Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

İsrail’in İran dosyasındaki yatırımı

Amerikalılar ve İranlılar, gizli veya açık, doğrudan veya dolaylı müzakereler yoluyla ne zaman nükleer dosyaya girseler, İsrailliler Amerikalı müttefikine karşı eleştiri ve uyarı tonunu yükseltiyor. İranlıların müzakereciler arasında varılan herhangi bir anlaşmaya uymadıklarını, bunun da genelde varlıklarına yönelik bir tehdit olarak tanımladıkları durumla ilgilenirken kendilerine hareket özgürlüğü sağladığını belirtiyorlar.
Bu bağlamda İsrail'in ‘pratik’ rolü, tarafları kışkırtma, kargaşa çıkarma ve sıkıntı verme çerçevesiyle sınırlı kalmaya devam ediyor. İsrail'in İran'a karşı yaptığı her şey, ABD’liler tarafından nükleer dosyadaki stratejisine hizmet eden temel bir eylem olarak görülmüyor. Nükleer dosya önemli olmasına rağmen bu, stratejideki her şey demek değil.
İsrail'in İran’ın içindeki ve dışındaki eylemlerini, “ABD ile koordinasyon sağlamadan İran'ın nükleer tesislerine karşı yürütülen köklü bir savaş eylemi olmadığı sürece bir fayda sağlamasa da zarar da vermez” şeklinde tanımlamak mümkün.
İsrail, ABD’nin nükleer dosya üzerindeki çalışması için gerekli bir oyuncu değilse de merkezi İsrail, Suriye ve Lübnan olan nüfuz oyununda İran'ın tırnaklarını kesmek için gerekli olan bir oyuncudan daha fazlasıdır. İsrail, Suriye rejiminin ve Rus müttefikinin işiteceği ve göreceği şekilde Suriye'deki İran güçlerine karşı saldırılar düzenlemeye devam etse ve Lübnan'daki Hizbullah'ın tedarik koridorunu vursa bunun ABD’lilere ne zararı olur? İsrail’in bu saldırıları belki de İranlıların hesaplarında olmayan bir denkleme yol açtı. O da şu ki, bu topraklardaki yayılma, istikrarlı bir nüfuz sağlamaktan ziyade her geçen gün kayıpları iki katına çıkaran bir yüktür.
İsrailliler, müttefikleri ve düşmanları arasında yapılan herhangi bir anlaşmaya bağlı olmadıklarını söylediklerinde ABD’lileri çok da rahatsız etmiş olmuyorlar. Aksine İran'a yönelik kapsamlı ABD stratejisinin arka planını oluşturan İsrail'in tutumundan tamamen memnunlar. İran, müzakerelerde mutabık kalınan sonuçlara uyarsa, İsrail başka konularda tazminat veya telafi elde etmeye çalışacağı sakin bir tutum göstermekten başka bir şey yapamayacak. İran bu sonuçlara uymaz ya da müzakereler başarısız olursa, ABD stratejisi İsrail'in İran'ın içindeki ve dışındaki tahrik, istihbarat ve kışkırtma eylemlerine zarar vermeyecek, bilakis fayda sağlayacak.
İsrail, değerli bir yatırım olarak ABD-İran diyaloğunun gidişatını yakından takip ediyor ve büyük oyunda değersiz bir sayı olmamak için tüm istihbarat ve faaliyet gücü ile çalışıyor. İsrail’in karar alıcıları, nükleer dosya üzerindeki büyük ABD kararları üzerindeki etkilerinin düşük olduğunun farkındalar. Ayrıca Avrupa etkisine objektif olarak bakıldığında, ağın becerilerinin sınırlarının çok ötesinde olduğunun da farkındalar. Ancak İsrailliler büyük oyunda ikinci planda kalmayacaklarının garantisini, bölgesel nüfuz ile ilgili kısımda esas oyuncu olmalarına bağlıyorlar. İşte bakın şu anda bu alanda rollerini oynuyorlar; Suriye'de ve Hizbullah'a açılan koridorlarda hiçbir engel ve tepki ile karşılaşmadan amansızca saldırılar düzenliyorlar.
İsrail tarafının analizine göre Suriyelilerden “bizim seçtiğimiz doğru zamanda ve doğru yerde karşılık veriyoruz” ifadesini ödünç alan İranlılar, yorgun ellerinde kocaman bir karpuzdan fazlasını tutuyorlar. Kendilerini, yüksek maliyetli ve pahalı olan nükleer projeye devam etmek ile boyun eğdirdiklerini düşündükleri yerlerde bile külfetli bölgesel nüfuz oyununu sürdürmek arasında bir seçim yapmanın kaçınılmazlığı karşısında bulabilirler.
İsrail, İran'ın eylemi her iki yönde de devam ederse kazanmasının garanti olmadığını savunuyor.
İsrail, başarı ve başarısızlık ihtimalinin eşit oranda olduğu bu dosyaya yatırım yapmaya devam ediyor. İran'a gelince, sadece karar alıcıları ne yapacaklarını biliyor.