Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Meşruiyet için kişisel tercih yeterli mi?

Son günlerde sıkça duyduğumuz bir ifade; “Kişisel tercihlere saygı duymak gerekir.” İnsanın kişisel tercihlerine saygı duyulması elbette önemlidir. Fakat bu tercihlerin yapıldığı alan veya konusu kanaatimce saygı duyulup duyulmaması gerektiğini belirleyecektir. Çünkü özgür olarak yaratılan insan başıboş bırakılmamıştır. Ama her şeye rağmen bireyin  kişisel tercihlerine  hiçbir şekilde müdahale edilmemesi gerektiğini savunan ve bu tercihler ne olursa olsun saygı duyulması gerektiğini ifade eden görüşler de mevcuttur.
İnsanın her tercihine saygı duymak gerektiği konusunun doğru bir şekilde ele alınmadığını sanıyorum. Çünkü insanı en iyi tanıyan onu yaratandır. İnsanı yaratan Allah, insanın yapmış olduğu tüm tercihlerini onaylamamaktadır. Hatta yapmış olduğu yanlış bazı tercihlerden dolayı insanı kınamakta ve onu bu yanlış tercihlerden dolayı sorumlu tutacağını bildirmektedir.[1] Yanlış tercih ve davranışlardan vazgeçip bunlardan geri dönenlere güzellikler vaat edilmektedir.[2]
 Allah Teâlâ, koymuş olduğu  ilkeleri çiğneyen, onları dikkate almayan kimseleri cezalandırılacağını  bildirmektedir.[3] Çünkü Allah hiç kimseyi tercihlerinden dolayı cezalandırmayacağını değil, hiç kimseye zulmetmeyeceğini,  onları haksız yere cezalandırmayacağını  haber vermektedir.[4] İnsanlar yapmış oldukları kötü tercih ve eylemlerinin vebaliyle yüzleşecekler ve bedelini ödeyeceklerdir.[5] Yoksa Allah Teâlâ kullar üzerlerine düşen görevleri yaptıkları sürece durup dururken kimseyi cezalandıracak değildir.[6]
 İster cinsel eğilim ve tercihlerde isterse farklı alanlarda olsun Allah Teâlâ’nın koymuş olduğu ilkelere uymayan  eğilim ve tercihlere saygı duyulmasını istemek başka, bunlara cezalar uygulamak başka bir şeydir. Allah'ın koymuş olduğu ilkelere saygı duymayan kimselere saygı duyulmasını istemek Allah'ın kötü ve çirkin olarak bildirmiş olduğu hususları dikkate almamak anlamına gelir. Zira Allah bir şeyi kötü ve çirkin olarak nitelemişse onu öyle kabul etmek imani bir gerekliliktir. Aksi durum iman edenler için söz konusu bile olamaz. Çünkü Allah ve O’nun Resulü bir konuda karar verip hüküm koymuşsa iman ettiğini ifade eden erkek ve kadın için o konuyla ilgili söz söyleme ve aksi tercihte bulunma hakkı yoktur.[7]
Allah Teâlâ, “Zina ve eşcinsellik kötü ve çirkindir.” diyorsa bunlar kötü ve çirkindir. Bu çirkin fiilleri işleyenlere kişisel tercihleridir diyerek saygı duyulmasını isteyenler, Allah’ın saygı duyulmasını istediği şeylere saygısızlık yapmış olurlar. Örneğin Hz. Lut'un yaşadığı toplumda bazı kişilerin işlediği fiiller çirkin ve iğrenç olarak nitelenmiş ve bunlardan uzak durulması için gerekli uyarılar yapılmıştır. Bu uyarıları dikkate almayanlar kınanmış ve cezalandırılmışlardır.[8] “Kişisel tercihleridir.” denilerek işledikleri rezilliklere saygı duyulmamıştır.
Buradan hareketle şunu ifade edebiliriz ki bireylere ve topluma zarar verebilecek, onları ifsad edecek eğilim ve tercihlere  saygı  duymak diye bir şey söz konusu olamaz. Bu tür davranışları kimin yaptığının da hiçbir önemi yoktur. Bu eğilim ve davranışlara  sahip   olanın, ünlü bir sporcu, oyuncu, yazar veya yönetici  olması durumunu değiştirmez.  Yanlış veya çirkin olan eylem kim tarafından yapılırsa yapılsın yanlıştır. Uygun usul ve yöntemlerle de yanlışlığını ortaya koymak gerekir. Kişisel  tercih denilerek  toplumu olumsuz etkileyecek davranışlar doğru ve problemsiz gibi dayatılamaz. Özellikle gençleri etkileyebilecek, onlara örnek olabilecek konumda olanların,  söylediklerine ve yaptıklarına dikkat etmeleri bir zorunluluktur. Onların sapkın kişisel tercihleri normalmiş gibi  gösterilemez.
Bütün bunları ifade ederken bu tür çirkin tavır ve eylemleri ortaya koyanlara karşı şiddet gösterilmesi gerektiğini söylemiyoruz. Asla kastımız bu değildir. Maksadımız insanların meşru olmayan her türlü davranışlarına saygı duyulması gerektiği söylemiyle bu tür davranışların normalmiş gibi gösterilmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını ifade etmektir. Özellikle de ben Allah’a iman ediyorum diyen kişiler açısından.  Zira Allah’a iman etmeyen birinden Allah’ın koymuş olduğu emir ve yasaklara uymasını beklemek saf dillik olur.
Kendi heva ve arzularını dikkate alıp da kendilerine indirilen ayetleri dikkate almayanları Kur’an’ın; “hevalarını ilah edinenler” olarak nitelemesine dikkat etmek gerekir. Bu şekilde davrananlar kınanmış ve ilahi azaba muhatap olacakları konusunda uyarılmışlardır. Çünkü hak ve doğru olan yanlışa, hevaya ve arzulara tabi olacak olursa gökler, yer ve onlarda var olanlar fesada uğrar[9] bozulurlar.
Meşru olan kişisel tercihler ebette ki saygı doyulmaya layıktır. Fakat birlerinin bu hususu istismar ederek kendi rezil, çirkin ve sapkın tercihlerini “kişisel tercihimdir” diyerek saygı duyulmasını istemeye hakkı olmadığını sanıyorum. Aksi durumda kötü, çirkin ve başkalarını rahatsız edecek ve onlara zarar verebilecek davranışları yapan herkese “kişisel tercihidir” diyerek saygı duymak gerekir ki kanaatimce bu insanlığın felaketi olur.

[1] el-İnfitar 82/6-10
[2] el-Maide 5/39;Taha 20/82
[3] en-Nisa 4/49; el-İsra 17/71
[4] en-Nisa 4/147
[5] el-Haşr 59/15; Teğabün 64/5; Talak 65/9.
[6] en-Nisa 4/14
[7] el- Ahzab 33/36.
[8] el-A’raf 7/80-84
[9] Mü’minun 23/71.