Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Abbas-Gantz görüşmesine ilişkin beklentilerin sınırı

Filistin Devlet Başkanı ile İsrail Savunma Bakanı arasında yapılan görüşme ‘tarihi’ olarak nitelendirildi. Zira bu görüşme 11 yıldan beri İsrail içerisinde yapılan ilk görüşme olma özelliğini taşıyor. Bu kadar yıl boyunca Abbas ile İsrailli yetkililer görüşmelere devam etmiş ancak bunlar Ramallah’ta yapılmıştı.
Pek çok kişi, özellikle de Abbas’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'ndaki ateşli konuşmasından beri durmadan kullandığı sert dilin ciddiyetini abartanlar bu görüşme karşısında oldukça şaşırdı. Abbas söz konusu konuşmasında İsrail’i bir sene içerisinde Filistin topraklarını işgal etmeyi bırakmazsa Oslo Anlaşmaları’ndan nihai olarak çekilmek, tek devletli çözüme gitmek ya da BM Filistin Paylaşım Planı’na geri dönmek gibi eşi görülmemiş ciddi kararlarla tehdit etmişti.
Gantz ile yapılan son görüşme beni şaşırtmadı ancak kendisini tanıdığım ve İsrail ile barış konusunda kararlı olduğunu bildiğim için Abbas'ın kullandığı ateşli dil beni şaşırttı. Abbas, askıya alınan müzakerelerin alternatifinin daha fazla müzakere yapmak olduğunu söylerken kendisiyle, düşünceleriyle ve izlediği politikalarla uyumluydu. BM Genel Kurulu'nda yaptığı son konuşmasında tehdit dilini kullanmak zorunda kaldığında bile Annapolis gibi uluslararası bir konferans, yol haritası planının sahibi Orta Doğu Dörtlüsü'nü yeniden canlandırmak ve Biden yönetiminin müzakereleri yeniden başlatmak için çaba gösterilmesine yönelik çağrısı gibi müzakere dönemine ait tüm araç ve literatürü kullanarak, barış sürecini yeniden canlandırmaya yönelik fırsatlar aramaktan vazgeçmedi. Abbas müzakereleri kendisi, otoritesi ve liderliğini yaptığı Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) için esas seçenek olarak görmekten vazgeçmedi.
Bununla birlikte asıl çizgisinde kararlılık gösteren Abbas, Amerikan yönetimine ve İsrail’deki Naftali Bennett hükümetinin çoğu üyesine uygun olsa bile, barış sürecinin çöktüğü bir dönemde daha çok sağır duvarda iğne ile delik açmaya çalışan ya da başka bir para birimiyle değiş tokuş edilen bir para birimini kullanan biri gibi duruyor. Çünkü İsrail ile müzakere edilen barış projesi tüm destekçilerini, ekonomik yolun benimsenmesi şeklindeki başka bir projeye yönelmeleri ile kaybetti ve bu yönelimin mihenk taşı geçmişte oluştu: Trump-Netanyahu. Şimdi ise ABD yönetiminin yeni denkleme uygulamaya çalıştığı bazı estetik iyileştirmelerle Biden-Bennett.
Gantz ve Abbas’ın Gantz’ın evinde yaptığı görüşme ve buna ilişkin İsrail tarafından yapılan resmî açıklama, siyasi yolda az da olsa bir ilerleme beklentisi doğurmuyor. Çünkü Gantz, kendi hükümetinde Filistin Yönetimi’ne sağlanan kolaylıklar alanındaki sınırlı bir yetkiden fazlasına sahip değil. Gantz, görüşmelerde Filistin Yönetimi’ne güvenlik koordinasyonunda gösterdiği çabalar için teşekkür edildiğini ve iki taraf arasında güvenliği yeniden inşa etme çalışmalarına devam edileceğine dair söz verildiğini söylediğinde bunu göstermiş oldu. Siyasi ufuk konusuna gelince, Gantz Filistin’in tarafındaydı.
Tarihi olarak nitelendirilen görüşme üzerine bırakın çok şeyi, az şey bile inşa edilemez. Çünkü müzakereleri yeniden canlandırmaya zemin hazırlamaya yönelik geçiş, ancak bu konuda üç önemli iradenin var olması ile mümkün olur. Bunlar; tabiki ilk olarak imkânsız görünen İsrail iradesi, İsrail iradesi için temel bir ağırlık oluşturan ABD iradesi ve bölünmüş Filistin durumundan etkilenen ve Filistinliler ve İsrailliler arasındaki barışı artık bir öncelik olarak görmeyen Orta Doğu gerçeği. Söz sahibi iradelerin yokluğunda siyasi müzakereleri başlatmak imkansızsa, masada geriye sadece güvenlik dosyasından sorumlu Gantz'ın üzerinde çalıştığı ekonomik veya acil çözüm kalır.
Devlet Başkanı Abbas, vazgeçmenin mümkün olmadığı bir literatür olarak barışın, müzakerelerin ve uluslararası hukuka saygının öneminden bahsetmeye devam edecek. Ancak bununla birlikte ekonomik bir çözümün kapılarını da kapatamaz.