Tarih boyunca insan, tarih, doğa ve doğaüstü hakkında farklı inançlar, felsefeler, ideolojiler, mitolojiler, değerler, bilgiler, kaynaklar ve kalıplar oluşturmuştur.Farklı toplumlar, değişik tarihsel koşullarda oluşturdukları inançları, dinleri, ideolojileri, mitolojileri, edebiyatları, kaynakları ve kalıpları kendileri için yeterli, doğru ve kutsal olarak görmüşlerdir. Bir inancın, kaynağın, kişinin, kalıbın veya değerin kutsal veya din haline getirilmesi, onun farklı yorumlara, eleştirilere ve kurgulara tabi olmayacağı anlamına gelmemektedir. Kişiler, varolan inançlar hakkında sürekli olarak bilimsel, felsefi, mitolojik, edebi, ahlaki, teolojik, mitolojik eleştiriler, kurgular ve yorumlar yapma hakkına sahiptirler.
Hiçbir inanç, değer, kişi, mitoloji, ideoloji, kurum ve kalıp, eleştirilmemek veya sorgulanmamak şeklinde bir ayrıcalığa sahip değildir. Bütün inançlar, mitolojiler, kaynaklar ve kişiler, eleştirilmeli, sorgulanmalı ve yeniden kurgulanmalıdır. İnançları, mitolojileri, kalıpları ve kişileri eleştirmek, sorgulamak ve kurgulamak, din ve vicdan özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün olmazsa olmazıdır. Din ve vicdan özgürlüğü ve ifade özgürlüğü, kişinin temel insani özgürlüğü ve insan hakkıdır.
Bir dini, inancı veya kişiyi eleştirmek, küfür değildir. Mevcut dini inançları eleştirmek, sorgulamak veya onları değişik edebi, felsefi, mitolojik ve sanatsal çalışmaların konusu haline getirmek küfür ve hakaret olarak değerlendirilemez. Küfür olduğu gerekçesiyle insanların ifade özgürlüğü ortadan kaldırılamaz, yaşam hakkı gibi temel insan haklarına dokunulamaz.
İnsanlar yazdıklarından, düşündüklerinden, sözlerinden ve ifadelerinden dolayı küfür veya irtidat suçu işlemekle baskıya maruz kalamazlar. Düşünce suçu olmadığı gibi, küfür suçu da yoktur. Bir kitap yazana verilecek cevap, gene kitapla olmalıdır. Söze sözle, kitaba kitapla cevap verilmelidir. Kitap ve yazıya şiddetle cevap vermek, yaşam hakkı, ifade özgürlüğü ve din ve vicdan özgürlüğünün dayandığı medeniyetin ve hukukun insanla birlikte ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir.
Bir sanatçının, düşünürün, edebiyatçının, filozofun, bilim insanının, komedyenin, karikatüristin, tiyatrocunun, müzisyenin, kısacası herkesin her inanç hakkında söz söyleme hakkı vardır. Sanatçılar, edebiyatçılar, filozoflar, bilim insanları ve yazarlar, inançlara aykırı görülen sözlerinden ve düşüncelerinden dolayı baskı altına alınamazlar. Hiç kimseye düşünce polisliği görevi ve ayrıcalığı verilmemiştir.
Her kişinin istediği dine, felsefeye, mitolojiye veya ideolojiye inanma ve onlara göre yaşama hakkı vardır. Bir kişinin Budizm’e inanma ve ona göre yaşama hakkı olduğu gibi, liberalizme veya sosyalizme inanma ve onlara göre yaşama hakkı vardır. Bütün kişiler, insan olarak onur ve özgürlük sahibidirler. Dini, mezhebi, ideolojisi, felsefesi, cinsiyeti ve yaşam tarzı ne olursa olsun bütün kişilere, insan olarak saygı duymak lazımdır. İnsana saygı duymak ile inanca ve ideolojiye saygı duymak, aynı şeyler değildir. Sosyalist bir insana saygı duymak, sosyalizme saygı duymak anlamına gelmemektedir. Sosyalist bir insana saygı duymak, sosyalizmin eleştirilemeyeceği, sorgulanmayacağı ve değişik çalışmalara konu edilmeyeceği anlamına gelmemektedir.Aynı şekilde Hristiyan bir kişiye saygı duymak zorunlu olmasına rağmen, Hristiyanlığa saygı duymak zorunlu değildir. Hristiyanlık hakkında her türlü edebi, mitolojik, sanatsal ve felsefi çalışma yapılabilir. Hristiyanlık dahil bütün dinler eleştirilebilir, sorgulanabilir ve mizaha konu olabilir. Bir dinin veya inancın eleştirilmesi, sorgulanması ve mizaha konu edilmesi, dine hakaret etmek veya küfre girmek şeklinde bir suç işlemek anlamına gelmemektedir. . Sosyalizmi veya Hristiyanlığı eleştirmek, sorgulamak ve mizah konusu haline getirmek, Sosyalizm’e veya Hristiyanlığa hakaret etmek ve küfre girmek anlamına gelmemektedir. Dinsel, ideolojik ve kültürel hassasiyetler gerekçe gösterilip ifade özgürlüğü engellenez, kısıtlanamaz ve ortadan kaldırılamaz. İnsanlığın hava ve su gibi ihtiyaç duyduğu şey, fanatizm ve totaliteryanizm değil, ifade özgürlüğüdür
İnsanların sözleri veya yazıları, şiddet değildir. Söylediği sözlerden veya yazdığı yazılardan dolayı birisine şiddet yapmayı kendisinin meşru hakkı ve görevi olarak gören birisi, aslında vahşi bir fanatikden başka bir şey değildir. Dini savunmak için kafirleri öldürmek şeklinde kendisine ilahi bir görev verildiği yanılsamasına inananların sayısı, hiçbir zaman az olmamıştır. Vahşi fanatizme mahkum olmamak için şu konuda net bir anlayışa sahip olmak lazımdır: Söz, şiddet değildir. Şiddet, sözün ortadan kaldırılmasıdır. Şiddet, şiddettir.İnsanların olumsuz, temelsiz ve zayıf sözlerinden rahatsız olmak ile bir insanı öldürmek, bıçaklamak ve yaralamak aynı şey değildir.
Dini, felsefi, ideolojik, ahlaki ve sosyal açılardan olumsuz, zayıf, kötü veya değersiz olarak nitelediğimiz görüşlere katılmama, onlardan farklılaşma ve onları eleştirme hakkımız vardır.Aykırı, olumsuz ve kötü gördüğümüz görüşleri eleştirmek yerine onları cezalandırmaya kalkmak gibi bir hakkımız ve görevimiz bulunmamaktadır.
Özgür ve açık bir toplumun hayat damarları, fikirlerin, düşüncelerin ve inançların özgürce ifade edilmesiyle atar. Din ve ideolojiler adına farklı fikirlerinden dolayı insanlara şiddet uygulamak ve cezalandırmak, toplumu korkunun egemen olduğu bir kapalılığa mahkum eder.Etnik, dini ve kültürel fanatizm, gelip geçici bir tehdit değildir. Fanatizm bütün çeşitleriyle, insanlık medeniyetinin dayandığı özgürlük, barış ve hukuk değerleri için tehdit oluşturmaya devam etmektedir. Fanatizme ve şiddete karşı ifade özgürlüğünü, insan onurunu ve insan hayatını tavizsiz bir şekilde savunmak lazımdır.
TT
İnanca değil, insana saygı duyulmalı!
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة