Ömer Özkaya
Yazar
TT

Anti strateji ve aikido siyaseti

2021 yılının Nisan ayının sonlarına doğru Rusya'nın Ukrayna sınırına asker yığınağına başladığına dair haberler medya platformlarına düşmeye başlamıştı.
2021 yılının Temmuz ayında da ABD ve Yunanistan ortak tatbikatı ile Türkiye’nin Edirne sınırına yaklaşık 40 km mesafedeki Yunanistan'ın Dedeağaç lokasyonuna ABD askerî konuşlanmasının başladığına ilişkin haberler uluslararası ilişkiler ağlarında görülür hale gelmişti. ABD'nin Yunanistan ilgisi, Suriye, Doğu Akdeniz ve doğalgaz boru hatları sebebiyle olağan olmaktan çıkmaya doğru evrilmekteydi.
Suriye ve Irak'ta limitleri esnek bir konsensüs sağlayan ABD ve Rusya'nın, Doğu Akdeniz'deki enerji ve jeostratejik kartela konusunda da koordinasyon konseptinin diplomatik ve askerî opsiyonlarını artı/eksi belirlemiş oldukları okunabilmekteydi.
Irak, Libya, Suriye ve Afganistan'dan sonra Doğu Akdeniz’le devam eden yeni jeopolitik senaryonun Balkanlar, Karadeniz, Ukrayna ve doğal gaz boru hatları ayağı uluslararası parselasyonların ve uzlaşmaların yeni içeriklerinin zenginleştirildiğini de göstermektedir.
Daha önceki yazılarımızda da altını çizdiğimiz Polonya ile çözülen SSCB olgusunun Ukrayna boyutu, 1921’de olduğu gibi yeni bir Rusya veya çekirdek Rusya imaliyle mi bitecektir? Yoksa Ukrayna, çekirdek Rusya konseptini tarihin arşivine mi kaldıracaktır?
Ortadoğu, Orta Asya ve Doğu Akdeniz Jeopolitik matrisinden daha kritik ve sarsıntıları daha yıkıcı ve etkileri daha derin Balkanlar, Avrupa, Slav ve Ortodoks jeopolitiği ansiklopedisinin sayfaları açılmaktadır. Böylece jeostratejik dama oyununun şu ana kadar oynana geldiğini, ABD ve NATO konseptine epey taş verildiği tablosu ile karşı karşıyayız. Acaba ABD ve NATO oyuna mı getirildi?
NATO ve ABD’nin satrançta ısrar etse de dama oyununa mecbur bırakıldığı söylenebilir.
Bu durumda Rusya ve bileşenleri ile olası bileşenlerinin ABD, NATO ve Avrupa’yı çözebilecek kozlara sahip olup olmadığını test edecek ekonomik ve iklimsel parametreler, manipülatif kullanımdadır.
Bir taşla on jeopolitik sorunu çözmek ve ayrıca gelecek yirmi beş yılın jeostratejisini örgülemek ve bunu garanti altına almak amacına hizmet ettirilmeye çalışılan Ukrayna-Rusya sorunu, diplomatik, askerî ve istihbâri uluslararası ilişkiler ansiklopedisi yazma işlevini de içerecek bilinmezlikler ve sırlar türbülansı olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Ansiklopedi yazımında karşılaşılan sorunlarla uluslararası ilişkilerde karşılaşılan sorunlar hemen hemen aynıdır: "Bu maddeyi en iyi kim bilir?" sorusu serlevha gibi asılıdır her iki durumda.
O hâlde Rusya'nın Ukrayna sınırına 2021 Nisan’ında asker yığması ile başlayan sürece ABD’nin Dedeağaç’a askerî üs kurarak dahil olmasının
- Avrupa'yı
               - Slav ve Ortodoks dünyasını
               - Balkanları
               - Kara Deniz’i
- Enerji kartelasını (Doğal gaz rezervleri, doğal gaz boru hatları, petrol ve petrol boru hatlarını ve enerji piyasalarının düzenlenmesini ve kontrolünü içine alan dosyalar)
               - NATO-AB
               - Rus-Çin
               - Rusya-Türkiye
               - Rusya-İran
               - Rusya-Ortadoğu
               - Türkiye-Avrupa
               - Türkiye-ABD
              - Türkiye-NATO
ve Avrasya bazlı Rusya-ABD ilişkilerinin dizaynını içermesi jeostratejik ansiklopedi kavramını kullanmayı dayatmaktadır. Bu konu şişkinliği ansiklopedik diplomasi ve askerî yaklaşıma işlerlik kazandıracaktır.
