İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Suudi Arabistan: Ulusal çıkarları güçlendiren gerçekçi diplomasi

Suudi Arabistan’da gerçekleştirilen, uluslararası jeopolitik değişimlerle yüzleşebilen Arap ve Suudi Arabistan diplomasisinin mihenk taşı olarak kabul edilen başarılı Cidde zirvesinin ardından, Veliaht Prens Muhammed bin Selman, yorulmadan çalışmaya devam ediyor. Kral Selman bin Abdulaziz'in yönlendirmesine ve ülkesi ile dost ülkeler arasındaki ilişkileri her alanda ilerletme ve güçlendirme konusundaki gayretine dayanarak, “ulusa hizmet etmek ve vatandaşlarının çıkarlarını ve menfaatlerini gerçekleştirmek” hedefinden gözünü ayırmadan, Riyad'ın, bölgesel ve uluslararası düzeyde siyasi ve diplomatik rolünü etkinleştirmek için çabalıyor.
Suudi Arabistan’ın her gün vazgeçilmez bir bölgesel ve uluslararası istikrar gücü, üstünlük taslamadan, şovenizme sürüklenmeden, aksine kardeşçe bir sevgiyle ümmetin bugününü korumaya ve geleceğini planlamaya katılan bir Arap liderliği olduğunu kanıtladığı tartışmasız.
Veliaht Prensin son diplomatik turunun ilk durağı, uzun zamandır Arap dünyasına dost bir ülke olan Yunanistan’dı. Bu ülke, etik tarihine dikkat çekmemizi ve Atina'nın güvenilirliğini ve sadakatini kanıtladığı deneyimlerini yeniden okumamızı hak ediyor.
Bir örnek verecek olursak, 1956'da, tüm Avrupa ülkeleri Süveyş Kanalı Şirketi'ni millileştirme kararına karşılık Mısır'daki denizcilerini ve rehberlerini geri çekerken, Yunanlılar geri çekilmeyi ve Avrupalı ​​meslektaşlarına uymayı reddettiler. Böylece Birinci Dünya Savaşı ve öncesinde Türklerden kaçmak isteyenlerin on binlercesine kapılarını ve halkının kalbini açan Mısır'a ender bir vefa örneğini sundular.
Tarih tekerrür etmez, ancak olayları birbirine benzer ve yakın zamanda Suudi Arabistan da böyle bir etik duruşa tanık oldu. Husilerin sivillere ve Suudi Arabistan halkına yönelik acımasız saldırıları zirvedeyken ABD, Suudi Arabistan'daki Patriot füzeleri bataryalarını geri çektiğinde, Yunanistan, unutulmayacak cesur ve etik bir davranışla kendi bataryalarını mürettebatıyla birlikte Suudi Arabistan’a ödünç verdi.
Suudi Arabistan-Yunanistan iş birliğinin enlem ve boylamları var mı?
Cevabı Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid bin Abdulaziz el-Falih veriyor. Mayıs sonunda Atina'da düzenlenen ekonomi forumuna katıldığında Bakan iki ülke arasındaki iş birliği için  "Sınırımız gökyüzü" demişti. Bakan bununla özellikle jeo-stratejik konum ve doğal kaynaklar açısından sahip oldukları potansiyeller ışığında, ülkesi ile Yunanistan arasındaki sınırsız iş birliği imkanına atıfta bulunuyordu. Suudi Arabistan, dünya genelinde petrol üretiminin bir sütunu iken, Yunanistan iyi bir bağlantı noktası ve Avrupa ülkelerine enerji sağlama yolunda stratejik bir merkez.
Antik tarih, Yunanistan ile Araplar arasındaki yakın ilişkilere tanıklık ediyor. Riyad Müzesi'nde 2000 yıl öncesine ait Yunan sikkeleri korunuyor. Bu, eski Arap ve Yunan uygarlıklarının birbirleri ile iletişim içinde oldukları anlamına geliyor. Bu iletişimin tarihin hızlandırılmış yollarında ilerleyerek, kuru pragmatizmden önce güvenilirlik ve sadakate ihtiyacın olduğu kaygılı ve çalkantılı zamanlara doğru uzandığını gösteriyor.
