Ömer Özkaya
Yazar
TT

Gerçeğin görünüşünde konsensüs ve Kral Arthur’un Kılıcı

-Bunu niçin kabul edeyim?
-Çünkü elimde kuvvetli bir silah var!
-Benim de…
-Korkarım iş uzayacak.
Ukrayna bağlamında yaşananları ve yaşanacakları bu diyalogdan daha iyi ne anlatabilir? ABD, AB ve NATO ile Rusya'nın göstermek istedikleri "gerçekler" ve niyetler var. Fakat gerçekler ve niyetler farklı olunca konsensüs sağlanana kadar iş uzayacaktır.
ABD ve bileşenlerinin göstermek istediği niyetler ve gerçekler Rusya ve bileşenlerini ikna etme amacı gütmemektedir. Rusya ve bileşenlerinin göstermek istedikleri ve hedefi de ABD ve bileşenlerinin iknâsını öncelemiyor.
Her iki tarafın askerî krokisi, tüm beyanları, diplomatik ve sair girişimleri boşa çıkarmak için yeterli. Bu durumda yeni diplomatik ve uluslararası ilişkiler tarihi "anı"larına gereksinim vardır. Rusya'nın ve bileşenlerinin tarihsel, askerî ve diplomatik "anı" stoğu ABD ve bileşenlerinin işini güçleştirmektedir.
Aynı durum ABD, AB ve NATO için de geçerlidir. Fillerin arasında kalmış ülkelerin tarihsel ve askerî anı dolapları ise istiap haddini aşmıştır. Bu bağlamda savaşın çıkıp çıkmaması ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali veya ABD ve bileşenlerinin Ukrayna'yı kendi cephelerine almaları ikincil ve üçüncül konulardır. Asıl konu yeni jeostratejik konseptin ne tür bir jeopolitikten çıkartılabileceğidir. Yani dünya için Yeni "Komünizm" korkusu ne olacaktır? Düğüm buradadır.
Mevcut haritaya göre genişleyen ve yayılmak isteyen NATO, ABD ve AB'dir, savunmada olan ise Rusya. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yayılmak ve genişlemek isteyen SSCB ve Komünizm idi, savunmada olan ise Batı ve kapitalizmdi.
Şimdi her iki taraf için de zor bir ideolojik, askerî ve ekonomik parkur bulunmaktadır. Öncelikle Rusya artık sosyalist ideolojinin lideri değildir ve olmak gibi iddiası da yoktur. ABD ve bileşenlerinin elinde ise giderek sertleşen demokrasi ve örselenen liberal/kapitalist ideoloji vardır. Fakat Batı bu ideolojik sermayeyi de epey tüketmiştir. Yani Rusya ve ABD ekseninde gelişen yeni jeostratejik konseptin ideolojik boyutu yoktur. Ya da öyle görünmektedir.
Bu tabloda ABD, AB ve NATO, Rusya üzerinden mümkün olduğunca Doğu’ya doğru saha kazanımı yapma amacında azimli ve kararlı bir profil çizmektedir. Rusya ise Rusya Federasyonu'na Batı'nın daha fazla yaklaşmasına her açıdan karşı çıkmaktadır. İşte bu tablodur girişteki diyaloğu üreten. Herkes silahlıdır. ABD ve bileşenleri askerî ve diplomatik aktif bir telkinle Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesini şiddetle istemektedirler.
Uluslararası ilişkiler büyüsü ve askerî bir kara büyü Ukrayna üzerinden Batı’ya veya Doğu’ya yayılamamaktadır. ABD ve bileşenlerinin kullandıkları soğuk savaş argüman ve kavramlarının (insan hakları, demokrasi, özgürlükler ve ekonomik refah ) kullanılmaması, daha doğrusu kullanılamaması, Rusya'nın da sosyalizmi kullanamaması krizin aslında çok derin olduğunu ortaya koymaktadır.
Dinler, ideolojiler, felsefeler, ütopyalar, şarkılar, türküler, masallar, sanat ve her türden vaatler hızla tüketilmiş ve insanlık her türden iletişim platformlarında beyin yıkama işlevi türünden sayısız defa işgal, ordu, savunma, saldırı ve asker gibi kavramların saldırısı altına alınmıştır ki asıl savaş da aslında budur. Psikolojinin, sosyolojinin, kültürün, aklın, muhasebenin ve sorgulamanın işgali veya askıya alınması gibi trajik bir atmosfer oluşmaktadır.
Gerçeğin değil de gerçeğin farklı görünümlerinin servis edilmesi, tarafların kendi gerçeklerine anında bir aydınlanma ile biat beklentisi içinde olduklarını göstermektedir ki, bu fon, metafizik politika çağına geçişin parametrelerini vermektedir.
Kayaya saplanan Kral Arthur'un kılıcını saplandığı yerden çıkaranın tahtın varisi olarak bilinmesinin getireceği felaketler serisi atmosferi, giderek uluslararası politikaya egemen olmaktadır.
Metafizik tüm öğeler hızla politik alana yayılmaktadır. Kastettiğimiz dinsel metafizik atmosfer değildir. Yeni bir politik konsept ya da ideoloji ve yoğun adalet vaat eden anısal, anıtsal ve vârissel liderlik özlemi, tüm politik alanları giderek ele geçirmektedir. Depolitizasyon gibi görünen bu tablo aslında yoğun politizasyon ve oradan da politik metafiziğe geçiş süreci olarak karşımıza çıkmaktadır.