Bu bağlamda Fransa lideri Macron'un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” (7 Kasım 2019) beyanı bu tablo karşısında Avrupa'da farklılaşan çıkarları ve farklılaşan jeostratejik konseptleri belirlemekte ve altını koyu kalemle çizmekte ve sorunları anlaşılır kılmaktadır.
Ukrayna sorunu NATO’nun yeniden konsolide olmasını sağlayacak jeopolitik konuma sahip midir? Bu soru olağanüstü stratejik öneme haizdir. Ukrayna-Rusya sorunu bu bağlamda can simidi işlevini de yerine getirebilir.
İngiltere’nin Ukrayna sorununa yaklaşımı ABD ile paraleldir. Bu durumda NATO içinde ABD ve bileşenleri ile ABD ve bileşenleri ile birlik olmayanlar kampı ortaya çıkabilecektir. Yani NATO ortak payda olmayabilir. Büyük olasılıkla Macron'un da ifade ettiği bu noktadır.
NATO’nun SSCB’nin dağılması sonrası ortak payda olma özelliğini ve vasfını koruması hususu uzun süredir sessiz tartışma konusudur. SSCB’ye karşı ideolojik ve askerî pakt olan NATO, Rusya’ya karşı ideolojik ve askerî pakt olarak varlığını idame ettirmede sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu noktada Macron pandoranın kutusunu açmıştır. Almanya ve Fransa, NATO’nun "ortak payda" listesini tartışma masasına getirerek, NATO’nun yeniden inşaasını zorunlu görmektedirler. Bu aşama geçilmeden Ukrayna sorununun çözümü konusunda ABD ve bileşenlerinin katkısı sınırlı olacaktır.
Rusya'nın Ukrayna sınırına yığınağı askerî, diplomatik ve uluslararası ilişkiler dinamiği açısından "ön almak " olarak değerlendirilebilir:  Ukrayna'nın bir oldu bitti ile NATO’ya üye edilmesinin önüne geçmek istenmektedir.
Bunun yanısıra Rusya ve ABD’nin yukarıdaki saydığımız dizaynları yapmak için harekete geçmeleri durumunda üçüncü dünya savaşı konvansiyonel olarak başlayacaktır.
Ukrayna'nın Rusya ile ilgili sorunları ideolojik bazdan giderek jeopolitik kulvara evrilmektedir. Fakat Rusya'nın jeopolitik zorunlulukları Ukrayna’yı Batı’ya, Avrupa’ya savurdukça, paradoksal olarak, Ukrayna daha rafine diplomatik dil üretme pratiklerine yönelmektedir. Bu yönelim Rusya’ya yakınlaşmayı da gerekli görecek potansiyeli içermektedir.
Ukrayna lideri Zelenski’nin “Rusya’nın Ukrayna'ya saldırı ve işgal planı yok”, beyanı bu bağlamdaki çabalara bir örnektir. Zelenski’nin Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeyi planlamadığı beyanına rağmen sürecin gelişimi Ukrayna'da sorunun yönetiminin Ukraynalıların elinden çıkmakta olduğu izlenimini vermektedir.
İşin daha ilginci ise Ukrayna-Rusya geriliminin Irak’ta Saddam rejiminin kitle imha silahlarına sahip olduğu ve bunun da dünya barışına tehdit olduğu yönündeki propaganda süreciyle gösterdiği benzerliklerdir. ABD ve bileşenlerinin “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” bilgisinin Ukrayna lideri tarafından reddedilmesine rağmen, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal edeceği iddialarının sürmesi Ukrayna'da yönetimin sorunun kontrolünü kaybettiği şeklinde yorumlanmasına ortam hazırlamaktadır.
Ortadoğu’yu bataklık olarak nitelendiren diplomatik literatür ve jargon köklüdür. Son gelişmeler Avrupa’nın, Ortadoğu için sarf edilen bu nitelemenin yeni sahibi olacağına ilişkin ipuçlarını vermektedir.
Şüphesiz Ukrayna'nın lideri ve yönetimi Rusya'nın ülkelerini işgal etmeyeceğini vurgulamasına Batı'nın kayıtsız kalması Rusya'nın elini güçlendirecektir Çünkü bu durumda niyetini açık eden ABD ve bileşenleri olmaktadır ki, bunun sonuçları korkutucu olacaktır.
Rus gaz, petrol ve enerji diplomasisi ve stratejisini güçlendirmeye yönelik olduğu açık olan Ukrayna sınırına Rus askeri yığınağı, ABD ve bileşenlerinin gaz, petrol ve enerji diplomasisini ve stratejisini dengelemek ve yönlendirmek içerikli olduğu da görünür bir gerçekliktir.
