Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Biden, Trump ve 2024 sorunu

"Kimin kazandığını bilmiyoruz ama Cumhuriyetçiler kaybetti."
"The Daily Beast" haber sitesi, dün ABD'de henüz tamamlanmayan, ancak birçok tahminin aksine sonuçlanan ara seçim sonuçlarını böyle özetledi. Zira tahmin edilenin aksine Cumhuriyetçilerin büyük kırmızı dalgası gerçekleşmedi ve Demokratlar, Başkan Joe Biden'ın düşük popülaritesini, seçmenlerin ekonomik kriz ve geçim zorluğuna karşı öfkesini göz önüne alan kamuoyu yoklamalarının kendileri için öngördükleri büyük yenilgiden kurtulmayı başardılar.
Biden, ‘başkanın partisi genellikle ara seçimleri kaybeder’ şeklindeki tarihi kuraldan kaçınmayı başardığı için seçim sonucunu bir zafer olarak görecek. Demokratlar, Kongre'de sandalye kaybetseler de eski Başkan Donald Trump'ın yoğun desteğini alan Cumhuriyetçi aday Mehmet Öz'ü yenerek Pensilvanya’da senatörlük koltuğunu Cumhuriyetçilerden alan adayları John Fetterman'ın zaferi gibi kazanımlar gerçekleştirdiklerini de söyleyebilirler.
Bu nedenle Biden, 2024'te yeniden başkanlığa aday olma konusunda daha kararlı olacak ve bu, aday olma fikrinden vazgeçmesini dileyen Demokratlar için bir sorun. Başkan’ın popüler, cazip ve çekici bir kişiliğe sahip olmaması, sağlığı ve yaşı hakkında sorgulamalarla karşı karşıya olması nedeniyle aday olmaması isteniyor. Dolayısıyla ara seçimlerde büyük bir yenilgiden kaçınmayı başarsa bile bu, 2024 savaşını kazanabilecek en iyi aday olacağı anlamına gelmiyor.
Cumhuriyetçilerin de parti içinde ve genel olarak ABD'de bölücü bir figür olmaya devam eden Trump ile bir sorunları var. Eski başkan partiye nüfuzunu dayatmayı, taraftarlarını artırmayı, popülizm eğilimini şişirmeyi başardı ve bu ara seçimleri bir sonraki başkanlık seçimlerinde aday olma kararını duyurmak için bir platform haline getirmeyi planladı. Bu seçimlere büyük emek ve para harcadı, Cumhuriyetçi Parti içindeki ön seçimlerde seçilmelerinin arkasında olduğu ve destekçisi olan adaylar için birçok seçim mitingine katıldı. Mehmet Öz gibi desteklediği önde gelen isimlerden bazıları kaybetmiş olsa da pek çoğu ya Kongre'deki sandalyeleri ya da diğer eyaletler düzeyindeki pozisyonları kazandı.
Trump salı günkü bir röportajında, herhangi bir zaferi kendisine mal eden, herhangi bir yenilgiyi kabul etmeyi ise reddeden bilindik tavrıyla şunları söyledi: “Pekâlâ, eğer onlar (Cumhuriyetçiler) kazanırsa, tüm övgüyü ben almalıyım. Eğer kaybederlerse, suçlu ben olmamalıyım.”
Bazı haberlere göre, eski başkan, önceki gün daha seçim sonuçları açıklanmadan önce bir sonraki başkanlık seçimleri için adaylığını açıklamaya hevesliydi ama yardımcıları, kendisini eleştiriye maruz bırakmamak ve Cumhuriyetçilerin herhangi bir aksilik yaşaması halinde sorumlu tutulmamak için onu bu duyuruyu ertelemeye ikna ettiler. Bu erteleme göründüğü kadarıyla uzun sürmeyecek çünkü Trump, bu haftaki bir mitinginde destekçilerine 15 Kasım'da önemli bir duyuruyu beklemelerini söyledi. Acele etmesinin sebebi, bir yandan Cumhuriyetçilere arkasında toplanmaları için baskı yapmak, diğer yandan faaliyetlerini araştıranlara, adaylığını istemeyenlere baskı yapmak istemesinden kaynaklanıyor.
