Abdullah Utaybi
Suudi Arabistanlı yazar. İslami akımlar araştırmacısı
TT

Suudi Arabistan medeniyetinin ruhu

Alman filozof Hegel'in teorileştirdiği gibi, medeniyetin ruhları vardır. Şehircilik ilminin kurucusu İbn Haldun'un Hegel’den önce yazdığı gibi tarihin döngüleri vardır. Tarih, insan gelişiminin koruyucu kabı olduğu için, sürekli bir yazım ve çalışma içindedir. İnsan uygarlıklarına dair hızlı bir okuma, onların doğunun en uç noktasından batının en uç noktasına durmadan sürekli ve kalıcı bir devinim halinde kolayca intikal ettiğini keşfeder.
Suudi Arabistan ile Arjantin arasında Dünya Kupası'nda oynanan maç, nesnel nedenlerle bir ucundan diğerine tüm dünyanın gündemine oturdu. Bu nedenlerden biri futbolun dünyadaki en popüler spor zirvesi ve piramidinin tepesinin de Dünya Kupası olması. Dünya Kupası'nın bu turnuvasında favori aday, FIFA’ya göre dünyada üçüncü sırada yer alan Arjantin milli takımıydı. Buna rağmen Suudi Arabistan onu yendi. Suudi Arabistan milli takımı büyük başarıya ulaştı ve bu da insanların Suudi Arabistan için imkansızın olmadığını tekrarlamasına neden oldu.
Spordaki bu zafer ve Suudi Arabistan’ın başarısının coşkusu ufukları kapladı. Başarının ve sevincin gücü yükselerek, politik, dini, kültürel ve ideolojik açıdan karşıt olanları birleştirdi. Başarının gücü, meşruiyetin pekiştiricisidir, toplumların birleştiricisidir, gençler ve yeni nesiller için enerji ve gelecek için gıdadır. Bu başarıdan memnun olanlar Arap bölgesine, bölgesel ve uluslararası topluma yayılıyorlar.
Suudi Arabistan’ın başarısı, azmi “göklerin en yükseğinde” olan genç bir prensin, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin vizyonunun, tutkusunun, planlamasının ve eyleminin sonucudur. Planlama vizyon içinde yayınlanırken, uygulama ve faaliyetler vizyonu destekleyen vizyon programları ile sürekli yenilenmektedir. Spor alanında elde edilen bu başarıda önemli olan istikrar ile inşa edilen ve geliştirilen yeni Suudi Arabistan medeniyeti ruhuna ışık tutmasıdır.
Suudi Arabistanlı Prens “Tuvayk Dağı gibi güçlü” bir güçten ve üstün zekalı ve seçkin anlamında “kudretli ve büyük”, bir halktan bahsediyor. Medeniyetin taşınabileceği ve tarihin yazılabileceğine dair farkındalığı bağlamında bölge ile ilgili vizyonunda ondan yeni Avrupa diye bahsediyor.  Ülkesini "üç kıtayı yani Asya, Afrika ve Avrupa'yı birbirine bağlayan bir eksen" olarak görüyor. Açıklamalarının, politikalarının ve iç, bölgesel ve uluslararası kararlarının ayrıntılarını okuyanlar, bu kapsamlı, iddialı ve aşkın vizyonu daha kolay keşfedeceklerdir.
Suudi Arabistan milli takımının Arjantin'e karşı kazandığı zafer, sonrasında ne olursa olsun başlı başına bir başarıdır ve tesadüfen, şans eseri olmadı. Tarihi tesadüfler yazmaz ve şans ancak çalışkanlara ve gayretle çalışanlara güler. Arap dünyasını, bölgeyi ve dünyayı kasıp kavuran sevincin sırrı budur. Halklar olarak Araplar, Arap kökenlerine ve asil soylarına özlem duyuyorlardı ve bu yüzden sevinçleri her türlü tarifi aştı. Sevinç, tüm olumsuz duygu ve tutumları kapsayan ezici bir duygusal güçtür.
Siyasallaşmış grupların Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerine yönelik şiddetli kinlerinin halkları temsil etmediğini keşfetmek kolay. Örgütlü azınlıkların ideolojileri, bireylerin ve toplumların büyük çoğunluğunun gerçekliğini yansıtmıyor. Bu şiddetli kinin, bağlam içinde anlaşılabilecek ama doğal olarak anlaşılamayacak birçok nedeni bulunuyor.
Bölgede ve dünyada pek çokları önemli bir sorundan muzdarip, o da "Suudi Arabistan medeniyetinin ruhunu" kavrayamama. Bu nedenle söz konusu kavrayamamanın tezahürlerini siyasi, ekonomik, kültürel her alanda ve medyada bulabiliyoruz. Dünyadaki bazı büyük güçler, Suudi Arabistan'a karşı düşmanca tavırlarından geri adım atıp, dostluk bağlarını güçlendirmeye ve eski ittifakları pekiştirmeye çalıştıklarında, Suudi Arabistan'da olup bitenleri kavrayamamaktan kaynaklanan kafa karışıklığını ifade ediyorlar.
Aslında, bu sadece kavrayamama değil, aynı zamanda kimliğin gücü, tarihin derinliği, vizyonun kapsayıcılığı ve emellerin büyüklüğünden güç alan sağlam temeller üzerine inşa edilen bu yeni Suudi Arabistan medeniyeti ruhunu kabul etme konusundaki isteksizliktir. Bu, Suudi Arabistanlı yetkililerin, aydınların ve medyacıların bunu açıklama ve açıklığa kavuşturma konusundaki ihmallerinden daha büyük bir isteksizliktir.
Sevinç ve başarı anlarında anlaşmazlıkların kaybolması ve ardından eski haline dönmesi doğal. Suudi Arabistan’ın rakipleri de bu anlarda duydukları sevinç ve gururu ifade ederken samimiler, fakat, siyasi veya ideolojik bağlamları içindeki nesnel nedenlerle, çok geçmeden eski hallerine geri dönüyorlar. Ne var ki Suudi Arabistan’ın art arda gelen başarılarıyla bu pozisyonlar değişiyor ve bazıları kendilerini yeniden konumlandırıyorlar. Suudi Arabistan’ın başarıları devam edecek ve “Suudi Arabistan medeniyetinin ruhu” yayılacak ve uzun süre kalacak.
Arap ülkeleri ve halklarının uzun süredir muzdarip olduğu sorunlardan biri de tüm boyutları, alanları ve düzeyleriyle “yolsuzluk” sorunu. Suudi Arabistan'ın yeni medeniyet ruhuyla inşa ettiği model, yıllarca etkileyici bir model olarak kaldı. Pek çok kişiyi çeşitli vesilelerle, kendi ülkelerinde Prens Muhammed bin Selman'ın bir örneğinin görülmesi, modelinin uzun süren acılar ve çözülmemiş krizler için kurtarıcı görevi görecek güzel bir bulaşıcı hastalık olması umudunu dile getirmeye sevk etti.
Profesyonel ve güvenilir olarak anılan bazı Batılı medya kuruluşları, son birkaç yıldır bu Suudi Arabistan medeniyeti ruhunu dünya çapında birçok gözlemcinin dilinden düşürmediği bir dizi inkar, saldırı ve çarpıtma ile karşıladılar. Bu durumda Suudi Arabistan’ın bu spor başarısını küçümsemeye çalışmaları, bu medya kuruluşlarından sorumlu kişilerin zihinlerinin yumurtladığı ve onlardan başkasının düşünmediği yanılsamalarla bu başarıya şüphe düşürmeleri şaşırtıcı değil. İster sportif ister sanatsal olsun, büyük olayların dini misyonerlik için bir alana dönüştürülmesi kabul edilemez, çünkü bu olayların doğası gereği kapsayıcı olduğu fikriyle çelişir. Buradan yola çıkarak birçok gözlemci, grupların, partilerin veya kişilerin ve sembollerin tutumlarını gözlemleyerek ifade ettikleri çelişkinin boyutlarını takip ettiler. Bu tutumlar, önceki olayların dışında var olurken, bugün ilginç bir şekilde, sosyal medyada bile geniş bir alana yayılmışlar ve bu da birçok kişinin onları gözlemlemesine, okumasına ve bağlamına oturtmasına olanak tanıdı.
Dünyanın birçok ülkesi kendisini, kültürünü ve imajını büyük sportif etkinlikler aracılığıyla ifade etmeye çalışıyor. Zira dünyanın dört bir yanındaki yüz milyonlarca takipçi, bu etkinliklerin ayrıntılarını takip etmekten, takımların ve taraftarların taşıdığı mesajları izlemekten zevk alıyor. Maruz kaldıkları çarpıtma veya yüzeysel ve profesyonel olmayan muamelenin örttüğü yeni görüntüleri özümsüyorlar. Dolayısıyla sadece soru işaretleri, hayranlık ve beğeni uyandırmak bile bu bağlamda önemli bir başarı.
Eski İngiltere başbakanı Boris Johnson'dan Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve ABD Başkanı Joe Biden'a kadar Suudi Arabistan'ı ziyaret eden Batılı devlet başkanları "Suudi Arabistan medeniyetinin ruhunu" özümsemeye başladılar. "Rus-Ukrayna savaşı"ndan "enerji krizi"ne kadar dünyanın büyük krizleri bunu daha da belirgin hale getirdi.
Son olarak, tarihin mantığına, uygarlıkların ve devletlerin doğasına bir sorun, size büyük hayaller ve geniş umutlar gemilerinin ancak bilgi ve vizyon yelkenleri ile denize açılabileceğini, sadece çok çalışma kürekleriyle harekete geçebileceğini, azim ve kararlılığın gücünün tarih için yeni ruhlar ve yenilenmiş bir medeniyet yaratacağını söyleyeceklerdir.