Cuma Bukleyb
TT

Libya... Başa dönüş

"Atları da Vururlar..." Amerikalı romancı Horace McCoy'un geçen yüzyılın otuzlu yıllarında basılan ve filme çevrilen başyapıtı... Dün Libya Parlamentosu’nun Ulusal Birlik Hükümeti’nden güvenoyunu geri çekme kararını duyduğumda aklıma ilk gelen bu oldu.
Libya’yı boğucu siyasi krizden ve darboğazdan çekip çıkarabileceği umuduyla bu yıl 24 Aralık’ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine çok kısa bir süre kala, Libya'daki gibi hassas bir siyasi durumda duyduğumuz bu haber gerçekten inanılmaz ve şaşkınlık verici.
Elbette ki bu kararın amacı, savaş alanlarına geri dönme olasılığının hiç de az olmadığı Libya’yı çatışma meydanlarına geri döndürmek. Meclis kararı, oturuma katılan 113 milletvekilinden 89'u tarafından onaylandı. Kanaatimce, Meclis Başkanlığı'nı, feci sonuçlar doğuracağı aşikâr olan bu adımı atmaya sevk eden sebepleri o meclis salonunda bulunanlardan başka kimse bilmiyor. Bu kararın nihai amacının sadece seçimleri ertelemek değil, seçimlerin yapılmasını engellemek olduğu da aşikâr.
Milletvekillerinin ve ülkenin önde gelen diğer siyasi seçkinlerinin kişisel çıkarları her şeyden önce geliyor. Milletvekilleri, vazgeçilmesi kolay olmayan makamlarını ve bu makamların getirdiği şaşaalı maaşları, büyük ayrıcalıkları ve dokunulmazlıkları kaybetmekten korkuyor. Geçtiğimiz dönemlerde, siyasi seçkinlerin kazanımlarını kaybetmekten korktuğu için seçim yapmak istemediğini gösteren pek çok işaret ortaya çıksa da, kimse, parlamentonun hesapsız sonuçları olan ve ülkenin geleceğini olumsuz yönde etkileyecek bir maceraya atılacağını düşünmüyordu.
Libyalılar arasında, mevcut darboğazdan çıkmak için halka, krizden sorumlu tüm eski yüzlerden kurtulma ve onları yeni yüzlerle değiştirme fırsatı verecek genel seçimlerin yapılması gerektiğine dair genel bir his vardı. Ancak, Meclis Başkanlığı,milletvekilleri ve perde arkasındaki düzinelerce kişinin, dar bölgesel hırsları ve kazanımlarla ilgili başka kişisel hesapları vardı.
Şimdi akıllardaki soru şu: “Sırada ne var?”
Hükümetten güvenoyunun geri çekilmesi, yeni bir hükümet atanana kadar iş yapmaya devam edeceği anlamına geliyor. Ancak hükümetten güvenoyunu geri çekmek, işleri iyileştirmeyecek ve durumu karmaşıklaştırmasa bile daha iyi hale getirmeyecek. O halde yeni hükümeti atama ve başkanını seçme sorumluluğunu kim üstlenecek, Başkanlık Konseyi mi, Parlamento veya Libya Siyasi Diyalog Komitesi mi? Peki Birleşmiş Milletler himayesinde gerçekleştirilen son Cenevre toplantısında Başbakan ile tek pakette Libya Siyasi Diyalog Komitesi'nden seçilen Cumhurbaşkanlığı Konseyi'nin akıbeti ne olacak? Birleşmiş Milletler ve Genel Sekreteri'nin tepkisi ne yönde olacak? Sorular çok ve cevaplar neredeyse görünmez. Çok kritik bir zamanda, toplam 200 milletvekilinden 89'unun bir hükümetin meşruiyetini alt üst etmesi, ülkeyi tehlikeli boyutlarda bir siyasi boşluğa sokması, anayasal ve hukuki olarak doğru mu? Kritik ve dar bir zamanda yeni bir hükümet atamanın imkansızlığı nedeniyle Ulusal Birlik Hükümeti’nin seçimler yapılana kadar çalışmaya devam etme ihtimaline de dikkat çekmek gerekiyor.
Seçimlerin bir an önce yapılması için önerilen ve üzerinde anlaşmaya varılan yol haritası, Parlamentonun hükümete olan güveni geri çekme kararıyla ortadan kalktı. Parlamento, yalnızca birkaç aylık ve iktidarı devretmek için sadece üç ayı olan bir hükümetten güveni geri çekmek için bir oturum çağrısı yaparak siyasi sürecin düştüğü boşluğun derinliğinin tamamen farkındadır. Ayrıca karar, hilebazların elinde olan siyasi bir durum üzerinde yaratacağı çok korkunç sonuçların da farkında. Ülkenin doğusundaki ve batısındaki silahlı gruplar başta olmak üzere diğer tarafların mevcut durumla ilgili tepkilerini henüz bilmiyoruz. Ancak kesin olan şu ki parlamentonun kararı Libya'yı atın önündeki araba konumuna geri döndürdü ve yeni bir askeri çözüme başvurma olasılığı hiç de uzak görünmüyor.