Cihad Azur
Uluslararası Para Fonu (IMF) Ortadoğu ve Orta Asya Bölge Direktörü
TT

Ortadoğu'da kamu iktisadi teşebbüsleri reformunun önemi

Küresel ekonomi, koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkisinden kurtulurken Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya varoluşsal bir soruyla karşı karşıya kaldı:
Salgın, ülkelerin daha güçlü bir şekilde ortaya çıkmasına ve istihdam yaratılmasını kolaylaştıran, yoksulluğu ve eşitsizliği azaltan güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme elde etmesine yardımcı olacak yeni bir sosyal sözleşmenin habercisi mi olacak yoksa ülkeler yavaş reformlar çağına dönerek yüzyılın fırsatını mı kaçıracak?
Bölge ülkeleri, bütçelerinin genellikle izin verdiği sınırlı alan nedeniyle reformları erteleyemeyecek. Kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) rolünü yeniden gözden geçirmek, bu reformların önemli bir bileşeni olmalıdır.
KİT’ler bölgede neden bu kadar önemli?
KİT’ler, emek istihdam, mal ve hizmet sağlama ile sosyal istikrarı sağlamadaki rolleri de dahil olmak üzere bölgedeki sosyal sözleşmede tarihsel olarak önemli bir rol oynamıştır. KİT’ler halı, ayakkabı veya süt ürünleri üretimi gibi diğer bölgelerdeki özel şirketler tarafından yürütülen sektörler de dahil olmak üzere birçok sektörde oldukça fazla sayıda bulunuyorlar ve büyük varlıkları ellerinde tutuyorlar. Bununla birlikte bölge, çoğunlukla petrol, gaz veya madencilik sektöründe (Suudi Aramco gibi) iyi performans gösteren birkaç kurumdan yararlanırken KİT’lerin çoğu devlet adına yürüttükleri verimsiz operasyonları veya piyasa dışı faaliyetleri nedeniyle kâr sağlamaktan yoksun. Çoğu durumda bu teşebbüsleri, zaten kıt olan kamu kaynakları üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Ayrıca GSYİH'nın ortalama yüzde 2'sini aşan yıllık finansal maliyeti göz önüne alındığında, kamu maliyesi için önemli bir risk kaynağı oluyor.
Kovid-19 salgını döneminde de benzer durumlar yaşandı. Bölgedeki KİT’ler, salgının ekonomi üzerindeki etkisinin azaltılmasında kilit rol oynamış olsa da bu, hükümetler tarafından sağlanan ve genellikle koşulsuz destek olan istisnai mali destek sayesinde başarıldı.
Buna ek olarak bölgedeki birçok devlete ait işletme, özel sektör için söz konusu olmayan, hükümetler tarafından sağlanan çeşitli avantajlardan ve korumalardan sıklıkla yararlandıkları rekabetçi bir ortamda faaliyet gösteremiyor. Örneğin, KİT’lerden bazıları rekabet hukukundan muaftır. Tercihli vergi muamelesi görüyorlar veya her sektör için oluşturulan düzenlemelerde özel statü veya imtiyazlardan yararlanıyorlar. Bu avantajlar, destek önlemlerinin, garantilerin ve sübvansiyonların genişletilmesiyle birlikte piyasa bozulmalarına neden olur ve iş fırsatları açısından zengin bir özel sektöre giden yolu engeller.
Uluslararası Para Fonu (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile işbirliği içinde) bölgedeki KİT’ler hakkında yakın zamanda yayınlanan bir raporda, KİT sektöründe reform yapmanın verimliliği artıracağı ve mali alan yaratılmasına yardımcı olacağı - sosyal harcamalar veya altyapı harcamaları için kaynakları kullanılabilir hale getirmek de dahil – ayrıca özel sektörün gelişmesi ve sağlam bir toparlanmaya katkıda bulunması için fırsatları artıracağı sonucuna vardı.
Peki, KİT’lerde gerçekleştirilmesi gereken reformlar neler?
İyi haber şu ki bölgedeki birçok hükümet, KİT’lerde reform yapma ihtiyacının farkına vardı. Şimdiden bazı reformlara giriştiler. Örneğin, birçok ülke risk yönetimi çerçeveleri geliştirdi ve güçlendiriyor. Bununla birlikte KİT'ler, uluslararası kurumsal yönetim ve şeffaflık standartları konusunda halen önemli boşluklardan muzdarip.
Önümüzdeki dönemde söz konusu reformlarla ilgili beş gerekli öncelik bulunuyor:
1- KİT'lerin net bir tanımını belirlemek ve bu kuruluşların tam bir listesini hazırlamak, hükümetlerin, karşılaştıkları zorluklar ve potansiyelleri anlamasına ve ardından uygun reformları tasarlamasına yardımcı olacaktır. Faaliyetleri, finansmanları ve devlet desteği hakkında bilgilerin paylaşılması, hesap verebilirliği artırır, kamu gözetimini mümkün kılar. Bunun yanı sıra verimliliği artırmaları ve hizmet sunumunu iyileştirmeleri için de teşvikler yaratır.
2-KİT’lerin takibinin güçlendirilmesi, bütçenin riske maruz kalmasının azaltılmasına yardımcı olacaktır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için maliye bakanlıkları, KİT'lerin kamu maliyesi üzerindeki etkilerini ve risklerini değerlendirme, izleme ve raporlama konusunda yetkilendirilmelidir. Bu kurumların hükümet adına üstlendikleri faaliyetler gözden geçirilmeli, rasyonelleştirilmeli ve bunlara uygun tazminat sağlanmalıdır. Ayrıca politika yapıcılar, KİT'leri desteklemenin ardındaki ilkeleri (ne zaman, neden ve nasıl) netleştirmelidir. Spesifik olarak bu tür bir desteğin sağlanması konusunda ilgili işletmelerin sürdürülebilir olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Ayrıca destek, kurumsal yönetişim ve şeffaflık açısından gelişmiş performanslarına bağlı olmalıdır.
3- Hükümetler, özel firmaların verimli bir şekilde gerçekleştirebileceği faaliyetleri yürütmek için KİT'lerin ihtiyacını düzenli olarak gözden geçirmeli ve net mülkiyet hedefleri belirlemelidir.
4- KİT’ler ve özel sektör şirketleri arasında adil rekabet koşullarının yaratılması, özel sektörün öncülüğünde daha yüksek kapsayıcı büyümenin sağlanması için bir ön koşuldur.
5- Verimliliklerini artırmak ve devlet mali desteğine olan bağımlılıklarını azaltmak için KİT’ler hakkında hakim olan kültürü değiştirmek gereklidir. Ayrıca bu kurumlarda yönetişimin güçlendirilmesi ve yolsuzlukla mücadele, üst yönetimde reformların güçlü bir şekilde sahiplenilmesi, sıfır tolerans politikasını teşvik etmek için yeterli kaynaklar ve daha sıkı iç kontroller gerektirir.
Elbette ki KİT reformu her ülkenin koşullarına göre ve her ülke için uygun sırada düzenlenmelidir. Bu zaman alacak ve birçok ilgili tarafın güçlü siyasi iradesini gerektirecek. IMF, bu reformları politik tartışmaların merkezine yerleştirerek bölgedeki ülkelerde sürdürülebilir iş alanları yaratmak ve yaşam standartlarını iyileştirmek için gereken dönüştürücü değişiklikleri kolaylaştırmak için ihtiyaç duyulan kapsamlı reformların gerçekleştirilmesinde bir ortak olmayı umuyor.