Geride bırakmaya hazırlandığımız seneyi özetleyecek olaylar silsilesinin merkezinde hiç şüphesiz Rusya’nın Ukrayna işgali yer alıyor. İşgal sonrası patlak veren gıda krizi, enerji piyasasında bir türlü Kremlin’e bir alternatif geliştirilememesi ve ekonomik dengesizlikler 2023’e havale ettiğimiz “çözülmeyi bekleyen” meseleler arasında. Fakat saydığımız her bir maddede küresel anlamda arabulucu konumda olan tek ülke var: Türkiye.
Mağrip ve Afrika basını son zamanlarda Ankara’nın bölgede yeni bir aracı rolü oynayabileceği ihtimalini yüksek sesle dillendiriyor. Krizin kahramanları Fas ve Cezayir. Anlaşmazlığın sebebiyse Fas’ın güneyinde, Cezayir sınırında bulunan Batı Sahra bölgesi. Cezayir’in bağımsızlığından bir sene sonra 1963’te Fas’ın bölgeye düzenlediği askeri harekatla başlayan kriz, 1975’te İspanya’nın bölgeden çekilmesiyle Rabat-Cezayir hattında gerilim diplomatik bir güç mücadelesine dönüştü. Cezayir yönetimi bölgede bağımsızlık için savaşan Polisario Cephesi örgütünü desteklemeye başladı. Akabinde Polisario Cephesi’nin kurduğu Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti tanındı ve ikili ilişkiler kesildi.1980’lerde, 1990’larda ve 2010’larda gerçekleştirilen bir dizi görüşmeyle gerginlik yumuşatılsa da geçen sene bölgede Fas askerlerinin gerçekleştiği operasyonda sınırda Cezayir askerlerinin öldürülmesi ilişkilerin yeniden dondurulmasına yol açtı. Gelinen noktada taraflar arasında resmiyet kazanan bir düşmanlıktan söz edebiliriz.
Ankara’nın Batı Sahra anlaşmazlığına bakışı Birleşmiş Milletler’in tutumuyla uyumlu. Batı Sahra’yı Fas toprağı kabul etmesine rağmen Cezayir’le muhabbeti nedeniyle bir “bölge” olarak muamele ediyor. Türkiye’nin Rabat Büyükelçisi’nin geçen kasım ayında Fas basınına verdiği demece göre Ankara “yapay çatışmada” arabulucu olmak konusunda istekli ve “hazır”.
Aslında Türkiye’nin arzusu Batı Sahra’da elde edeceği ekonomik imtiyaz aracılığıyla Sahra Altı Afrika’ya ulaşabilmek. Fakat yukarıda da belirttiğimiz üzere Ankara’nın Cezayir’le ortaklığı Fas’a kıyasla üst düzey bir noktada. Jeune Afrique dergisinden aktarırsak, Cezayir’de tamamlanmış 377 altyapı projesi mevcut ve 800 Türk şirketi. Yabancı yatırımcılar arasında Türk pasaportlular ilk sırada. Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un son Ankara ziyaretinde imzalanan ikili anlaşmalar sayesinde bu ortaklık artık askeri alana da sirayet edecek. Ekim ayında Cezayir ordusu 6 Türk SİHA’sı siparişi vermişti.
Öte yandan, Fas’la ilişkiler ise oldukça zayıf. Bugüne kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Fas Kralı Muhammed tarafından hiç ağırlanmadı. Kayda geçen sadece Türkiye’ye yapılmış bir gayr-i resmi ziyaret mevcut. Türk firmaları ülke altyapısında önemli projelerde görev alsa da ekonomik ilişkiler istenen seviyede. Son dönemde tabloyu tersi çeviren Rabat yönetiminin Türk SİHA’larına ilgisini gizlememesi oldu. Tarihin bir cilvesi, -Cezayir tarafının iddiasına göre- sipariş verilen SİHA’lar daha sonra Cezayir sınırında komşu askerlerinin ölümüne yol açacaktı.
Bugün gelinen noktada Ankara, savunma sanayiindeki ilerlemelerin meyvelerini diplomatik alanda toplar konuma geldi. Halihazırda çatışma halinde olan ve Türk SİHA’larının talep eden Fas ve Cezayir’in normalleşmesi konusunda Türkiye’nin adı geçiyor. Elbette sürecin kimin arabuluculuğunda ilerleyeceği değil nasıl sonlanacağı önemli. Ancak Türkiye’nin yumuşak gücü ve ekonomik yatırımları düşünüldüğünde masada olsa da olmasa da barışın kazananının Ankara olacağı kesin.
TT
Türkiye, Fas-Cezayir anlaşmazlığında arabulucu oluyor
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة