Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Japon ‘Meryem’den Rus Vladimir'e

İki gün önce Tokyo'da kaldığı hapishaneden serbest bırakılırken, dünya Ukrayna'daki Rus savaşıyla meşguldü. 20 yıl hapis yatmıştı. Yoldaşları tarafından tutulan rehinelerin çektikleri acılardan dolayı hemen özür diledi. Ancak aynı zamanda boynuna hızlıca bir Filistin kefiyesi dolamayı da ihmal etmedi.
Filistin meselesiyle ve tartışma yaratan iki isimle bağlantısı olmasaydı, hikayesi daha gözlerden uzak olabilirdi. Bu isimlerden birincisi, uçak kaçırma eylemleri ile dünyayı ve herkesin vicdanını sarsan Filistin lideri Dr. Vedia Haddad, ikincisi ise, Fransız hapishanesinde çarptırıldığı müebbet hapis cezasını çekmekte olan ünlü Venezuelalı Carlos idi.
Lübnan topraklarında doğan ‘Japon Kızıl Ordusu’nun kurucusu Fusako Şigenobu'dan bahsediyorum. Hikâye 1970’lerin başında başladı. Japon genç kız, dünya devriminin  ‘emperyalizm ve adaletsizliğe karşı’ silahlı mücadelenin hayalini kuruyordu. O günlerde Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nden (FHKC) doğan ‘Dış Operasyonlar Birimi’, dünyadaki sol ve devrimci hareketler arasında hatırı sayılır bir ilgi görmüştü.
Japon grubu Dış Operasyonlar Birimi ile temasa geçmişti. Haddad, ‘Baader Meinhof’ grubu, İtalyan ‘Kızıl Tugayları’ ve diğer gruplardan başka gelenleri aldığı gibi bu grubu da operasyonlarına dahil etmeye karar verdi. Haddad, Fusako ile tanıştı ve ona kod adı olarak ‘Meryem’ adını verdi. 1972'de Tel Aviv'deki Lod Havalimanı'nda 26 kişinin ölümüne ve yaklaşık 80 kişinin yaralanmasına yol açan saldırı tüm dünyayı şaşkına çevirecekti. Saldırı üç Japon tarafından gerçekleştirilmişti. İçlerinden biri öldürülmüş, ikincisi intihar etmiş ve üçüncüsü tutuklanmıştı. Tutuklanan saldırganın ismi daha sonra serbest bırakılıp Lübnan’da siyasi iltica hakkı kazanan Kozo Okamoto idi. Grup, Lübnan'ın Bekaa Vadisi'ndeki Baalbek bölgesinde ‘Dış Operasyon Birimi’ne ait bir kampta eğitim almıştı. Neredeyse bir intihar görevi olan bu operasyonun mimarı Haddad idi.
Sadece iki yıl sonra, Fusako'nun yoldaşları Hollanda'daki Fransız büyükelçiliğinde 100 saat süren bir rehin alma olayına karışacaklardı. Lahey'deki büyükelçilik olaylarına, en az onun kadar yankı uyandıran bir olay eşlik etmişti. ‘Salim’, Paris'teki ‘Drugstore Publicis’ mağazasında el bombası ile bir saldırı düzenledi. Saldırıda iki kişi öldü, 34 kişi ise yaralandı. ‘Salim’ daha sonra ‘Carlos’ olarak nam salacak ve Muammer Kaddafi adında bir adamın aklına gelen bir fikri hayata geçirerek Viyana'da Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) bakanlarını rehin aldığında bir dünya yıldızına dönüşecek olan Venezuelalı Ilich Ramirez Sanchez'in kod adıydı.
Haddad, mücadelesini destekleyecek her fırsattan yararlanma konusunda ustaydı. Bir gün Haddad’ın çalışanlarından biri, onun bir zamanlar Avrupa'daki görevleri yürütmek üzere Iraklı bir Kürt genci görevlendirdiğini ima etti. Gencin ismini sordum ancak çalışan, söz konusu kişi ünlü olduğu için adını veremeyeceğini söyledi. Konuşmayı kaydettim. İçimi bir şüphe kaplamıştı. Bu yüzden gencin kimliğini aramaya başladım. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile yaptığım bir röportajda, Haddad'ın kendisine Avrupa'da görev verip vermediğini sorarak onu gafil avladım. Talabani o genç adamın kendisi olduğunu itiraf etti. Ancak görüşmeden sonra beni bir kenara çekip gülümseyerek, görevler hakkında konuşmaya devam etmememi istedi. Bunun sebebini açıklarken de “Çünkü ABD’li dostlarımız, Irak Cumhurbaşkanı’nın eski bir terörist olduğunu söylemek için hiç vakit kaybetmezler” ifadelerini kullandı. İtirafını yayınladım ancak daha fazla bu konunun kurcalanmasını istememesine saygı duydum.
