Fuad Matar
Lübnanlı gazeteci, araştırmacı yazar.
TT

Onların savaşı bitmiyor ve bizim savaşımız da başlayabilir

Irak-İran savaşı başladığında, onu başlatan ikili, üçüncü dünya yönetimi dünyasında, özellikle de bu dünyanın Körfez kanadında alışılmadık bir olguydu. Başlatan ikili dedik çünkü her iki sembol de bu savaşın çıkmasını istiyordu. Diğerinin amacına ulaşamaması ve umduğu fırsatı ele geçiremeden onu şaşırtmak amacıyla ilk kurşunu atan olmaya can atıyordu. Ayrıca, her iki başlatıcı da saldırı saatini belirler belirlemez programını hızla uygulamayı sürdürmek için kademe kademe savaşa hazırlanmıştı.
Savaşın temelinde iktidar açgözlülüğü ve krallık hayallerini gerçekleştirme vardı. Savaşı başlatanlardan her biri sadece kendi ülkesinin ve halkının hükümdarı değil, eski günlerdeki gibi bir hükümdar veya tabiri caizse geniş bir imparatorluğun efendisi olmak istiyordu. Yine her biri, savaşın birkaç günden fazla sürmeyeceğini ve hedefe ulaşılacağını varsayıyordu. Irak devlet başkanı Saddam, İran projesini engelleme kartını kullanarak bu rüyayı gerçekleştireceğini düşünüyordu. Böylelikle ömrünün sonuna kadar tartışmasız başkan olarak kalmasının yanı sıra Arap, İslam ve uluslararası düzeyde yüksek bir konuma sahip olacaktı. İmam Humeyni ise Irak'a yönelik ani bir saldırı ile projesinin esas başarısını gerçekleştirmeyi umuyordu ve o da hem Necef hem de Kerbela'daki türbelerin onun iradesine tabi olmasıydı. Çünkü onlar olmadan manevi kartı kaybedecekti ve bu kartı kaybetmekle de, projesinin en önemli kartı olan Mescid-i Aksa'nın projesinin himayesinde olması hedefini gerçekleştirmeye giden yol açık ve engelsiz olmayacaktı. Bu nedenle, halefi Dini Lider Ali Hamaney'e miras bıraktığı Filistin devriminin sembollerinden bir yelpaze edindi ve onlar aracılığıyla, Filistin hakkı konusunda Arapları geride bırakma rolünü yerine getirdi.
Irak-İran savaşını başlatanların varsayımları, hesaplamalarının tam aksi çıktı. Savaş fitilini ateşleyenlerin, onun ateşini istedikleri şekilde kontrol altına alma kudretleri yoktur. Nitekim birkaç gün süreceğini zannettikleri ve iki tarafın da kendi sınırlarına bağlı kalarak iki ülkeye ve halkına zarar vermeyeceğini düşündükleri bu savaş 8 yıl sürdü, hem de Ramazan veya Aşura günü gibi dini günlerde savaşı başlatanlar bir ateşkese varamadan. Her alanda yaşanan ağır kayıplara rağmen iki taraf da dersini almadı ve savaş yelpazesi devam etti. Güç kullanımı bir başa çıkma yöntemi olmayı sürdürdü. Iraklı başlatıcı, savaştan elde ettiği niteliksel kazançtan en sevimsiz şekilde faydalandı. Sonuçta, daha sonra başına gelenler, geçtiği ve çoğu dramatik olan aşamalar, İranlı başlatıcının başına gelenlerin telafisi olarak kendisine yaşatmak istedikleri oldu. İmam Humeyni ülkesinin kaybettiklerini ana fikri “ateşkesi kabul etmesinin zehri yudumlamak gibi olduğu” şeklindeki ifadesiyle özetlemişti. Alınan yenilgiyi ve Saddam'ın İran rejiminin iddiasını engellemesini telafi etmek için Hamaney, Devrim Muhafızları aracılığıyla küçük savaşların temelini atmaya başladı ve hesaplarına göre bu savaşların getirileri Humeyni'nin başlattığı projeyi hayatta tutacaktı.
Bu bağlamda, Beşşar Esedli Suriye rejimi avlandı. Yemen’de bir Husi rejimi doğdu. Lübnan'da “Hizbullah” üzerinden küçük vatanı ileride ikiye ayıracak bir oluşum tesis edildi. Bu vatanlardan birini, tıpkı Türkiye’nin ana vatandan ayırdığı ve sadece kendisinin tanıdığı KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) gibi yalnızca İran tanıyacak.
Acı Irak-İran deneyimini ve yaşanan savaşın kendisini birkaç günde bitirebileceklerini sanan başlatıcıları Saddam ve Humeyni’nin kontrolünden nasıl çıktığını hatırlatmamızın sebebi, Başkan Vladimir Putin'in Ukrayna'ya karşı başlattığı, bir aydan fazla sürmeyeceğini, ardından Batı’nın hemen onu durdurmak için harekete geçeğini ve kendisini memnun edeceğini hesapladığı savaştır. İşte savaş 1 yılını tamamlamak, yeni bir yılın ve belki de yılların temelini atmak üzere.
