Sevsen Ebtah
Gazeteci ve yazar. Lübnan Üniversitesi'nde Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü Profesörü
TT

Umursamazlık

Lübnan parlamento seçimlerindeki adaylar, vatandaşları oy kullanmaya teşvik etmeye çalışıyorlar. Daha önce istekleri ‘bana oy verin’ şeklindeyken şimdi adaylar sadece insanları kalkıp sandık merkezlerine gitmeye nasıl ikna edeceklerini dahi bilmiyorlar. Adayların coşku ve heyecanının aksine, insanlarda anormal bir soğukluk olduğu görülüyor. Uzaklarda yaşayan insanların çoğu kendilerini sandık merkezlerine götürecek benzinin parasını çok görüyor ve adaylardan benzin parasını ödemelerini istiyor. Bu da bazıları tarafından otobüsler tahsis edilmesini gerektiriyor.
Lübnanlıların yarısı 2018 yılında, koşullar yüz kat daha iyi olmasına rağmen sandık başına gitmemişti. Bugün istatistikler, seçimlere sadece birkaç gün kalmış olmasına rağmen seçmenlerin yarısının veya belki de daha fazlasının henüz karar veremediğini gösteriyor.
Bu yüzden seçimlere ilişkin tahminler niyet okumaktan öteye geçmiyor. Lübnanlılar, adayların televizyondaki tartışmalarını izleme konusunda büyük bir isteksizlik gösterdi. Zira konuşmalar birbirini tekrar eden, sıkıcı ve sadece söylemiş olmak için söylenmiş gibi görünüyor. İnsanlar sadece birbirlerini suçluyor ve çözümlere kafa yormuyorlar. Adayların bir tanıtım reklamı için televizyon kanallarına ödedikleri para kendilerine istedikleri kazancı sağlamayabilir. Nitekim insanlar başka bir alemde yaşıyor. Sosyal medya sitelerindeki seçim sayfalarının yoğunluğu ve çok sayıda grubun olması karmaşayı artırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Sloganlar o kadar kırılganlaştı ki onları koruyamaz, hatta varlıklarını fark edemezsiniz. Seçmenin dikkatini çeken büyük, renkli fotoğrafların sahnesi maliyetleri yüzünden seçmenin midesini bulandırdı ve tiksinmesine yol açtı. Nitekim vatandaş bir somun ekmeğin bütçesini aştığını görürken adayın satın alma gücünü göstermesi doğru değil.
Bazı seçim bölgelerinde tanınmış isimlerin olmamasıyla birlikte bir seçim bölgesinde birden fazla listenin bulunmaması, seçmenleri yeni yüzler konusunda ikna edemedi. Nitekim farklı hiçbir şey söyleyemeyen bu yeni yüzler ya bir liderin kopyası ya da gerçekten değişim getirmeye istekli ancak söylemi veya araçları olmayanlardan oluşuyor. İkinci Beyrut Seçim Bölgesi’nde 10 liste var ve seçmenin bunlardan birini tercih etmesi gerekiyor. Trablusşam kentinin en yüksek oranda yer aldığı ikinci kuzeyde ise 11 liste bulunuyor. 7 veya 5 listenin aday gösterildiği ilçeler var. Seçmen aday isimlere baktığında kendini yoğun bir bulutun önünde buluyor ve içlerinden bazıları şunu soruyor:Bunlar kim?
Bu, sandıkların herhangi bir değişim taşımadığından daha çok Lübnanlıların büyük bir hayal kırıklığı içinde ve haklı oldukları anlamına geliyor.
Zira yeni adaylar, söylemlerinin beraberinde inandırıcı programları olmaması açısından bile eski isimlere benziyorlar. Buna dört yıl önce duyurulan ve seçmenlerin ayrıntılarını unuttuğu karmaşık bir seçim yasası eşlik ediyor. Şu ana kadar küçük internet grupları dışında bu yasayı tekrar açıklamak için fazlaca bir çaba sarf eden olmadı. Diğer bir deyişle nasıl ve hangi formüle göre seçim yapacağını bilmeyenler var. Nitekim geçen sefer oy vermedeki hatalar yüzünden oyların yüzde 2'si iptal edilmiş ve netleştirmek için büyük çaba sarf edilmişti.
Gurbetçilerin coşkusuna bel bağlanması abartılı olabilir. Önümüzdeki hafta yapılacak olan gurbetçi seçimlerinin organizasyonunda görev yapan gençlere “Oylama hangi gün olacak?” ve “Gerçekten bir merkeze mi gitmemiz gerekiyor yoksa internetten mi yapılacak?” gibi sorular soruluyor. Genelde cevap WhatsApp gruplarında ısrarla şu şekilde geliyor: Bakacağım.
17 Ekim 2019’da Lübnan yönetimi, halkın değişim için çeşitli şekillerde başkaldırmasına sebep oldu. En önemlisi geleneksel siyasi partiler protesto dalgasını arkasına aldı ve hepsi kendisini isyanın anası ve babası gibi gördü. Protesto hareketi, bazılarının inlerine döner gibi geleneksel partilerin sancağı altına girmesi ve kimi protestocuların ise aşırı enaniyet duygusu ve iktidar sevgisi, muhalefet hareketinin kapsayıcı bir program oluşturamaması ve en önemlisi, birçoğunun dış fonlardan ve ulusal olması gerekmeyen hesaplardan yararlananlar olarak ortaya çıkması nedeniyle kendi aralarında anlaşamaması ve farklı listelere yönelmeleri neticesinde dağıldı. Dürüst, açık ve şeffaf bir şekilde vatandaşlık duygusunu yansıtması gereken protesto hareketlerine karşı güvensizlik tekrar baş gösterdi. Vatandaşlar şimdi en iyisini değil, en az kötüsünü seçmeye gidiyor.
Seçimler, zimmete para geçirme haberleri, Lübnan Merkez Bankası Başkanı’na yönelik Batı tarafından gelen iddialar ve ihale skandallarının etkisi altında gerçekleştiriliyor. Vatandaş bu karmaşaları takip etmek yerine Rusya-Ukrayna savaşının ayrıntılarına dikkat kesilmenin daha faydalı olduğunu düşünmeye başladı.
Kaotik seçimler… Bazı güçler başka güçlere karşı… Bazı protesto hareketleri bir diğerine karşı… İnsanlar Avrupa’ya kıyasla bile pahalı olan bir meblağ karşılığında birkaç saat elektrik almaya çalışıyor. Herhangi bir çalışan bankadaki kuş kadar parasını ancak damla damla alabiliyor. Devletin elektriği meçhul bir boyuta ulaştıktan sonra internet her an kesilme tehdidi ile karşı karşıya. Fiyatlar her geçen gün çılgınlık derecesinde yükseliyor. Seçimler, kavgacı partizanlar ve bundan çıkar sağlayanlar dışında hiç kimse için bir öncelik değil. Vatandaş sandık başına gidecek mi? Gözümü karartıp, seçim parası yoksul insanları oylarını satmaya teşvik edecek şekilde hareket etmedikçe küçük bir yüzdeyle gidecek diyorum.
Seçimlerdeki rüşvet olayları ile ilgili araştırma yapan ‘Uluslararası Bilgi’ (Information International) kuruluşuna göre, Beyrut İkinci Seçim Bölgesi gibi bazı seçim bölgelerinde bir oyun karşılığı 300 dolara kadar çıkıyor. Bir aday için yasal çıta 6 bin dolarken ekonomik olarak çöküşte olan bir ülkede sandıklar kapanmadan bu meblağ rekor seviyelere çıkabilir. Adaylardan biri, verilen rüşvetlerle insanların krizlerini çözecek onlarca fabrika kurulabileceğini itiraf etti.
Bu demokrasi değil. Bu uygulamalar, seçim olarak adlandırılamaz. Bunun adı ancak vicdan alıp satmaktır. Gerçek ‘demokrasi’ gelene kadar uzun bir rehabilitasyon sürecine, yoksul ve aç bırakan liderlere karşı samimi ve ehil bir savaş açmaya ihtiyacımız var.
Şu an olan, seçim gibi olmayan seçimlerdir.