Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Mansura katilinden daha büyük bir katil var

El-Mansura şehrinde arkadaşına artık görüşmek istemediğini söyleyip sosyal medya hesabından engellediği için güpegündüz sokak ortasında katleden öğrenci, çirkinliğine rağmen dünyanın birçok şehrinde benzerleri işlenen başka bir bireysel suç olarak kalıyor. Gözler Mansura öğrencisinin öldürülme anını gösteren videoya takılıp kalmış olsa da, bıçak ve kan olmadan toplumu hedef alan daha büyük bir suç var: Katili haklı çıkarıp toplumu kurbana karşı kışkırtan Dr. Mebruk Atiyye ve benzerlerinin söyledikleri… Atiyye şu ifadeleri kullandı:
“Kadınlar ve genç kızlar yaşamak istiyorsa örtünsünler. Bol kıyafetler giysinler. Eğer hayatın senin için değerliyse evden vücudunu belli eden kıyafetlerle, pantolonla ve saçlarını açarak çıkma. Çünkü o zaman seni görünce ağzının suyu akan adam gelip seni öldürecek.”
Bu apaçık katili savunup cinayete teşvik etmektir. Kim bir kadını yolda kıyafetlerini ve işini beğenmediği için öldürürse bu bir suç değildir hatta kadın suçludur (!) Kızın kanı daha kurumamışken bu kışkırtma niye? Aşırılık yanlıları, toplumun liderliğini geri kazanmaya çalışmaktan asla vazgeçmezler. Senelerdir bunu konuşuyoruz. Ne kadar modern kıyafetler giyseler, dünya dillerini konuşsalar, Londra ve Washington’da ofisler açsalar, parlamentoda sandalyeler kazansalar, prestijli entelektüel dergilerde yazsalar, büyük gazetelerde insan haklarından bahsetseler, toplum çalışmaları için uluslararası örgütler kursalar da bu güruh faşist bir ideoloji içerisindedir ve aslında, onlarca yıldır İslam toplumlarını ve göçmen topluluklardaki Müslümanları kontrol etmeye çalışan aşırılık yanlısı bir dini gruptan başka bir şey değildirler. Dr. Atiyye, üniversitelerde ders veren, nesiller mezun eden, modern dünyanın herhangi bir vatandaşı gibi takım elbise ve kravat içinde uluslararası forumların önünde konuşmalar yapan, YouTube, Facebook ve başka mecralarda hesapları olan yerel bir örnektir.  Aslında medeni görünümü, bilimsel üslubu ve yüksek diploması Atiyye’yi, şiddet çağrısı yapmadıklarında şiddeti haklı çıkarıp süsleyen ve dinin esaslarına bağlayan Tora Bora şeyhleri ve diğer terör örgütlerinden farklı kılmıyor.
Genç bir erkek sokakta genç bir kızı insanların gözü önünde öldürdü ve yoldan geçen şok içerisindeki insanlar suçu kayıt altına aldı. Olay, büyük bir ses getirerek Mansura ve Mısır'ı aştı. Çünkü Şeyh, bunun haklı bir cinayet olduğunu insanlara duyurmak ve vaaz vermek için sahneye daldı. Bir kızı saçlarını örtmediği için katletmek caiz midir? Bu gibi tehlikeli dini bir söylem ile Şeyh Atiyye davayı, Kahire'nin 120 kilometre kuzeyindeki bir şehirde sokakta işlenen bir suç seviyesinden başka bir seviyeye; fikirsel bir suça, sadece Mansura halkını değil, aynı zamanda tüm İslam alemini neyin haram neyin helal olduğu, adalet sağlama ve ahlaki ceza verme konusunda devletin ve kurumlarının değil, bireyin devreye girme hakkı ile ilgili tartışmalara geri döndüren dini bir meseleye dönüştürdü.
Toplumu terörize etme akımı, insanların acıları ve hayalleri üzerinde oynamaya geri dönüyor. Binlerce kişi bölgede kadınlara yönelik tahriklerle dolu yorumları ile tartışmaya dahil oldu. Aşırılık yanlısı Dr. Atiyye, taşı neredeyse durgun olan suya attıktan sonra susup oturacağını ve YouTube dükkânını kapatabileceğini duyurdu. Bu onun verdiği son dini ders olabilir. Bir ‘vaizin’ yaptığı konuşmanın, İslam toplumu için bir kurşundan daha tehlikeli olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. Kargaşanın ortasında bir kez konuşması binlerce kişinin ‘üniversite hocası vaiz şeyhin’ sözlerini tekrarlaması için yeter. Dr. Atiyye video çekerek yayınladığı fetvasıyla kendisini kadı tayin etti. Kurbanı suçlu buldu ve olayı El-Kaide, DEAŞ ve İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) savunucuları fikirsel olarak köşeye sıkıştırılıp çemberleri daraltıldığından beri aşırılık ve şiddet döngüsünden çıkmak için mücadele eden toplumu bölen genel bir mesele haline getirdi. İhvan da dahil olmak üzere bu gruplarla yaşanan anlaşmazlığın sadece onların iktidar arayışı ile ilgili olduğu doğru değil. Bu gruplar siyasi hırslarından vazgeçseler ve mevcut Arap hükümetleri ile ateşkes yapsalar bile topluma verdikleri zarar daha büyük. Çünkü; dini, sosyal ve ekonomik olarak toplumun hayatının ayrıntılarını kontrol etmeye çalışmaktan vazgeçmeyeceklerdir.
Siyasal İslamcılar -bakın Müslümanlar demiyorum- hatta bugüne kadar kamuoyunu aşırılığa yöneltmekte ısrar edenler, şiddeti sokaklara yayma konusunda ortaklar. Bunlar yakın geçmişte gençleri savaş bölgelerine ve terör kamplarına yönlendiriyorlardı. Bugün güvenlik güçleri tarafından kovalanmalarının ardından faaliyetlerinin çoğunu ‘toplum bilinçlendirmesine’ adıyorlar.