Sevsen Şair
TT

Arnavutluk’un darbesi öldürücü olacak mı?

Arnavutluk neden bu sefer İran'ın terör faaliyetlerine bu kadar sert tepki gösterdi? Zira iki ülke arasındaki ilişkiler ilk kez kötüye gitmiyor ya da İran Arnavutluk'ta ilk kez terör eylemi gerçekleştirmiyor.
Arnavutluk ile İran’ın ilişkisi, Arnavutluk'un 2014 yılında Halkın Mücahitleri Örgütü'nden (HMÖ) 3 bin İranlı muhalifi ağırlamaya karar vermesinden bu yana iyi değil. Bu karar, İslam Cumhuriyeti'nin binlerce muhalifine ev sahipliği yapan diğer Avrupa ülkeleri gibi Arnavutluk'u da İran terörizminin hedef tahtası haline getirdi. Arnavutluk daha önce biri 2018'de diğeri 2020'de olmak üzere iki ayrı olayda İran Büyükelçiliği’nin dört üyesini terör faaliyetlerinde bulundukları suçlamasıyla sınır dışı etmişti. Bu yıl Temmuz ayında yapılması planlanan İran muhaliflerinin bir konferansı, konukları Avrupa ve ABD’deki önemli kanun adamları ve diplomatik şahsiyetler olmasına rağmen, Arnavut yetkililer tarafından güvenlik tehditlerine ilişkin istihbarat bilgilerinden ötürü iptal edilmişti.
Arnavutluk bu kez Tahran ile ilişkilerini kesmek zorunda kaldı çünkü gelen zarar, her zaman olduğu gibi İranlı muhaliflerin güvenliğiyle sınırlı kalmayıp Arnavut vatandaşlarına ulaştı! Bu nedenle Arnavutluk hükümeti, devlet kurumlarının sekteye uğramasına sebep olarak birçok hasara yol açan bir siber saldırıya maruz kalmasının ardından İran Büyükelçiliği üyelerine ülkeyi terk etmeleri için 24 saat süre tanıdı.
Görgü tanıkları Reuters'e verdiği röportajda, İran Büyükelçiliği üyelerinin bu 24 saat boyunca çalışmalarına devam ettiklerini ve bu süreyi kağıt ve belgeleri parçalayıp yakmakla harcadıklarını söylediler!
ABD’nin tutumu Arnavutluk hükümetinin kararını destekler nitelikteydi. Washington Arnavutluk'un bir NATO müttefiki olmasından ötürü yardım etme arzusunu dile getirdi. ‘NATO’ ise kötü niyetli olarak nitelendirdiği saldırıları şiddetle kınadı.
Bu kınamaların yansımasını ve Avrupa Birliği'nin (AB) bu seferki tepkisini gözlemleyip bekliyoruz. AB, İran rejiminin içinde müzakere edilebilecek ve uzlaşma sağlanabilecek ılımlı bir kanat olduğuna hâlâ inanıyor mu? Sadece susup göz yummakla mı yetinecek? Yoksa örneğin iş nükleer anlaşmadan çekilmeye mi dönüşecek?
2018'de İran terörü Danimarka'ya ulaşmadı mı? İran Büyükelçiliği’ne ültimatom verilip büyükelçilikle bağlantılı bir Danimarka vatandaşı tutuklanmadı mı? İran muhalefetinin Danimarka'da düzenleyeceği bir konferansa yapılması planlanan bir saldırı engellenmedi mi?
Daha önce suikastlara sahne olan Fransa, Belçika ve Hollanda’da terör eylemleri görülmedi mi?
Ancak Avrupa hala bu tehlikeleri kasıtlı olarak görmezden geliyor ve bu tür ihlalleri engellemek için minimum tepkiler göstermekle yetiniyor. AB’yi davalarını görmezden gelmek ve İran'a yeterince baskı yapmamakla suçlayan İran'daki Avrupalı ​​mahkumların ailelerini de unutmayalım. İlginç bir şekilde, AB günde 2,5 milyon varil petrol ihracatı (önemli olan burası) ve nükleer anlaşmanın imzalanması karşılığında İran'a yönelik yaptırımların kaldırılması ve dondurulmuş İran fonlarının serbest bırakılması için baskı yapıyor. İran'ın enerji fiyatlarının düşürülmesine ve piyasanın istikrara kavuşturulmasına katkıda bulunmak için petrol ve gaz ihracatına geri döneceği ve İran'la iş yapan şirketlere uygulanan yaptırımlar sonucunda bozulan bazı anlaşmaların tekrar yürürlüğe konulacağı ümit ediliyor. Özellikle Rusya’nın kendisine uygulanan yaptırımların ihracat gücünü etkilediği gerekçesiyle Avrupa’ya gaz ihraç etmeyi durdurmasından sonra AB, kış gelmeden nükleer anlaşmayı imzalamak için acele ediyor. Bu yüzden AB, kasıtlı olarak İran’ın terör faaliyetlerini sadece Ortadoğu’da görmezden gelmekle kalmayıp kendi ülkelerinde de İran’ın yaptıklarına ses çıkarmadı.
Sonuncu ancak en önemli nokta şu ki, AB Viyana'daki müzakere heyetine yaptırımların hafifletilmesi yönünde bir teklifte bulundu. İran'ın Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) talebine gelince, Politico’ya göre AB, diplomatik arabulucusu Josep Borrell aracılığıyla şöyle bir teklifte bulundu:
“ABD yaptırım listesinde yer almayan İranlılarla iş yapan ABD’li olmayan kişilere, sadece bu İranlı kişiler ABD yaptırım listesindeki İranlı kişilerin (DMO, yetkilileri, kurumları ve kolları da dahil) dahil olduğu ayrı işlere ortaklar diye yaptırım uygulanmayacak.”
Politico’ya göre diplomatlardan biri, bu formülün DMO birimlerinin çalışmalarını sahte üçüncü şahıslar ve kurumlar üzerinden gerçekleştirerek ABD yaptırımlarından kaçabileceğini gösterdiğini vurguladı.
İran bu ihtiyacı ve zayıf noktayı biliyor. Bu yüzden Avrupa topraklarındaki terör faaliyetlerini ve gerçekleştirdiği suikastları gözden geçirdi. Tabi DMO’nun üst düzey ABD’li yetkilileri ve ABD topraklarındaki büyükelçileri tehdit ettiği suikastların listesi başka.
Öyleyse Avrupa, içine kadar ulaşan İran terörizminin Fransa İç Güvenlik Genel Müdürlüğünün (DGSI) Eski Direktörü Yves Bonnet'in dediği gibi ‘Avrupa'daki İran terörizminin bir devlet terörü’ olduğunu kabul etmek için daha neyi bekliyor?