Cuma Bukleyb
TT

İngiltere ve sınır kontrolü ikilemi

İngiltere Başbakanı Boris Johnson, 2016 yılında Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkışı ya da devam etmesi üzerine yürütülen kampanya sırasında Brexit kampanyasını coşkuyla yönetti. Bu sırada sürekli olarak Brexit’in gerekli olduğunu, çünkü İngiltere'nin sınırları üzerinde kaybettiği kontrolünü geri vereceğini iddia ediyordu. İngilizlerin büyük çoğunluğu bu yemi yuttu.
Böylece Birleşik Krallık, Avrupa Birliği'nden (AB) ayrıldı ve Johnson da vaat edilen hedefe ulaşmak amacıyla hükümetin dizginlerini ele geçirdi. Fakat üç yıldan kısa bir süre sonra istifaya zorlandı. Bununla birlikte sınırlar üzerinde vaat edilen kontrol, Brexit’in üzerinden geçen beş yıldan fazla bir süre sonra bile sağlanamadı. Fransız kıyısından İngiliz Kanalı yoluyla teknelerle gelen göçmenlerin sayısı artıyor ve bu durum her gün Brexit destekçilerinin sınırları kontrol etme vaadinin sadece bir yanılsama olduğunu teyit ediyor.
Muhafazakar Parti liderliği adayları ile başbakan arasındaki mevcut tartışmalarda, adayların her biri göç ikilemini gündeme getirdi. Basında çıkan haberlere göre Liz Truss, sınır kontrol gücünü artırma sözü verdi. Rakibi Rishi Sunak, yasadışı göçmen terimini yeniden tanımlamak istediğini söyledi! İngiliz Kanalı'ndaki insan kaçakçıları ile kontrol güçleri arasında yaşanan çatışmalara ilişkin geçtiğimiz günlerde yayınlanan resmi istatistikler, İngiltere'nin savaşı kaybettiğini ilan etmenin eşiğinde olduğunu gösteriyor.
Son göçmenlerin çoğu Arnavut kökenli. Bu yıl 2 binden fazla kişi kanala ulaştı. Bu sayı geçen yıl sadece 23’tü. Arnavutların Avrupa'da serbest dolaşım hakkına sahip oldukları düşünüldüğünde, söz konusu artışın arkasında İngiltere'deki uyuşturucu ticaretini kontrol eden Arnavut çetelerinin olduğuna dair bir korku var.
İngiliz sınır kontrol güçleri tarafından geçen hafta başında yapılan açıklamada, bir günde 1295 göçmenin İngiliz kıyılarına ulaştığı belirtildi. Bu, İngiltere'ye kanal üzerinden bir günde ulaşan en yüksek göçmen sayısıdır. Açıklamada, ağustos ayındaki göçmen sayısının şimdiye kadarki en yüksek sayı olan 6849'a ulaştığı da kaydedildi. Bu yıl gelen göçmen sayısı ise önceki yılların istatistiklerine kıyasla rekor sayı olan 22 bin 367’e ulaştı. Basında çıkan haberler ve çeşitli köşe yazıları, İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel arafından açıklanan “Ruanda'ya göç politikasının” göçmen sayısındaki son artışın sebebi olduğunu doğruladı. Çünkü kaçakçılar, yeni başbakanın göreve başlamasından sonra bunun önümüzdeki ayın ilk haftasında uygulanacağını iddia ederek bu politikadan yararlandılar. Göçmenler de bu iddiaya inandılar. Söz konusu politikanın geçen ocak ayından itibaren İngiliz kıyılarına ulaşan herkes için geçerli olacağını bilmeyen göçmenler teknelere binmek için akın ettiler.
Elbette burada başka faktörler de var. Bunların başında da kanaldaki hava şartlarındaki iyileşme geliyor. Ayrıca Fransız sınır kontrol güçlerinin birçoğu yıllık izinlerine çıktılar. En önemlisi de göçmenler İngiltere'ye gelmelerinin, yasadışı çalışabilecekleri anlamına geldiğini biliyorlar ve İngiliz gözetim güçlerinin sayısını artırmanın, göçmenleri daha fazla geçmeye teşvik edeceğini düşünüyorlar. Bu güçlerin güvenlik için eskisinden daha fazla imkan sağlayacağını biliyorlar.
Fransız gazetesi Le Monde’un haberine göre Paris hükümeti Londra hükümetinden kanaldaki güçlerin sayısını artırmak için 110 milyon euro daha ödemesini istedi. Ancak İngiltere Paris'ten paranın nasıl harcanacağını netleştirmesini istiyor. Bu durum, iki taraf arasındaki müzakerelerin durmasına yol açtı. İngiliz hükümetinin daha önce izleme cihazları ve ekipmanı satın alınması için Paris hükümetine yaklaşık 80 milyon sterlin ödediği bilinmektedir. İngiliz parlamenterler Fransa'yı insan kaçakçılarıyla mücadelesinde ciddi olmamakla suçluyor ve hükümetlerini daha fazla para ödemeyi bırakmaya çağırıyorlar. Bununla birlikte, İngiliz basınında çıkan haberlerde, Fransız deniz kuvvetlerinin 17 bin göçmenin geçişişini önlediğini ve Fransa'ya geri döndürmeyi başardığını doğruluyor. Ayrıca, Fransız ve İngiliz güvenlik servisleri arasındaki iş birliği, birçok kaçakçılık şebekesini dağıtmakta ve onlarca suçluyu tutuklamakta başarılı oldu.
Fransızların kanal aracılığıyla gerçekleşen insan kaçakçılığı krizinin şiddetlenmesi hususundaki endişesinin İngiliz endişesiyle aynı olmadığı açıktır. Zira topraklarındaki binlerce göçmenden ve onların yükünden kurtulmak Fransa’yı mutlu edebilir.
Fransa, İngiltere kıyılarını korumak için bir polis görevi yapmaya da hazır değil. Johnson'ın iktidara gelmesinden bu yana iki ülke arasındaki ilişkiler, kritik bir güven kaybı aşamasından geçiyor.