Yasir Abdulaziz
TT

Kamuoyu böyle olmasını istemiyor!

Genelde medya araçları, "medya ve reklam ürünleri üreticilerini popülerlik kazanmak ve kâr elde etmek amacıyla sert veya uygunsuz içerik oluşturmaya teşvik etmekle" suçlanıyor. Bu gerek özgün sanatsal ürünlerde gerek haber ile ilgili işlemlerde gerekse reklam sektöründe sık sık tekrarlanan bir durum.
Bu suçlama, kitlenin bazı kesimleri arasında ciddi ve planlı işlemleri bırakarak profesyonel olmayan ve bazen de yanlış uygulamaları güçlendirmeye doğru açık bir eğilimin sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Bu bağlamda Mısırlıların deyimiyle ‘kamuoyu bu şekilde istiyor’ şeklinde tekrarlanan bir söyleme dönüşen ve pek çok toplum tarafından bilinen bir yaklaşım ortaya çıktı. Bu, farklı toplumlarda çeşitli dillere ve lehçelere göre değişen ancak içeriği aynı kalan bir yaklaşımdır.
Ancak son zamanlarda kamuoyu oluşturma mekanizmalarında ve failleri etkilemek için kullanılan yollarda yaşanan olumlu gelişmeler, kayda değer yeni bir olumlu özellik ortaya çıkardı. Zira kamuoyundaki daha bilinçli kesimler de artık medya ve reklam performansını değerlendirmeye tabi tutabiliyor ve yapımcıları ve reklamcıları önemli hukuki kurallara uymaya mecbur bırakabiliyor.
Geçtiğimiz hafta bu çerçevede önemli bir olay yaşandı. Avrupa merkezli bir otomobil firması, Mısırlı ünlü şarkıcı Amr Diab ile çektiği, kendi üretimi olan bir otomobilin reklamını yayınladı. Söz konusu reklam ekranlarda ve sosyal medya platformlarında gösterime girer girmez büyük tartışmalara yol açtı. Bu tartışmaların ve güçlü itirazların sebebi reklamda oynayan Amr Diab’ın arabayı sürerken neredeyse güzel bir kıza çarpacak olması ve bunun üzerine kızın fotoğrafını çekerek telefonuna indirmesine izin veren arabadaki bir özelliği kullanmasıydı.
Bu apaçık kanuna ve insan haklarına aykırı bir şey. Amr Diab ve reklamı yapan şirkete reklamla ilgili ‘tacize’ teşvik etmek, teknolojik araçları kullanarak başkalarını rahatsız etmek ve özel hayatı ihlal etmek de dahil olmak üzere birçok suçlama yöneltildi.
Kamuoyunun özellikle sosyal medya platformları üzerinden yaptığı büyük baskı nedeniyle reklamcı şirket reklamı geri çekip bazılarının 'cinsel taciz' ve 'tacize teşvik etmek' olarak gördükleri durum için özür sunmak zorunda kaldı.
Bu bize Fas’ta yayın yapan 2M TV kanalının 2018 yılında Faslı taraflarca sunulan bir gayrimenkul projesinin reklamını sert eleştirilerin gelmesinin ardından yayından kaldırma kararını hatırlatıyor. Söz konusu reklamda meşhur bir komedyen, kızlarını ‘bir ceza olarak gördüğü’ için hepsinden bir kere de kurtulmak üzere evlenmeleri için bir adama veriyor. Kanal reklamı yayından kaldırmasına ilişkin yaptığı açıklamada “reklam kaynaklı suçlamalar ve hassasiyetlere olumlu tepki vermeye” özen gösterdiklerini ifade etmişti.
Mısırlı bir kadın spiker 2015 yılında özel bir uydu kanalındaki yayınında konuklarından birinin kişisel dokunulmazlığını ihlal etmekle suçlanmıştı. Bu da sosyal medyada spikerin sorgulanması talebiyle bir kampanya başlatılmasına neden olmuştu. Bu kampanya kapsamında söz konusu spikerin programında ürünlerinin reklamını yapan reklam verenlere baskı yapılmıştı. Bu yüzden bazıları söz konusu baskılara reklamlarını uydu kanalından çekerek yanıt vermişti. Bu da programın askıya alınmasına ve spikerin işten atılmasına yol açmıştı.
Üç yıl önce de Lübnan’da 18 yaşından küçük kızların evlendirilmesine ilişkin tartışmalara yol açan bir haber yüzünden kriz çıkmıştı. Söz konusu reklamda ‘erken evlenmek daha iyi’ şeklinde bir slogan kullanılmıştı. Bu kriz, reklamlarda kadınlara çizilen imajı gözden geçirmeyi ve çocuk evlilikleri gibi karşı gelinemez gelenekleri perçinleyen reklamcılık ve medya kalıplarıyla mücadele etmeyi amaçlayan bir tartışmanın üzerine gelmişti.
Reklam sektörü, dünyanın herhangi bir ülkesinde ekonomiyi canlandıran mekanizmaların temel bir parçası sayılıyor. Aynı zamanda medya sektörünün gelişimi ve kazanç getirme gücü için önemli bir kaynak konumunda. Ancak diğer yandan birçok reklamcılık faaliyeti hayati öneme sahip mesleki ve hukuki şartları sağlamıyor.
Reklam sektörünün bir yandan cezbetme ve ilgi çekme mekanizmaları ile diğer yandan mesleki ve hukuki kaidelere ve ölçütlere saygı gösterme arasında gereken dengeyi tutturması lazım. Bu, reklam sektöründeki bazı profesyonellerin ve yetkililerin özgünlüğünün ve başarısının dayanağını temsil ediyor.
Ancak tıpkı Amr Diab’ın reklamında ya da Fas’taki gayrimenkul projesinin reklamında veya Lübnan’daki ‘erken evlilik’ reklamında olduğu gibi sık sık başarısız olunuyor. Bu tür bir başarısızlığın düzeltilmesi genellikle bir yandan medya sektörünü düzenleyen kurumlara diğer yandan da tüketici koruma kurumlarına bağlıydı.
Sosyal medyanın etkisinin ve hukuki kavramlara ilişkin bilincin artmasıyla birlikte kamuoyundaki bazı kesimler sert reklam faaliyetlerini sorgulayıp eleştirerek fark yaratmaya başladı. Bu olumlu bir şeydir. Bunun faydalı ve daimi bir getirisi olacak.