Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Macaristan Avrupa'ya ihanet mi etti?

Macaristan Başbakanı Viktor Orban 2010 yılında göreve geldiğinde siyasi yönelimlerinde netti. Partisi muhafazakar sağ çizgisinde ve siyasi görüşleri keskindi. Bunda şaşılacak bir durum yok. Zira kendisi Sovyetler Birliği'nin çağdaş siyasi kuşağından geliyor. O zamanlar Sovyet güçlerinin çıkmasını isteyen ilk kişilerden biriydi. Ancak Orban yönelimleriyle Avrupa Birliği'nin (AB) pek çok görüşüne uymuyor. Ülkesinin AB üyesi olmasına rağmen, son zamanlarda AB ile sorunları artmaya başladı. Bu durum Macaristan’ı AB karşıtı güçlerle yakınlaşmaya itti. Durum öyle bir noktaya geldi ki, iki taraf arasında devam eden anlaşmazlığa nihai bir çözüm olarak Macaristan'ın AB’den çıkması veya ‘ihraç edilmesi’ medyada açıkça tartışılmaya başlandı.
Macaristan ve AB arasındaki anlaşmazlıklar üç noktada özetlenebilir: Ukrayna'daki savaşa karşı Avrupa’nın benimsediği stratejiye yönelik tutum, Çin ile ilişkiler ve demokratik değerlerdeki farklılıklar.
Ukrayna'daki savaşa yönelik tutuma bakacak olursak, Orban hükümetinin Rusya'ya yönelik yaptırımlar konusunda Avrupa ile aynı düşünmediği ortada. Hükümet savaşı bitirmenin en güvenli yolunun ABD'nin müdahale etmesi gereken müzakerelerden geçtiğini savunuyor.
Nisan ayında dört yıllık yeni görev süresine başlamadan önce Orban, Macar halkına enerji fiyatlarının artmayacağına dair söz vermiş ve Rusya'dan ithal edilen enerjiden yararlanma imkanını dile getirmişti. Orban, Rus gazına olan güçlü bağımlılık ve yüzde 16'ya yükselen enflasyon göz önüne alındığında, ülke ekonomisine zarar verebilecek Avrupa’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarına ülkesinin destek vermeyeceğini belirtmişti. Orban sözünü tutmak için çalıştı. Borularla ithal edilen Rus petrolünün muaf tutulması için Çek Cumhuriyeti ve Slovakya ile birlikte baskı yaptı. Rusya'nın bu üç ülkeye petrol sevkiyatı önümüzdeki günlerde yeniden başlayabilir.
İkinci anlaşmazlık noktası, Macaristan-Çin ilişkileriyle ilgili. AB, Macaristan'ın ekonomik çıkarları için Çin'den taraf olduğunu düşünüyor. Örneğin Macaristan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) için üretilen Çin aşısını kabul eden tek Avrupa ülkesi. Medyada Macar Cumhurbaşkanı’nın Çin'den yapılan tıbbi sevkiyatları şahsen teftiş ettiği gösterilmişti. Başka bir örnek ise; AB, Çin hükümetinin Hong Kong'daki eylemlerini kınamak istediğinde, Macaristan kınama bildirisini veto etmişti. Macaristan Dışişleri Bakanı'nın yanıtı çok açıktı. Zira Macaristan'ın daha önce sekiz bildiriye katıldığını, ancak hiçbirinin sonuç vermediğini ve bu bildirilerin etkisine dair inancı kalmadığı için veto hakkını kullandığını söyledi. AB ise Macaristan'ın veto yoluyla Çin’den siyasi kazanımlar elde etmek istediğini öne sürdü. Bu örneklerin sonuncusuna gelirsek, Macaristan başkent Budapeşte'nin kalbinde Çin ‘Fudan’ Üniversitesi için bir kampüs açmayı kabul etti. Üniversitenin inşası için çalışmalara şimdiden başlanırken ülkedeki Orta Avrupa Üniversitesi (CEU) şubesi 2018'de kapatıldı. AB, bir Çin üniversitesi kurulması ve Çinli öğrencilerin gelişinin AB için güvenlik riski oluşturabileceğini ve Pekin’in casusluk Çinli öğrencilerden faydalanabileceğini düşünüyor.
Avrupa medyasının vurgulamak için her yolu denediği üçüncü anlaşmazlık noktası, Macaristan ile AB arasındaki demokratik değerlerdeki farklılıktır. Macaristan okullarda eşcinselliğin teşvik edilmesini yasakladığından beri, AB Macaristan'a karşı yasal önlemler almakla tehdit ediyor. Macaristan, Haziran 2021'de 18 yaşın altındakilerin eşcinsellik ve transseksüelliğe teşvik edilmesini yasaklayan bir yasa çıkardı. Bunun ardından Avrupa Komisyonu, Macaristan'a yaptırım uygulamak için yetkilerini kullanabileceğini açıkladı. Macaristan Dışişleri Bakanı da ülkesinin, tanıtım amaçlı okulları ziyaret eden eşcinsel hakları kuruluşlarını kabul etmeyeceğini ve bunun ebeveynlerin çocuklarını yetiştirme hakkını ihlal edeceğini belirtti. AB’nin söz konusu karardan sonra zaten salgın ile ilgili mali yardım paketlerini askıya alarak ülkesine yaptırım uyguladığını da vurguladı.
Avrupanın birlik olmaya ihtiyaç duyduğu bir dönemde AB, stratejik eğilimlerinde kendisiyle çatışan bir hükümetle uğraşıyor. Bazıları AB'nin Macaristan'ı Avrupa bloğundan çıkarmasını bekleyebilir, ancak bu kararı almak o kadar kolay değil. Zira Macaristan'ın kıtadaki orta coğrafi konumu kendisine birçok avantaj sağlıyor ve AB’nin ona düşman olup Çin ve Rusya'nın kollarına atmasını zorlaştırıyor. Macaristan ayrıca bölgedeki en hızlı büyüyen ekonomilerden biri. Gelişmiş altyapısı, nitelikli insan gücü ve düşük maliyeti nedeniyle yabancı yatırımlar için cazip bir ülke. Macaristan'daki yabancı yatırımların değeri, yüzde 89'u AB’den olmak üzere yaklaşık 92 milyar dolara ulaşıyor. Ayrıca Avrupa'da stratejik önemi olan birçok elektrikli otomobil fabrikası Macaristan'da bulunuyor. Bu da AB'nin en az dört yıl koltuğunda kalabilecek Orban'ı kontrol altına almanın bir yolunu bulması gerektiği anlamına geliyor.