Fusako, uzun yıllar Orta Doğu'da saklandı. Vedia Haddad’a benzeyen birini bulamamıştı. Daha sonra hayalperest solcu devrimcilerin dönemi kapandı. Sovyetlerin Afganistan'ı işgal etmesinin yankılarıyla birlikte başka bir dilden konuşan ve Batı ve ABD’nin elbisesini ateşe vermedeki rollerinin hayalini kuran başka gruplar doğacaktı. Bu yüzyılın ilk 10 yılında, dünya ‘New York ve Washington’ın istilalarının’ etkisiyle sarsılacak ve ABD’nin askeri makinesi, Afganistan ve Irak'ı içeren iki terbiye etme operasyonunda ortaya çıkacaktı. DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi'nin Musul'da bir camiden çıkmasıyla dünya yeniden sarsılacaktı. Bağdadi'nin kaderi Usame bin Ladin'in kaderine benziyordu. 2000 yılında Fusako, gizlice Japonya'ya dönecek ve ardından yakalanacaktı.
Vedia el-Haddad'ı oynatan Moskova değildi, ancak iplerinden birisi onun elindeydi. Sovyetlerin önerisi üzerine, Dış Operasyon Birimi’nin sorumlusu yetmişlerin ilk yarısında gizlice Moskova'ya gitti ve başkentin yakınındaki ormanda bulunan bir saraya yerleşti. Görüşmeler, siyasi ve güvenlik konusunda ayrıntılı konuşmalara tanık olmuş ve Haddad ile daha sonra Kremlin tahtına oturacak olan dönemin KGB Başkanı Yuri Andropov arasındaki bir görüşmeyle taçlanmıştı. Bu görüşmede Haddad, daha sonra Aden açıklarında denizdeki grubuna teslim edilen nitelikli silah ve mühimmat talebinde bulundu.
Yarım asırdır Batı, orada burada doğan ve darbeler vurup sonra sönen küçük grupların yanı sıra ‘Japon Meryem’, Venezuelalı ‘Salim’, Usame bin Ladin ve Ebu Bekir el-Bağdadi gibi farklı pınarlardan içen insanlar tarafından yıpratma eylemlerine maruz kaldı. Ancak 1990'ların başında Batı ezici bir zafer kazanmış gibi duruyordu. Berlin Duvarı müzelere konuldu ve peşinden Sovyetler Birliği adındaki bir imparatorluk geldi. Batı modelinin bu ses getiren zaferi, ona karşı savaşan aşırı sol grupların kalplerine acılar verecek ve radikal İslamcıların onunla mücadelelerinde daha da ileri gitme düşüncelerini derinleştirecekti. Ne var ki, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in savaş dilini Avrupa sahnesine geri getiren Ukrayna topraklarında başlattığı savaş yüzünden bugün maruz kaldıklarıyla kıyaslandığında, Batı'yı hedef alan önceki tüm yıpratmalar basit ve sınırlı görünüyor.
Japon ‘Meryem’ ve onun gibilerin becerileri ile ‘Büyük Vladimir’in yetenekleri arasında büyük bir fark var. Şu anki savaş, önceki ‘taciz’ girişimlerinden kıyaslanamayacak şekilde daha tehlikeli. Bomba yerleştirmek, uçak kaçırmak veya elçiliktekileri rehin almaktan daha tehlikeli. Aynı zamanda 11 Eylül saldırılarından ve Irak ve Suriye'nin büyük bir bölümünde DEAŞ’ın kurulmasından da daha tehlikeli. Rus-Batı savaşının sonucunu tahmin etmek için henüz çok erken. Beklemek en büyük yardımcı.