NATO, ABD ve bileşenlerinin Rusya’nın askerî ve ideolojik olarak yayılma stratejisi -en azından Avrupa'da- uygulamayacağını beyan etmesine rağmen, tersi bilgiyi ısrarla servis etmesi, bunun dışında Rusya’nın Ukrayna'yı işgali ile ilgili sayısız senaryonun da bu kapsamda yayılması çok sert bir diplomasi dalgasının gelişmekte olduğunu haber vermektedir.
Balkanlar, Avrupa, AB, Slav ve Ortodoks dünyası, Karadeniz ve Avrupa enerji piyasalarının dizaynı bitmeden Doğu Akdeniz'deki enerjinin Avrupa’ya naklinin yüksek riskler içermesi periferi düzenlemesinde zaman kaybetmeden merkezî düzenlemeyi zorunlu kılmaktadır. Çünkü şimdi sorun Merkezi Avrupa’dadır.
Avrupa’da çıkarların çok farklılaştığının en önemli kanıtı Brexit ile İngiltere’nin AB’den ayrılmasıdır. Dün Sovyet ve Komünizm korkusunun birleştirdiği Avrupa'yı bu kez korkunun ortadan kalkması dağıtma eşiğine getirmektedir. "Her şey aslına rücu eder " yasası çalışacaksa tarihsel bir tümdengelim ya da tersine simülasyon aranan yanıtları verecektir.
Brexit sonrası Avrupa daha müzakereci, sorgulayıcı ve çıkarımcıdır. Ayrıca ABD ve İngiltere birlikteliği daha görünür bir tablo arzetmektedir. Avrupa’nın içinde olağan diplomatik tablo da ABD ve İngiltere birlikteliğini çıkar denklemini bozmadıkça yadırgamaz. Ancak Ukrayna sorunu İngiltere ve ABD etkinliğini açığa çıkarıcı bir rol de oynamaktadır ki, Avrupa'da varsa ABD ve bileşenlerinin muhalifleri ile Rusya buradaki diplomatik yarığı kullanacaklardır.
Bu bağlamda devletlerarası marj daralması teorimizin en rafine testini Ukrayna-Rusya krizinde izlemek mümkündür. Ayrıca ABD-Rus ilişkileri, Avrupa'daki mevcut jeostratejik noktalar da devletler arası marj daralmasının çıktılarını da işaret etmektedir.
Öte yandan Batı'nın “önce periferideki paylaşımı tamamlayalım sonra merkeze bakarız” tezi İkinci Dünya Savaşı’nda çökmüştür. Şimdi “önce merkeze bakalım, periferilerde zaten anlaşırız”, tezi yürürlüktedir. Bu tezin realizasyonu da devletler arasındaki marj daralmasının parametrelerini üretecektir.
Ukrayna sorununa İngiltere’nin gösterdiği yaklaşım olağanüstü stratejik niteliktedir. Çünkü İngiltere’nin Rusya'ya yönelik askerî-diplomatik girişimleri dünya tarihini ve uluslararası ilişkileri asırlık olarak değiştirmiştir. İngiltere'nin Ukrayna sorununa yaklaşımı yani Rusya'ya gönderdiği mesajın tarihsel bagajı hayli doludur. Bu bagaj şayet Ukrayna sorunu yatay seyretmez de Rusya Federasyonu’nun bütünlüğünü hedef alırsa Ortadoğu’da, Orta Asya'da, Afrika’da, Avrupa'da ve hatta tüm dünyada haritalar olağanüstü bir değişim gösterecektir. Bu değişimi göğüsleyebilecek bir devlet ya da ittifak olamayabilir.
Dolayısıyla Rusya-Ukrayna sorununu irdelerken İngiltere’nin en kritik hamleleri yapabilecek tarihsel birikim, hedef ve profile sahip olduğu sır değildir. Ukrayna konusunda İngiltere’nin gösterdiği bayrak önce Avrupa'daki tüm dengeleri sonra da Dünya'daki sistemi sıfırlar.
Diplomatik müzakereler silsilesinin henüz masayı devirmeyi önermediğini şimdilik söylemek olasıdır. Askerî parametreler ve haberler diplomasi masasının ne kadar zorlu geçtiği yönünde bilgileri görmemizi sağlamaktadır. Ukrayna sorununun yatay seyri halinde diplomasi masasının ürettiği sonuçlar Avrupa’da radikal değişimler yaratmayacaktır.
