Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Zavallı ülkemiz

Beyrut Limanı’nda iki yıl önce meydana gelen patlamada 220 kişi öldü, 6 bin kişi yaralandı ve 100 bin kişi evsiz kaldı. Cumhurbaşkanı her zamanki gibi tarihin üçüncü en güçlü nükleer olmayan patlamasıyla ilgili uluslararası soruşturmayı yavaş olduğu için reddederek, Lübnanlıları rahatlatmak için acele etti. Devlet, faili beş gün içinde bulup ismini açıklayacağını taahhüt etti.
İki ay önce Başbakan Necib Mikati, politikacıların nasıl davrandığını düşündü ve “Usfuriyye”de olduğumuzu söyledi. Usfuriyye, bir deliler hastanesinin eski adıdır. Onlar/Deliler duyuları hasta olan zavallı insanlardır. Ne patlatırlar, ne yok ederler, ne de beş gün, elli yıl, elli asır vaat ederler.
En azından Lübnan'daki yargı hakkında bilinenler bunlar. Bilinmeyen ise en yüksek yargı mercii olan Başsavcılığın, daha önce beş kişiyi serbest bırakan soruşturma hakimine karşı liman davasında tutuklananların hepsini serbest bırakacağıydı. Kararını, kanun hükümlerine dayandırmak yerine mezhep dengesini gözeterek ceza kanununa değil Kuran'dan bir ayete ve İncil'den bir bölüme dayandırdı.
Başbakan Mikati'nin bu sefer ne düşündüğünü bilmiyoruz ama daha çok korktuğunu biliyorum. Korkusu hâkim kararlarından değil, daha ziyade yargının bozulmasından en üst düzeyde memnun olanların tepkilerinden. Kurbanların aileleri her gün dışarı çıkıp bir başsağlığı sözüyle bile olsa adalet talep ediyorlar.
Lübnan yargısının kendisinden önceki tüm adli unsurlarla liman davasında adaleti sağlayacağından şüphe duyanlar, artık bundan emin olun. Kurbanların aileleri korktuklarından emin ve “adalet sarayı” önünde ağlamak yerine duvarların arkasında ağlayacaklar. En azından polis artık adalete zarar vermekten yargılanmayacak.
Bu büyük sevincin tek harika yanı, tutukluların “hepsinin” serbest bırakılması. Lübnan hapishaneleri gibi insanlık dışı koşullarda bir insanın yargılanmadan iki yıl tutuklu kalmasına nasıl izin verilir? Bu ülke, cumhurbaşkanı konusunda bile anlaşamıyor. Peki, insanlık tarihindeki en büyük üçüncü patlamadan kimin sorumlu olduğunu öğrenebilecek mi? Eğer bilseydi, beş gün sonra mı yoksa elli asır sonra mı tutuklardı?
Yapılabilecek tek şey, yaslılara daha fazla başsağlığı dilemek ve Allah'ın onları yasalara aykırı davranmak suçundan tutuklanmaktan koruması için dua etmektir. “Zavallı ülke, ülkemiz…” Büyük komedyen Shushu acı çekiyordu.