Abdurrahman Şalkam
TT

Uzun Libya dilinde

Adına ister Libya lehçesi ister son derece yerli bir Arapça dili deyin, Dr. Feride el-Haccaci, başların içinde yaşayan, hüzünleri ve sevinçleri ile cadde, sokak ve evleri dolaşan dil ile akan hayatla dolu Libya rezervuarını dolaştı. Libyalı “Dar el-Ruvvad” yayınevi yazar Feride Haccaci’nin “Tayyih vallahu sa’dak: Rıhla abra mufradat el-Lahca el-Libiyye” (Allah bahtını kapatsın: Libya lehçesinin kelime dağarcığında bir yolculuk) adlı kitabını yayınladı. Yalnız kitap sadece konuşma diline ait ifadeler sunmakla kalmıyor, günlük sosyal hayatın ortasında eksik olmayan atasözleri, hikmetli sözler ve ibareler dahil olmak üzere bazı yönleriyle Libya söz mirası ve günlük yaşamın deneyimleri ile dolup taşan bir içeriğe de sahip. Lehçe veya konuşma dili olarak adlandırdığımız dilde yazma gerek Arap ülkelerimizde gerekse diğer ülkelerde geçmişte vardı bugün de var. Bu dilde şarkılar, şiirler yazıldı, konuşmalar yapıldı. Çoğu zaman insanların bu türde yazılara ilgisi, fasih Arapça ile yazılanlara ilgisinden daha fazlaydı.
Bugün içinde yolculuk yapacağımız kitap için de aynısı geçerli; sadece Libya'da değil, çoğu Arap ülkesinde kendisine ilgi büyük oldu. Kitabın kapağında,  bir sosyal etkinliğe katılmak için aynanın önünde süslenen geleneksel kıyafetiyle Libyalı bir kadının resmi bulunuyor. Yaklaşan şiddetli dedikodu savaşına hazırlık olarak uzun dilini büyük bir eğe ile keskinleştiriyor, zira dil keskin bir kılıçtır. Bu kılıç dil, yakın ve uzak kişilere karşı çeşitli sosyal savaşlar verdi, ancak bazı yerlerde bilgeliğe ve akıllı ifadelere de karşı çıkmadı. Kitabın başlığı olan “tayyih sa’dak” ifadesi, bir kişinin kendisine karşı çıkan veya keskin bir şekilde kendisine karşı olan fikirlerinden veya yaptıklarından memnuniyetsizlik duyduğu birine karşı kullandığı bir ifadedir. Yazar kitabının adını açıklayarak diyor ki; “Libyalı kadınlar arasında çok kullanıldığını ve dolaşımda olduğunu görüyoruz. Öyle ki, neredeyse onlar için tescilli bir marka. Zaman zaman yükselir ve bu yükseliş herhangi bir Libya düğünün bitiminden hemen sonra gelin ve damadın ailelerini de kapsayacak şekilde yağan (bahtları kapansın) ibareleri ile doruğa ulaşır.” Olumlu ya da olumsuz toplumsal ve ahlaki çağrışımlar içeren anlamlarıyla şiir de kitapta yer alıyor. Kitabın çoklu özellikleriyle Libya varlığında antropolojik bir yolculuk olduğu söylenebilir.
Aklın değerini yükselten ve öven atasözlerinin sınırı yok ve bu konudaki şiir mısraları da sayısız. Örneğin; “Bana bir kantar akıl ver, güzellik bir okka da yeter. Ne güzeller vardır akıldan yoksun, şanslıdır ikisine de sahip olan. Akıl seni bir vadiden çıkarır, akılsızlık bir çukura daldırır” gibi.
