Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

İran rejimi, baskı ve katliamlarına devam ediyor

İran halkı, yargısal adaletin ve kanuna uygun dava prosedürlerinin zerresine rastlanmayan bir ortamda, İran rejimi tarafından kurulan darağaçları ve meydan idamları ile baskı altına alınıyor ve korkutuluyor. Sanıklardan zorla alınan itiraflar, işkenceler ve uydurma suçlamalar ışığında, toptan idam cezaları veriliyor.
Yeni bir yılın başlamasıyla dünya tebrikleşip bunu sevinçle karşılarken, İran rejimi, adaletsizliği ve zulmü reddederek diktatöre ölüm sloganları ile seslerini yükselten 100’den fazla protestocu için darağacı kurmaya hazırlanıyor.
İran'da darağacına yönelik halk direnişi, cezaya karşı çıkanlar ile onu uygulayanlar arasındaki ana çatışma mevzularından biri haline geldi. İdam cezasına çarptırılanlara yöneltilen tek suçlama protesto yapmak ve Velayet-i Fakih rejimine karşı çıkıp önünde durmak. Bu, Allah’a ve devlete savaş açmak anlamına gelen ‘muharebe’ suçunun cezasının yersiz bir şekilde uygulanması demek.
Velayet-i Fakih rejiminin kendi içinden bile bu konuda eleştiriler geliyor. Zira İranlı bazı din adamları, gençlerin protestosu kötüleşen yaşamsal koşullara ve iş fırsatlarının yokluğuna yönelikken yaşamsal sebeplerle protesto yapanlara ‘muharebe’ suçunun isnad edilmesine karşı çıktı.
İran rejimi yargıçlarının dini dünyanın kılıfına uydurması ve rejim lehinde hükümler çıkarması İran vatandaşı, rejim ve yargı arasındaki güvensizliğin en önemli nedeni sayılıyor. Yargı, Humeyni'nin önceki fetvalarını idamları haklı çıkarmak için kullanıyor. Fetvalar, muhaliflerin ‘Allah'a karşı savaşmaktan’ başka bir şey yapmadığını ve solcuların ‘mürted’ olduğunu söylüyor. Bu fetvalarda Humeyni, din ve siyaseti birbirine karıştırmış ve hatta mutlak doğruyu kendi siyasi görüşüne bağlayıp muhaliflerinin görüşünü batıl ilan etmiştir. O zamandan beri yargıç makamı, İran halkının düşmanı haline geldi.
Yerel raporlar, İran'daki idamlarda endişe verici bir artış olduğuna işaret ediyor. ABD merkezli İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı (HRANA), İran'daki idam sayısının 2021'e kıyasla 2022'de yüzde 88 arttığını bildirdi. Dolayısıyla bu benzeri görülmemiş bir durum oluşturuyor.
İran rejimi, dünyada idam cezası uygulayan zirvedeki ülkeler arasında konumunu uzun yıllardır koruyor. İran, suçlulara değil de özellikle muhalifler ve politikacılara uygulanan idamlar açısından dünyada başı çekiyor. Bu konuda Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet “İran, uluslararası hukuka göre ‘en ciddi suçlar’ olarak görülmeyen davranışlara karşı idam cezasını yoğun bir şekilde kullanmaya devam ediyor” dedi.
Uluslararası örgüt tarafından yayınlanan bir raporda, etnik azınlıkların baskıya, kaçırılmaya ve idamlara daha çok maruz kaldığı ifade ediliyor, ki bu da İran rejiminin henüz ilan edilmemiş bir apartheid rejimi olduğunu gösteriyor.
İran rejim karşıtları sadece darağaçları ile öldürülmüyor. Neredeyse 100 gündür İran sokaklarında baskı, linç ve katliam var. Şu ana kadar, yaşadıkları zulmü ve sefil hayatı reddetmek için sokaklara dökülen yüzlerce İranlı öldürüldü.
İran rejimi, idam cezalarına karşı bazı itirazları kabul eden İran Yüksek Mahkemesi’ni imajını düzeltmek için kullanıyor. Yargı kurumunun suistimal edilmesini reddeden yargıçlar olduğuna inansak bile, gerçek duruma baktığımızda göreceğimiz şey şu ki, Yüksek Mahkeme ve alt mahkemeler de dahil olmak üzere hiçbir mahkemenin, Velayet-i Fakih rejimini korumak için dosyaları Besic ve Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) tarafından hazırlanan davalarda karar verme yetkisi yok.
İran rejiminin kendisine yönelik geniş çaplı eleştirileri hafifletmek için kullandığı aldatmacanın tezahürleri arasında, hiçbir savunma hakkının olmadığı ve dava prosedürlerinde büyük bir eksikliğin olduğu internet üzerinden yapılan yargılamalarla göstermelik mahkemeleri kullanması var. Dolayısıyla bu sahte yargılamalardaki en bariz kayıp adalettir.
Ayaklanıp sokağa akın eden cesur İran halkı, baskıcı rejimin kurduğu darağaçları karşısında yılmayacak ve kısıtlama dönemine tekrar dönmeyecektir. Diktatör, rejimi ve muhafızları düşecek ve sancakları paramparça olup tarihe karışacaktır.