Hüseyin Şubukşi
TT

Rayan trajedisi ve medyadaki yeri!

Arap dünyası geçtiğimiz birkaç gün boyunca Faslı çocuk Rayan’ın terk edilmiş bir kuyuya düşmesini ve Faslı yetkililerin onu farklı yollarla kurtarmaya yönelik umutsuz girişimlerini büyük bir ilgi ve endişe ile takip etti. Bu olay, Rayan’ın çok acı verici bir şekilde ölümüyle son bulan üzücü ve dramatik bir sonla sonuçlandı. Bunun medyada yer alması, Arap haber kanallarının bu olayın her anıyla etkileşime geçmek için yarış halinde olması, medyada seçkin bir yer tutması ve manşetlerde yer alan diğer siyasi, ekonomik ve sanatsal gelişmelerden önce vermesi ise dikkat çekici ve ilginçti.
Bu bağlamda yazılı basın, görsel-işitsel haber kanalları, radyo ve internet siteleri de dahil olmak üzere geleneksel medya, sosyal paylaşım siteleri ve onaylanmış ve bilinen uygulamaları arasında çılgın bir medya yarışı yaşanı. Dinleyiciyi, izleyiciyi ve okuyucuyu hikâyenin takipçisi olarak mümkün olduğunca uzun süre kışkırtmak ve tutmak için büyük bir heves vardı. Bu kitle, haberin güvenilirliğine bakmak ve ayrıntılarını profesyonel bir şekilde araştırmak zorunda değildi. Durum, olayın üçüncü gününden sonra haberlerdeki abartı nedeniyle inandırıcılığını yitiren, zamanla detaylarında yanlışlıklar olduğu ortaya çıkan, alıcıyı yanıltan bu trajik hikâye üzerinde çalışanların pek çoğunun dikkat etmediği bir konu.
Arap haber kanalları, ‘hikâyeye sahip çıkılması’ ve bunu dikkatlice ve profesyonelce dünyaya nakledilmesi için eşsiz bir fırsata sahipti. Uluslararası medya kuruluşlarından bazıları hikâyeye beklenen ilgiyi gösterdi. Ne yazık ki güvenilirlik ve hassasiyet pahasına kışkırtıcılığa olan ilgi fark edildiğinde hikâye, artık Arap haber kanallarına ait değildi. Diğer kaynaklar da devreye girmişti. Zira bu durum en yüksek sesin, elektronik ortam ve sosyal medya uygulamalarında çıkmasına olanak sağladı.
İnternet ortamındaki söylentiler, haberi seraba dönüştüren, yaratıcı olmayan bir kaos oluşturuyor ve gerçek her zaman kurban oluyor. Son günlerde bir programda ağırlanan medya uzmanlarından birinin tasvir ettiği bu sahne, ‘elektronik medya arenasında şu an yaşananların halka açık mekanların duvarlarında yazılanları takip etmeye benzediğini’ ortaya koydu. Ki bu duvarlarda ‘yargılamalar, dualar, mısralar, aşk şiirleri, gazeller ve öğütlerle’ karşılaşıyoruz.
Umberto Eco’nun sosyal medya hakkında yaptığı büyük uyarıda belki de oldukça hikmet var. Kendisi şunları söyledi:
“Twitter ve Facebook gibi araçlar, ahmak mahluklara konuşma hakkı veriyor. Barlarda yalnızca bir kadeh şaraptan sonra topluma zarar vermeden konuşanlar hemen susturulurdu. Ama şu an bu mahlukların, Nobel sahipleri gibi konuşma hakları bulunuyor. Bu durum aptalların bir istilasıdır.”
Bu trajik olaydaki tek kayıp Rayan’ın ölümü ve insanların ona karşı duyduğu üzüntü değildi. Ancak bu olayın medyada yer alırken tanık olduğumuz profesyonelliğin de yasını tutuyoruz. Faslı çocuk Rayan’ın ölümüyle yaşadığımız şok kadar bu ‘profesyonellik’ de şok ediciydi.
Yazar James Cutts ve Kate Miss’in ‘Sosyal Medya Çağında Gazetecilik ve Gerçek’ başlıklı önemli ve dikkat çekici bir kitabı var. Kitapta, geleneksel basında meydana gelen tehlikeli dönüşüm doğru, önemli ve dikkat çekici bir şekilde gözden geçiriliyor. Geleneksel medya, artık iletişim kanallarında ve onaylı uygulamalarında yeni profesyonel sosyal medya ile birlikte hareket etmeye meyilli. Bu uygulamaların çalışanlarının ve operatörlerinin profesyonelliklerinin geleneksel gazetecilik düzeyine yükseltilmesine katkıda bulunmak yerine onlardan taraf olundu. Bu durum ise profesyonel gerçeklik ve profesyonel performans pahasına yaşandı. Öyle görünüyor ki dünyanın Faslı çocuk Rayan ve insani hikayesi hakkında izlediği bu sahne, medya tarafından da ürkütücü profesyonel boyutlara sahip. Hikâyeyi oluşturan bu insani trajedinin birçok medya takipçisi arasında performans, doğruluk ve profesyonellik konularında eksikliğine şahit olunuyor. Bu da hikâyeyi, ‘tüm medyanın, üzerine kurulu olması gereken profesyonel sorulardan ve heyecandan uzaklaşarak’ benzersiz bir insan ve medya hikayesi haline getiriyor. Bu ana kadar askıda yanıtsız kalmış birçok soruna dair gerçeklerin araştırılması gerekiyordu. Bu durum ise medyanın bu eşsiz olayı haberleştirmede tam rolünü oynamadığı ve mükemmellik için altın bir fırsatın kaçırıldığı anlamına geliyor.