Ama eskilerin dediği gibi; bir şeyin güzelliği zıddı ile ortaya çıkar. Yazar, aklı kıt kişiler için kullanılan popüler ifadelere de kitabında yer veriyor; hödük, başını vurmuş, akıl Allah’ın bir nimetidir vb. Akılla ilgili özlem ve hasretle yanan sevgililerse şöyle der; “Ey uzaktaki sevgili, benim yanımda akşamlayan aklım, senin yanında geceler.” Yazar, erkeklerin hareketleri ve yüz ifadeleri ile ilgili ayrıntılarını, aileleri ve evleri ile ilişkilerini, sosyal ilişkilerinin biçimlerini niteleyen ifadelerin de peşine düşüyor. Karısı, kocasından memnun veya ona kızgın olduğunda onun hakkında neler söyler gibi. Keza oturuş şeklini tanımlayan pek çok ifadeye de yer veriliyor. Bu ifadelerden her biri erkeğin o anki durumunu veya kişiliğini tanımlıyor. Aynı şekilde kitapta günlük yaşamda eksik olmayan yemek ve çalışma, iyimserlik, kötümserlik ve umutla ilgili ibareler de çok. Cümledeki yerine göre pek çok anlam taşıyan veya pek çok bağlamda kullanılan ifadeler de. İyimserlik ve umutla ilgili en güzel ifadeler arasında “Her gecikme de bir hayır vardır”, “Allah bizi iyilikte bir araya getirsin” ve “Bunda hayır yoksa başkasında vardır” ve benzerlerini sayabiliriz. Sevgiliye bağlılığı ve vefayı ifade eden romantik ezgiler de eksik kalmıyor;
Parmağım küçük, yüzüğüm firuze
Denizi aşar peşinden gelirim ey Fevzi
Vatanı terk edip bıraktın beni gözü yaşlı
Denizi aşar peşinden gelirim ey Cuma
Yazar, örf, adet, gelenek, küçük büyük aile fertleri arasındaki ilişkilerle Libya evinin etrafında, çeşitli sözlü sonuçları olan anlamlar ve boyutlar taşıyan, sınırsız türevleri olan Libyalı ifadeler arasında dolaşıyor. Yazar yolculuğunu, basit ve açık bir açıklama ile birlikte alfabetik bir şekilde indekslenmiş Libyalı sözcükler sözlüğüyle sonlandırıyor. Libya konuşma dili çok sayıda Türkçe, İtalyanca ve tabii ki Berberi kelimeler de içeriyor.
Arap ülkelerinde yerel lehçe ile yazım geçmişte de vardı ve büyük sanatçılar da yerel lehçe ile yazmışlardı. Bu konu destekçileri ile karşı çıkanlar tarafından çok tartışıldı. Bazılarına göre, yerel lehçeler ile yazmak, tüm Arap halklarını birbirine bağlayan fasih Arapça bağını zayıflatıyor. Karşı taraf ise başka düşüncede; tüm diller, gelişen canlı organizmalardır ve fasih Arapça, canlı ve koruma altında olmayı, halkın farklı kesimlerinin kendilerini ifade ettikleri bir dil olmayı sürdürecek. Konuşulan dil veya lehçe ise kendisini, içindeki ve kalbindeki duygu ve düşünceleri kapsayan bir kap olarak gören kişinin duygularını ifade etme aracıdır. Herkes anadili denilen bir ifadeyi tekrar eder durur, ama kaç kişi anadilini konuşur? Libya, Mısır, Bahreyn ya da herhangi bir Arap ülkesinde hangi anne çocuğuyla fasih Arapça konuşur? Hiçbirimiz anadili yani fasih Arapçayı kullanmıyor. Mütenebbi, Ali bin el-Cehm, Buhturi’nin dili, İmruülkays ya da Teebbata Şerran’ın dili ile aynı mı? Muhammed Mehdi Cevahiri, Berduni, Ahmed Şevki’nin dili ile Emevi ve Abbasi devri şairlerinin dili aynı mı? Aynı durum Avrupa ve diğer ulusların dillerinde de bulunuyor.
Günümüz medyası gerek halkın gerekse entelektüellerin ortak olarak anladıkları üçüncü bir dil kullanıyor. Birçok şarkı, konuşulan dillerde veya yerel lehçelerde yazıldı ve ifade ile etki konusunda zirvedeydi. Ahmed Rami, Beyram el-Tunusi, Ahmed Hariri, Rehbani’nin çalışmaları buna örnek gösterilebilir. Yazılan her eser bir şeyler ekler, zenginleştirir ve yeniler, hakem ise okuyucudur. Doğrudan ve sevimli başlığıyla Dr. Feride Haccaci’nin kitabı, yetişkinlerin hafızasını tazeliyor, genç nesli eğitiyor, gerçekçi sosyal konulara her kesimden okuru cezbeden eğlenceli bir üslupla dokunuyor. En anlamlı son söz belki de yazarın söz ile ilgili bölümde alıntıladığı halk şiirinden şu mısralardır:
İnsanlar arasında, sözleri faydalı olanın yanında sözleri bombardıman gibi olan da vardır
Sözleri zor olanın yanında sanki şair dediğin de vardır