Aslında Suudi Arabistan, enerji krizi ile iklim değişikliği arasında kalan Avrupa tünelinin sonundaki ışık gibi görünüyor. Veliaht Prens'e göre Suudi Arabistan, iki ülkenin elektrik şebekesinin birbirine bağlanmasıyla “Yunanistan ve Güneybatı Avrupa'ya çok daha ucuz yenilenebilir enerji sağlayabilir.” Ekolojik değişiklikler açısından, yeşil hidrojen üretiminde gelecekteki iş birlikleri, insanlara öfkesini açığa vuran doğanın gazabından insanlığı kurtarmak için geniş kapılar açıyor.
İkinci durak olan Fransız topraklarında Veliaht Prensin karşılanma şekli, Cumhurbaşkanı Macron'un "Aydınlanmacı 2030 Vizyonunun" sahibi Prens’in ziyaretinden duyduğu memnuniyeti gösteren yüz ifadesi gibi vücut dilinin işaretleri son derece açıklayıcıydı. Bilhassa bilgisizliğe, yoksulluğa ve hastalığa karşı aydınlanma ve devrimin savunucuları, üç asırdan fazla bir süre önce kardeşlik, eşitlik ve adalet bayraklarının taşıyıcıları oldukları için Fransızlar, 2030 Vizyonunun aydınlanmacı yönünün çok iyi farkındalar.
Riyad - Paris ilişkilerinin yazı için tahsis edilen alanın, anlatımına ve sunumuna yetmeyeceği tarihsel boyutları var. Bu boyutların halihazırdaki işaretlerinden ve iki ülke arasında gelecekteki yakın iş birliği alanlarındaki öneminden de bir yazıda bahsedemeyiz.
Buna ek olarak, uluslararası düzeydeki gelişmeler- deyim yerindeyse- çöküşler, iki dost ülkenin stratejik ağırlığı ve dengesinden yola çıkarak, Suudi Arabistan ile Fransa Cumhuriyeti arasında en üst düzeyde koordinasyonu gerektiriyor.
Fransa her zaman Arap dünyasına en büyük ve yakın Avrupa düşünce merkezi oldu. İki taraf arasındaki karşılıklı ziyaretler, siyasi görüşlerin yakınlığını, siyasi kaos zamanlarında ve dünyanın neredeyse kozmik bir uçuruma sürüklendiği ortamda, bir istikrar durumu yaratma çabasını yansıtıyor.
Bazıları Veliaht Prens’in Elysee'deki temasları için yanında hangi dosyaları taşıdığını sorguluyor.
Işığın başkenti şüphesiz birçok önemli küresel ve Avrupa sorunuyla meşgul görünüyor. Genel olarak Avrupa'da ve özelde Fransa'da potansiyel gözden geçirmeler olduğunu söylersek, bir sırrı ifşa etmiş olmayız. Avrupa ve özelde Fransa, bir yanda Rusya-Ukrayna çatışması, diğer yanda ABD ittifakına ilişkin bir yeniden değerlendirme sürecinde. Zira tarihi bir Avrasya fırsatının yanı sıra bir Avrupa-Çin fırsatı da Avrupalıların parmaklarından kayıp gitti. Avrupa kıtasının sahipleri 21. yüzyıl ve sonrası için bir can simidini kaybettiler.
Suudi Arabistan dikkat çekici ve tehlikeli değişikliklere karşı küresel bir vizyona sahip. Bu değişikliklerin başında Avrupalılar için ezici bir korku haline gelen enerji dosyasına ek olarak Avrupa yaşamını neredeyse felç eden iklim değişiklikleri geliyor. Bu ikisi arasında, aşırılık, fikri ve lojistik terörle mücadelede iş birliği dosyası karşılıklı ilgi konusu olmaya devam ediyor.
Özetle, Suudi Arabistan diplomasisi, ideolojik alanı terk edip, modern ve bilimsel düşünme biçimlerinin başkalarıyla köprüler kurduğu metodolojik anlayışlar düzeyine yükselen yeni bir Arap şafağı iddiasında. Zafer, uygar insanların müttefikidir.