Mustafa Fahs
TT

Lübnan seçimleri: Kafa karıştıran sonuçlar

Nicelik açısından konuşursak, Lübnan’da herhangi bir partinin parlamentonun çoğunluğunu elde etmesi zor görünüyor. Elde etse bile bu geçici bir kazanım olacaktır.
Nitelik açısından konuşacak olursak, çoğu parti yasama üzerindeki siyasi kontrolünü kaybetmiş durumda.
Her kim yalnız olmaya niceliği ve niteliği aşmaya ve sahip olduğu fazlalıkların peşine düşmeye çalışırsa, gücünün etkisiz olduğu gerçeğini gözden kaçırmış olur. Bu da kaçınılmaz olarak egemenliğinin büyük bir kısmını kaybetmesine yol açar.
Geçtiğimiz 15 Mayıs'ta yaşananlar, hem içerisini hem de dışarısını şaşırtarak kafa karışıklığına yol açan bir yasama mucizesine daha yakın. Buradaki kafa karışıklığı, kısa ve orta vadede seçim sonuçlarının siyasi olarak yorumlanamamasından kaynaklanıyor. Bu, şu anda aksama tehdidi ile karşı karşıya olan ve Lübnan'ı iki krizle (otorite ve sistem) tehdit eden gelecek tüm anayasal istihkakları doğrudan etkileyecektir.
Özetleyecek olursak, son parlamento seçimlerinin sonuçları Lübnanlı siyasi ve kültürel seçkinleri, sahneyi oldukça dikkatli bir şekilde değerlendirmeye ve egemen güçlerin seçimlerin siyasi sonuçlarını tanımayı reddetme girişimlerinin tehlikelerini hissetmeye itti. Bu da Lübnan'ın, iç savaşın arifesinde haklarını silahlarla alabileceğine inananlar ile imtiyazlarını silahla koruyabileceğine inananlar arasında ikiye bölünmesini akıllara getirdi.
1975 iç savaşı dönemine dayanan bu denklem, Mayıs 2022'deki son seçimlerin sonuçlarının getirdiği, başlıkları benzer ancak içeriği ve detayları farklı bir yaklaşımla karşı karşıya. Nitekim ortada rakamları reddeden, ağırlıklara güvenen ve silahını bir ayrıcalık gibi gören bir taraf var. Buna karşılık ise siyasi ve ekonomik yönleriyle sistemde reform yapmayı ayrıcalıklarından biri olarak gören yeni bir siyasi tabaka var. İlk taraf, seçimlerden sonra varlığını müttefiklerine silahla bağlarken, ikincisi ilk tarafın imtiyazlarını tanımayı reddeden, onunla çatışma eğiliminde olan -ancak tabi ki silaha karşı silah mottosuyla değil- ve müttefik halinde olmayıp sadece bir araya gelmiş taraflardan oluşan bir grup olarak öne çıkıyor.
Lübnanlı yazar Hazım Sağıye Şarku'l Avsat gazetesinde yayımlanan son yazısında buna şöyle dikkat çekmişti:
"Bu, silaha karşılık silah doğrultulması gibi intihar sayılacak bir aptallık yapma çağrısı anlamına gelmiyor. Ancak barışçıl saflık, intihar sayılacak aptallığın tek alternatifi olmamalı”.
Hizbullah parlamento çoğunluğu kaybetmesini, bir nevi Sovyetlerde olduğu gibi dolaşıma giren silahlarla ilgili rolündeki bir gerileme olarak görmeyi reddediyor. Devasa Sovyet füze cephaneliği, 1989'da Sovyetler Birliği vatandaşlarına yiyecek ekmek sağlayamamış ve 1991'de rejimi yıkılmaktan kurtaramamıştı. Tabi bu benzetmede büyük farklılıklar olsa da, Lübnan'ın önümüzdeki günlerde karşılaşacağı tehlikeler hakkında basit bir örnek teşkil ediyor. Zira Hizbullah büyüklük taslayıp sonuçları hiçe saymaya çalışıyor ve gerekirse karışıklık çıkarabileceği imasında bulunmakla birlikte hayat ile ilgili sorunları tartışma çağrısında bulunarak sonuçlar karşısındaki şaşkınlığını gizlemeye çalışıyor. Ancak daha önce birçok seçimde güvenlik ve askeri seçeneklere başvurma konusunda deneyim sahibi olan Hizbullah, muhtemelen bu krizde özellikle de ekonomik yönünden ötürü, üzerine düşünülmemiş bir maceraya atılmadan önce hesaplarını gözden geçirmek zorunda kalacak.
Pratikte parlamento seçimlerinin sonuçları her kesimde şaşkınlığa yol açtı. Ayrıca uzlaşma mantığını reddeden ancak bunu bozmak için sınırlı bir gücü olan seçimlerin kazananı yeni reformist grup ile rejim güçleri arasında bir çatışma yaşanmasına ilişkin endişeleri artırdı.
Bu da Lübnan'ın, yasama organında (parlamentonun toplanabileceğine ve Nebih Berri’nin parlamento başkanı olarak seçilebileceğine ilişkin bir tahmin yürütmek zor olduğu için) ve yürütme organında (blokların bir başbakan seçme konusunda fikir birliğine varması pek olası olmadığı için) bir otorite boşluğu ile karşılaşmasının eşiğinde olduğu anlamına geliyor. Bu durum kaçınılmaz olarak önümüzdeki ekim ayında cumhurbaşkanının seçilmesini de etkileyecektir.
Dolayısıyla siyasi açıdan şaşkınlık yaratan seçimlerin kafa karıştırıcı sonuçları, Değişim Güçleri için temel bir fırsat olduğu kadar, tam bir siyasi çıkmaza da neden olabilir.
Bu da Lübnanlıların sorunlarını diyalog yoluyla çözemediklerinde kullanmaya alışık oldukları farklı yöntemlere başvurulmasını gerektirebilir. Allah Lübnanlılara kalanları ve Lübnan'dan geriye kalanları korusun.