Trump her halükârda, geçen yılın başında ayrıldığı Beyaz Saray'a geri dönmeyi takıntı haline getirdi. Hiçbir zaman yenilgiyi kabul etmedi ve hileli olduğunu düşündüğü seçim sonuçlarını sorgulamaya devam etti, seçim sonuçlarının çalındığı sloganını taşıyan bir kampanya ile destekçilerini doldurdu. Ama dönüş yolu pürüzsüz ve kolay olmayacak; birinci neden, hakkında birden fazla düzeyde devam eden soruşturmalar ki bunlar onun mahkûm edilmesiyle sonuçlanmasa da adaylığını engelleyebilir. İkinci neden, yaklaşan başkanlık seçimlerinde partisinin adayı olması için önceki gün ezici bir zafer kazanan, 2024'te başkanlık adaylığıyla ilgili beklentileri güçlendiren Florida Valisi Ron DeSantis gibi yükselen yüzlerin rekabetiyle kaçınılmaz olarak karşı karşıya kalacak olması. Birçok yorumcu, DeSantis'in büyük zaferinin ardından potansiyel Cumhuriyetçi adaylar arasında etkin bir şekilde öne çıkan adaylardan biri haline geldiğini düşünüyor.
Trump, kesinlikle DeSantis'i potansiyel ve tehlikeli bir rakip olarak görüyor, bu yüzden ona karşı mücadelesini erkenden başlattı. Önceki gün yaptığı açıklamalarda, Florida Valisini "belki de karısı dışında herkesten daha fazla" tanıdığını iddia ederek elinde onun hakkında bir skandal dosyası olduğunu ima etti. Rakibine zarar verecek bu sırları ifşa edebileceği tehdidini de ekledi.
Ara seçimlerin sonuçları ne olursa olsun, dikkatler yavaş yavaş 2024'teki bir sonraki büyük savaşa kayacak. Ayağının altından halıyı çekecek kişi olabilecek DeSantis'e savaş ilanıyla Trump açısından büyük savaş fiilen başladı. Florida Valisi liberal medyaya düşmanlığı, korona pandemisi karşısındaki duruşu ve iş yerlerini kapatmak konusunda Washington'a uymayı reddetmesi gibi pek çok açıdan Trumpizm'e yakın bir söylem kullanıyor. Aynı zamanda muhafazakâr sağcı kabul ediliyor ve benzer bir söylemi benimsediği, ancak daha disiplinli ve iyi hesaplanmış adımlar attığı için kendisini Trump'tan daha tehlikeli görenler var. Dahası, kendi eyaletinde seçmeni cezbetme yeteneğini kanıtladı ve Hispanik kökenli seçmenlerin oylarını toplamak için geçmişinden yararlanıyor.
Öte yandan Trump, partisi içindeki birçok kişi için korkutucu bir figür olmaya devam ediyor, Cumhuriyetçiler ve genel olarak seçmenler arasında keskin bir bölünmeye neden oluyor. Ancak parti liderleri, parti tabanında büyük bir taraftar kitlesini kendisine çekmeyi, 6 Ocak 2021'de Capitol binasına yapılan saldırı olaylarının gösterdiği gibi şiddete başvurabilecek aşırı sağı seferber etmeyi başardığı için onun hakkında sessiz kaldı. Trump yüzünden Cumhuriyetçilerin yüzde 62'si hala 2020 seçimlerinin hileli olduğuna inanıyor. Önceki gün yapılan seçimlerde partinin adaylarından yaklaşık 300'ü, Trump hareketinden ve son başkanlık seçimlerinin sonuçlarını reddeden cepheden. Bu, sadece Cumhuriyetçi Parti değil, tüm ABD için bir sorun. Bu akım, Amerikan demokrasisi için ciddi bir tehdit oluşturuyor ve siyasi şiddete başvurmaya dair korkuları artırıyor.
Demokratik uygulamada asıl kural şudur; kazananların kutlamalarından daha önemli olan, kaybedenlerin sonucu kabul etmeleri ve sandığın kararına uymalarıdır. Bu, demokrasinin temel direği olan iktidarın barışçıl devri ilkesidir. Bugün ABD, demokrasisinin 2020 seçimlerinden itibaren kaybettiği dengeyi nasıl yeniden kuracağını düşünüyor. Ancak ara seçimlerin sonuçları bu yönde yardımcı olmayabilir, çünkü belli sayıda kazananı geçmiş başkanlık seçimlerinin sonuçlarını sorgulayan akımdan ve dikkatlerin yavaş yavaş 2024 savaşına kaymasıyla birlikte iki taraf arasındaki siyasi kutuplaşmanın yoğunluğu artacak.