Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Şam toplantısı!

Geçen hafta bazı medya organları, yıkıcı depremin ardından Suriye'ye yönelik “ilk İsrail hava saldırısı” haberini veriyor ve sivil kayıplardan bahsediyordu. Ancak birkaç gün önce Reuters, geçen Pazar günkü hava saldırısı hakkında özel bir haber yayınladı ve hikayenin farklı bir versiyonunu sundu.
Esed rejimi içinden kaynaklar da dahil olmak üzere birçok güvenlik ve istihbarat kaynağına dayanarak Reuters, İsrail hava saldırısının Kefer Suse mahallesinde İranlı ve Suriyeli askeri uzmanlar ile Hizbullah üyeleri arasındaki bir toplantıyı hedef aldığını ortaya çıkardı.
Reuters'e göre saldırı, bir güvenlik kompleksi içindeki bir konut binasının bodrum katında bulunan bir İran askeri tesisinde, Devrim Muhafızları tarafından yürütülen güdümlü füzelerin üretimine yönelik gizli bir programla ilgili teknik uzmanların toplantısına katılan İranlıları hedef aldı.
Ajans, Suriye rejimine yakın bir kaynağın saldırının insansız hava aracı üretimi programında yer alan Suriyeli ve İranlı teknik uzmanların toplantısını hedef aldığını, saldırı sonucunda Suriye ordusunda çalışan bir mühendisin öldüğünü, Devrim Muhafızları'ndan bir mühendisin ağır yaralandığını, diğer iki Devrim Muhafızları üyesinin ise hayatta kaldığını söylediğini aktardı.
Şam'daki Kefer Suse Mahallesi, birkaç İran güvenlik organının yanı sıra bir İran kültür merkezini de içeren yoğun bir İran varlığının olduğu bir bölge. Bu mahalle İsrail’in 2008'de Hizbullah lideri terörist İmad Muğniye’ye düzenlediği suikasta da sahne olmuştu.
Dolayısıyla şu açık ve net; bu Şam toplantısı, yıkıcı depremin kurbanlarına nasıl yardım edileceğini veya Suriyeli depremzedelere nasıl koruma ve bakım sağlanacağını ele almayı amaçlayan, Hizbullah'ın da katıldığı bir İran-Suriye toplantısı değil, aksine, güdümlü füzelerin ve insansız hava araçlarının geliştirilmesi temalı bir toplantıdır.
 Dünyanın görüşüne göre bu İHA’lar Lübnan veya İran sınırlarını savunmuyor, tam aksine Suudi Arabistan topraklarını hedef alması için Husilere, Avrupa'nın göbeğinde sivilleri hedef alması için de Ukrayna'ya gönderiliyor.
Bu Şam toplantısı, Arap dünyasındaki bazı Esed rejimine açılma “girişimlerini” netleştirmenin yollarını veya Suriye'deki yeniden inşa projelerinin nasıl belirleneceğini tartışmak için değildi, bilakis bize Şam'ın savaş tüccarları ve milislerin ülkesi olduğunu söyleyen bir toplantıydı.
Esed rejiminin, güdümlü füze ve insansız hava aracı üretimine yönelik gizli bir programla ilgili bu toplantıdan haberi olmadığı söylenemez. Aksi takdirde, buradaki soru işareti daha da büyür; Şam'da dümen kimde? Onu fiili olarak kim yönetiyor?
Bugün bazılarının Suriye'deki boşluğun İran'a bırakılmaması ve doldurulması gerektiğine dair önerilerinin ortasında, diğer soru da şu: Hizbullah'ın katıldığı güdümlü füzeler ve insansız hava araçları üretmeye yönelik bir İran toplantısının yanı sıra bir yatırım veya insani yardım çalıştayı düzenlemeye kim istekli?
Bu "bazıları" şimdi milis savaşları, savaş tüccarları, Suriye'de ve Ürdün veya Lübnan ile sınırlarında olduğu gibi uyuşturucu kaçakçılığı bölgeleri ile rekabet etmeye hazır mı?
Elbette kimse Suriye'deki bu çöküşün devam etmesini istemiyor ama oradaki kriz basit çözümlerle ya da “iyi niyetli” girişimlerle çözülmeye uygun değil. Aksine bu çok ciddi bir çalışma gerektiriyor ve öngörülebilir bir gelecekte bildiğimiz şekliyle Suriye'nin sona erdiğini, onu kurtarmak için bir mucizeye ihtiyaç olduğunu ve şimdi mucizelerin zamanı olmadığını hatırlamalıyız.