Siyasal, ekonomik, sosyal bir Hızır beklentisi ya da Mehdi, Mesih metafiziğine geçişin tüm biçimlerinin göründüğü bu süreç, fazlasıyla Nasyonal Sosyalist aromayı da yaymaktadır. Uluslararası sistemin kilitlenmesi ve yeni ideolojik, felsefî, moral güfteler ve besteler gereksinimini artırdıkça, kültürel, sanatsal, yazınsal ve düşünsel kuraklık daha da yoğunlaşmaktadır.
Microsoft gibi bilgisayar ve yazılım devlerinin birer birer dijital oyunlar üreten şirketleri satın alması, bir tür klavye insanı üretiminin ve kültürünün ipuçlarını da gündeme sarkıtmaktadır. Bu bağlamda her insanın, şirketin ve devletin kendi gerçekliğini gösterme ve baskın kılma hedefini öncelemesi Ukrayna örneğinde en çarpıcı şekilde ortaya çıkmaktadır. Çünkü klavye insanı skoristtir, skor her şeydir.
Yaşamı, ölümü ve bu ikisi arasındaki yaşananları dışlayan ve "kazanan yaşar" felsefesini dayatan ve Roma arenalarında aslanların önüne atılan gladyatörleri parlatan ve kendisini de bir nevi onun devamı olarak kodlayan klavye insanı sahnededir.
Ukrayna merkezli küresel dizayn süreci yıldırımın düşmesi sonucu oluşan enerji boşalması gibi, akıl, fikir, düşünce, seçenek üretme, uzun vadeli düşünme, değişik simülasyonlar yapma gibi tüm entelektüel öğeleri beynimizden dışarıya boca etmiştir.
Tüm entelektüel etkinliklerin yüzde 99’nun klavye aracılığıyla gerçekleştirildiği dünyada ve stratejik düzlemde, ekranlar her an bir "ayet"in ineceği kutsal bir yer gibi göründükçe akıl madenciliği en nitelikli entelektüel statü olabilir.
Ukrayna bağlamındaki bu felsefî analiz eskizi yakın gelecekteki klavye insanı anatomisi ve fizyolojisi ile ilgili detayları vermektedir.
İstanbul Boğazı’nın vapurlarındaki ayaküstü satıcıların, "bu muhteşem çakmağı alanlara ayrıca şunu, şunu da hediye ediyorum" diyerek insana aslında ne satın aldığını unutturan taarruz, bugün bilgisayar ekranlarında bizleri yakalamaktadır. Satılan çakmağı örten bonus yığını gibi, "Ukrayna, Çin ve ABD bağlamında aslında Ukrayna sınırına yapılan yığınak, Rusya'nın şu şu planlarını, ABD’nin şu şu stratejilerini ve Çin’in de küresel hegemonya kurmaya yönelik şu şu hamlelerini, hepsinden öte Londra'nın tüm oyunu domine eden şu şu adımlarını açık etmiştir" gibi yorumlar "konumuz Ukrayna değil miydi" şaşkınlığında yakalanmamıza sebep olmaktadır.
Bu durumda Darwin'e mal edilen doğal seleksiyon teorisinin siyasal seleksiyon versiyonu gündeme gelmektedir ki, Microsoft'un ve diğer bilgisayar devlerinin neden oyun üretici şirketleri aldığını ve Ukrayna sorununun neden komplo yoğun ve reel yoğun boyutta salındığını izah edecek içerik te buradadır.
Tarihsel, diplomatik ve askerî anı stoğu ile klavye insanı bir araya gelince The Blacklist dizisindeki FBI özel timini anımsamadan edemiyorsunuz. Bu bakımdan "anı" imalatı," anı" estetiği, "anı" dizaynı, "anı" silinmesi veya "anı"nın geri getirilmesi yani tarihin sürekli yoğurulması, uluslararası çözümlerde ütopyadan çok distopyanın geçerli olduğunu dayatmaktadır.
Sonuç olarak ABD ve Rusya arasında NATO ve bileşenlerinin genişlemesi bağlamında bir rol değişimi söz konusudur. Rusya'yı zorda bırakan, ABD, NATO ve bileşenlerinin Rusya aleyhine genişlemesinden görünürde Rusya'dan başka şikâyetçi devletin olmamasıdır. Bu durumdan Rusya'nın rahatsızlığı tek başına yeterli de olabilirdi. Tarih denilen anılar silsilesi Rusya'yı da güven sorunu ile yüz yüze bırakıyor. Denilebilir ki bu bütün güçlü ülkeler için söz konusu olan dezavantajlı bir parametredir.
Tarihin uluslarda oluşturduğu anı setlerinin yeniden dizaynı ve üretimi ve gereksinim duyulan yeni anı modülleri yerine ikame edilecek ideolojik, diplomatik, kültürel ve sair araç gereçler azaldığında aklın fizik alanında kalması en büyük kazanımdır.
Ukrayna’da karşılaşılan tablo, uluslararası aktörlerin ve insanların hızla küresel ve bölgesel siyaset arızaları için araç ve gereçler takviyesi yapmasının gerekliliğidir.
Ütopyalardan distopyalara geçişin olağanüstü yavaş olması uluslararası mâkule veya konsensüse yol bulunmasını sağlayabilir. Tüm devletlerin, bireylerin ve diğer aktörlerin tapulu gerçekleri varken gerçekte değil fakat gerçeğin görünüşünde bir konsensüs sağlanabilirse insanlık bir kaç level atlamış olur.