Rusya ve ABD’nin enerji diplomasisi, enerji dağıtımı ve piyasalarının işleyişini yeniden tanzim rekabetinin Avrupa bölgesindeki sonuçları, ABD-Çin arasındaki mücadelenin galibini de ortaya çıkaracaktır. Ancak resmin bütünü ABD-Rusya, ABD-Avrupa, İngiltere-AB, AB-Rusya, NATO-Avrupa, Rusya -NATO arasındaki ilişkileri bir statü kazandırmak için zorlamak kısa vadede küresel savaş, orta vadede sert diplomasi vaad etmektedir.
Sonuç olarak Ukrayna’nın devlet olarak beyanlarının dikkate alınmaması ABD ve bileşenlerinin ajandalarına yoğunlaşacağını, bunun da Ukrayna'nın siyasal beyanlarının tekzibi olarak nitelenme tehlikesini tetikleyeceğini ve bu nitelemenin ABD ve bileşenlerinin Ukrayna’nın yanında Rusya ile savaşacağını gösterir. Ukrayna lideri Zelenski’nin siyasal ve diplomatik dilinin ABD ve bileşenlerinin istediği dil olmadığı da meydandadır. Ukrayna, Rusya ile yaşadığı sorunda kontrolü kaybetme noktasına yakındır.
İngiltere’nin Ukrayna sorununa yaklaşımı ise tarihsel çizgiye uygundur. Bu çizginin Osmanlı ve Rus imparatorluklarının yıkımına sebep olduğu da bir olgudur. İngiltere’nin vizyonunun bir süre sonra Avrupa’da diğer rekabet ettiği devletlerde de vizyon ve strateji değişimine sebep olduğu bir başka olgudur.
Büyük olasılıkla Rusya ve Ukrayna, Rusya’nın sınıra yaptığı yığınağın mahiyeti konusunda konsensüs sağlamış görünmektedir. Bu durumda Ukrayna Rusya'ya yaklaşacaktır ki, bugün bu sonuç neredeyse üretilmiş durumdadır. “Her şey aslına rücu eder” yasası çalışacaksa "Çekirdek Rusya" formülü, yeni bir Ukrayna ve yeni bir Rusya Federasyonu dizaynını sağlamış olur.
Avrupa’daki ve dünyadaki son gelişmeler klasik ittifak sistemlerinin reorganizasyonunu, bunun yanısıra klasik dost ve düşman tasnifinin yenilenmesini ve nihayet Av'ın her an Avcı, Avcı'nın her an Av olabileceği bir uluslararası ilişkiler platformunu dayattığı süreçteyiz. "Kendi hedeflerini düşmanına gerçekleştirtmek ve bunun farkına varmamasını sağlamak" stratejisini en rafine oynayan kazanacaktır.
Dama mı, satranç mı oynadığınızı bilmek elzemdir. Zira kare kare verdilerse yine kare kare toplarlar. Uluslararası ilişkilerde yepyeni varyantlar söz konusu artık.
Rusya'nın tarihsel bagajı ya da SSCB’nin mirası Rusya'nın en büyük dezavantajı olarak hep karşısına çıkmaktadır. Ve çıkmaya devam edecektir. Çarlık Rusyası'nın tarihte yol açtığı sarsıntıların tekrarı korkusu Rusya için avantaj/dezavantaj dengesini sürekli bozmaktadır.
Rusya'nın nükleer enerji diplomasisi de etkindir. Doğal olarak bu diplomasinin alanı giderek artmaktadır. Rusya’nın nükleer reaktörler için gerekli uranyumun teminindeki yeri stratejiktir. Yani devler savaşı söz konusudur.
Bu durumda strateji artık anti strateji olarak evrilerek içerik değiştirmekte ve rakibinin stratejisini ona karşı kullanmaktadır. Aikido bazlı stratejidir artık kullanılan. Bu stratejide kuvvet kadar akıl, teknik, gözlem, yoğunlaşma ve rakibi tümüyle bizzat kendisinin düşmanı haline getirerek savunma ve yaşama bütünlüğünü bozmak esas olmaktadır. Bu da “güçlü” kavramını iptal etmektedir.
Bir nevi asitmetrik kavramı düne kadar çok güçlünün güçsüze orantısız güç uygulaması olarak görülürken bugün "güç"süzün güçlüye uyguladığı strateji olarak nitelendirilmektedir.
Bu değişimlerin anti strateji olarak Ukrayna-Rusya sorununda sessiz ve rafine kullanımını izliyoruz.