doğru ilerliyoruz. Bunun için ilk modeller test edildi. Bu modellerin daha çok geliştirilmesi gerekebilir ancak hiç şüphesiz çok uzak olmayan bir tarihte hazır olacaklar.
Tüm bunları bir kenara bırakın ve bankacılık dünyasının teknoloji sayesinde ne kadar hızlı değiştiğini bir düşünün. 20 yıldan kısa bir süre içinde, ne kadar küçük olursa olsun herhangi bir miktarda nakit para çekmek için bankada kuyruk olma dünyasından bankamatikler ve akıllı kartlar, son olarak da cep telefonları, akıllı saatler ve elektronik parmak izi teknolojisi ile para çekme dünyasına geçtik.
Bu devasa teknolojik devrim, yeni fırsatlar ve ufuklar açtı. Ancak aynı zamanda bazen büyük sıkıntıları ve tehlikeleri de beraberinde getirdi. İşsizlik sorunu bu sıkıntıların bir yönünü oluşturuyor. İşçileri ehil kılmak ve yeni nesilleri gelecekteki sıkıntılara hazırlayan bir eğitim almaları için stratejiler oluşturmak gerekli.
Bir başka sıkıntı ise yapay zekanın ve robotik teknolojilerin zengin ve sanayileşmiş ülkeler ile yoksul ülkeler arasında yeni bir uçurum yaratmış olması. Zengin ülkeler bu gelişmelerden daha fazla yararlanma imkanına sahipken yoksul ülkeler ise birçok sektörde iş fırsatının azalmasıyla birlikte bu teknolojilerin kurbanı oldukları için kaybediyorlar. Çözüm eğitimde yatıyor. Ancak öyle herhangi bir eğitim değil. Git gide makineleşmeye, robotik ve yapay zeka dünyasına doğru ilerleyen kalkınma ihtiyaçlarına ve gelişmelere ayak uyduracak bir eğitim gerekli.
En büyük sıkıntı belki de insanoğlunun yeni değişikliklerle nasıl başa çıkacağıdır. Merhum İngiliz bilim adamı profesör Stephen Hawking, yıllar önce yapay zeka yetenekleriyle donatılmış makinelerin en nihayetinde insan yeteneklerini aşacağına, bu makinelerin üzerindeki kontrolümüzü yitireceğimize ve bunun insan uygarlığının çöküşüne yol açabileceğine dair uyarıda bulunmuştu. Nitekim Hawking, 2017 yılında Lizbon'da düzenlenen Web Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, 2014 yılından bu yana yaptığı uyarılarını yineleyerek şunları söylemişti:
“Etkili yapay zeka yaratmadaki başarı, medeniyet tarihimizdeki en büyük olay olabilir. Ya da en kötüsü olabilir. Hangisi bilmiyoruz. Olası tehlikelere karşı nasıl hazırlıklı olacağımızı ve bunlardan nasıl kaçınacağımızı öğrenmezsek yapay zeka medeniyet tarihimizdeki en kötü şey halşne gelebilir. Çünkü yapay zeka, güçlü otonom silahlar ya da bir grubun, sayıca kendilerinden daha çok olan bir kitleyi boyunduruk altına alabileceği yeni yollar veya ekonomilerimizde büyük sarsılmalar gibi büyük tehlikeleri beraberinde getiriyor.”
Elbette çoğu insanın zekasını aşan yapay zekaya sahip robotların kontrolümüzün dışına çıkmasına ilişkin bu ve benzeri bir senaryo hakkında uyarıda bulunan sadece Hawking değil. Bu düşünce Hollywood yapımı bazı bilimkurgu filmlerinde, prestijli dergilerde yayınlanan birçok makalede ve şu an uzay seyahati yarışına liderlik eden işadamı Elon Musk gibi tanınmış isimlerin açıklamalarında da dile getirildi.
Birçok bilim insanı, bu yeni dünyaya hazırlanmanın ve bu robotları daha güçlü hale geldikleri zaman tasarlama ve çalıştırma konusunda daha sorumlu olmanın önemli olduğunu vurguluyor. Bu, önümüzdeki birkaç on yılda insanlığın karşı karşıya kalacağı büyük ve tehlikeli bir sorunu oluşturuyor. Eğer iyi yönde kullanmazsak geliştirdiğimiz teknolojiler, bizim için herhangi bir ölümcül salgın ve virüsten daha tehlikeli bir hale gelebilir.