Saddam-Humeyni savaşı, 8 yıl sürdü ama bu süre bölge için 80 yıl gibiydi. Buna ek olarak yansımaları devam ediyor ve bu konuda ufukta pek çok olasılık var. Putin'in savaşına gelince, bunun Saddam-Humeyni savaşı gibi olmayacağına dair bir emare yok. Rusya Devlet Başkanı, kalıcı bir başkanlık arzuladığı ve belki de liderliğini bir çarlığa dönüştürmeye takıntılı olduğu için savaşı başlattı
Putin'in ve ondan önce (paralı askerleri kullanmayı da içeren farklı türden savaşlarla) Erdoğan'ın ve onlardan önce de Saddam ve Humeyni'nin varsayımları gibi, ABD Başkanı ile Avrupalı ​​müttefikleri de savaşı başlatan Putin'e karşı farklı bir savaş yönteminin başlatıcısı oldular. Bunun için Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski'ye finansman, silah ve medya yardımı yaptılar. Hatta Başkan Biden alenen ve Kongre üyeleri önünde (8 Şubat 2023 Çarşamba günü) orada bulunan Ukrayna'nın ABD büyükelçisine hitaben, "Ne kadar sürerse sürsün Ukrayna'nın yanında olacağız" dedi. Aynı gün, (1 milyon Suriyeli mültecinin olduğu Lübnan gibi 1 milyon Ukraynalı mültecinin olduğu) Almanya’nın Şansölyesi Olaf Scholz şöyle diyordu: Bir yıllık savaştan sonra görebildiğimiz şey, Putin'in hedeflerine ne savaş alanında ne de bir barış antlaşması dayatarak ulaşamayacağıdır. Ukrayna Avrupa'ya aittir, geleceği Avrupa Birliği'ndedir ve bu bizim açımızdan önemli bir sözdür...
Özetle, doymak bilmez avcıların ele geçirmeye can attığı bir av gibi olan rakipsiz başkanlık ve liderlik, volkanlar gibi patlayan savaşları ateşleyen bir fitil olmaya veya Batı dünyasının çoğunun doğusundaki Rusya ile yaşadığı patlamaya yatkın koşulları oluşturmaya devam ediyor. Böyle bir patlamayı engelleyecek tek şey 60 yıl önce Küba'daki Sovyet füze krizinin çözümünün tekrarlanması. Bu çözümün bedelini, Castro uğruna bir füze krizi yaşanana kadar kararlarına itiraz edilmeyen bir lider olan Nikita Kruşçev ödedi. Füze krizi neredeyse üçüncü dünya savaşının temelini atıyordu, ama Sovyetler bundan korktuğu için kriz çözüldü ve sonrasında da Kruşçev devrildi.
Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşında olduğu gibi, bir patlamanın yol açacağı küresel sondan kaçınmak için, Rusya ile uzlaşı belki de kendi arzusuyla veya generallerin samimi isteğiyle görevinden çekilen Putinsiz gerçekleşmeli. Karar alıcı değil, uygulayıcı oldukları bir savaşın 1 yılının ardından generaller, yaşananların etkilerini derleyip toplamayı, Rusya’nın füze heveslisi Kuzey Kore değil de Çin gibi olmasına yardım etmeyi tercih edebilirler.
Batı ve Avrupa ülkeleri arasındaki ve kısmen İsrail’in de bir parçası olduğu soğuk çatışmanın şimdiye kadarki gelişmelerinin ardından, İran rejimi, İran'ın Lübnan’dan yürüteceği bir savaşın olasılıkları arasında güçlü bir şekilde yer alıyor gibi görünüyor. Lübnan savaşı kazanırsa İran rejimi zaferi benimseyecek ve meyvelerini toplayacak. Kaybederse de İsrail ile olası çatışmada onun adına savaşan yaralının yaralarını saracak. Her iki durumda da İran'daki otorite güvende olacak, fakat bir süreliğine. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın 16 Şubat 2023 Perşembe günü yaptığı konuşmada Lübnan'daki yaygın kaosun ifadesi olabilecek olası bir savaşa dair imaları duyulduktan sonra, güçlünün bir kez daha zayıfı Kurban Bayramı’nda kesilen bir kurban ya da koyun olarak kullanacağı olgusu netleşti. Amerikan-Avrupalı ​​​​Batı da, Çin gibi doğulu Rusya’nın savaş gücünü zayıflatmak çabasıyla Ukrayna kartı ile aynı şeyi yapıyor. Yaşadığımız durum, bir değil birkaç olasılığa açık. Yaşayan görüp ders çıkaracaktır.