Yapay zekanın fikir babalarından Geoffrey Hinton, Mayıs ayı başlarında yapay zekâ tehlikesine dikkat çekmek için Google'dan istifa ettiğini duyurdu.
Hinton’un büyüklüğü ve belki de ‘felaketi’, yapay sinir ağları geliştirme konusundaki çalışmasının modern teknoloji dünyasında devrim yaratmasıdır. Onun çalışmaları, insan beynine benzeyen ve gelecekte programcılarından bağımsız olan makinelerin geliştirilmesi için bir mihenk taşı olarak kabul ediliyor.
Hinton, istifa konuşmasında kısmen yapay zekâ alanında çalışmaktan duyduğu üzüntüyü dile getirerek yapay zekanın kontrolden çıkma riskleri konusunda uyarıda bulundu.
Acaba Alfred Nobel'in psikolojik ve ahlaki krizinin tekrarı ile mi karşı karşıyayız?
Cevap ne olursa olsun Hinton, yakında insan beyninin bilgi kapasitesini aşabileceğini vurgulayarak yapay zekanın sorunları konusunda uyarılarda bulundu.
Yapay zekaya karşı artan endişeler, bağımsız olarak öğrenme ve bilgi paylaşma yeteneğine sahip olan sohbet robotlarının yaygınlaşmasının bir sonucu olarak son birkaç ayda ortaya çıktı. Bu durum, bir sürüm yeni bilgi edindiğinde otomatik olarak tüm gruba yayıldığı anlamına geliyor.
Sinir ağlarının sorunu, hayal gücünü gerçeğe dönüştürebilmeleridir. Örneğin 2017 yılında dünya, Lyrebird adlı bir ‘konuşma sentezi’ şirketinin yaptığı şey karşısında şok oldu. Şirket, Barack Obama, Hillary Clinton ve Donald Trump arasındaki şaşırtıcı derecede gerçekçi bir sahte konuşmanın kayıtlarını yayınladı.
Başka bir şirket, bir kullanıcının herhangi bir ses dosyasındaki konuşmayı nasıl birkaç dokunuş ve tıklamayla kolay bir şekilde düzenleyebileceğini gösteren Photoshop Audio adlı bir ses düzenleme aracını tanıttı. Bu, sinir ağlarının artık okuduklarımızı ve duyduklarımızı ve daha da önemlisi gördüklerimizi sentezleyebildiği anlamına geliyor.
ABD merkezli ünlü haber ajansı Associated Press'in (AP) birkaç gün önce yapay zekanın 2024 yılındaki ABD başkanlık seçimlerine yönelik tehlikelerine dair uyarılarda bulunduğu haberi bu yüzden mi geldi?
Kısaca, bilgisayar mühendisleri ve teknoloji takıntılı siyaset bilimciler, bu modern teknolojik araçların mevcut gerçekliğimizde neler yapabileceğine dikkat çekiyor. Zira bu araçlar, seçmenleri aldatmaya ve böylece seçim sürecinin yönünü etkilemeye yetecek kadar gerçekleri derinlemesine tahrif edebilir.
Daha da açıklığa kavuşturmak gerekirse, bu yeni mekanizmalar, güçlü algoritmaları manipüle edebilecek, bunları modern sosyal ağlara bağlayabilecek ve yazılı ve hazır materyalleri sıralaması ve ayırt etmesi kolay olmayan bir şekilde yayınlayabilecektir. Görüntüler veya videolar, sesler veya yüzler olsun, geniş çapta ve son derece hızlı bir şekilde yayılarak çok özel kitlelere ulaşabilirler. Bu da dolandırıcılığı ve etik olmayan kampanya hedeflerini pekiştirebilir.
Günümüzde yapay zekanın çıktıları, belirli kişilerden gerçek gibi görünen ancak çarpıtılmış elektronik mesajlar üretebilmektedir. Bu benzeri görülmemiş mekanizmalar, dünyaya yüksek kaliteli metinleri ve raporları hızlı bir şekilde sunabiliyor. Bu da adayları taklit ederek seçmenleri yanıltmak ve seçimleri büyük ölçüde baltalamak anlamına gelir.
AP’nin haberini izleyenler, meselenin yaklaşan ABD başkanlık seçimlerini önceden haber veren, kökenleri itibariyle heyecan verici ve ürkütücü beklentilerin eşlik ettiği ‘kendini gerçekleştiren kehanetler’ olduğuna inanıyor.
Bu beklentiler veya tahminlerden biri de, bazı ABD’lilerin uyandıklarında seçim kampanyası çalışanlarından gelen ve onları seçim süreci için yanlış zamana yönlendiren sesli mesajlar bulacaklarıdır. Bazıları da, işlediği bir hatadan veya daha önce işlediği bir suçtan pişman olması gereken bir adayın ses kayıtlarını alabilir. Bu, kitleleri yabancılaştıran ve etrafındakileri sarsan nefret söylemini yayan belirli bir adayın video kliplerini izleme olasılığına ek olarak, adayın destekçilerinin gözünde imajını lekelemek için yeterlidir.
ABD'nin ulusal güvenliğinden sorumlu olan yetkilileri yurtiçinde ve yurtdışında korkutmaya başlayan zor soru şu: “Yapay zekâ aracılığıyla, yaklaşan ABD başkanlık seçimlerinin ABD'nin düşmanları tarafından manipüle edilmesi mümkün mü?”
Bu soru, 2016 cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında olanların bir yankısı gibi görünüyor. Bir yanda Trump lehine müdahalede bulunulurken, diğer yanda Hillary Clinton'ı cezalandıran Ruslara yönelik suçlamalar pek çok ABD’linin zihninde hâlâ duruyor.
Bunun ötesinde, ABD’deki liberal çevreler, ABD'deki tüm demokratik sürecin, Amerikalıların hükümet sistemlerine ve seçim süreçlerine olan güvenini sarsmayı amaçlayan yapay zekâ saldırılarına maruz kalması ihtimalinden endişe duyuyor.
Yapay zekâ konularını takip eden ABD’liler, özellikle toplumsal çatışma ve Trump ile Biden, yani Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki mevcut ve yaklaşmakta olan kutuplaşma ışığında, seçim sürecinde beklenen şiddet dalgalarını körüklemek etrafında dönen en büyük korkuyu merak ediyor.
Acaba ABD, çok yıkıcı olabilecek bir siyasi süreç boyunca yapay zekanın seferber edilmesiyle karşı karşıya mı?
Bu soru işareti, uzun bir aradan sonra New York Demokrat Temsilcisi Yvette Clark tarafından gündeme getirildi. Clark, bir yandan teknolojiye ayak uydurarak uyum sağlamada zor denklem krizini ele alırken, diğer yandan özellikle insanları manipüle etmek ve aldatmak için mevcut olan olasılıklar ışığında koruma amacıyla bazı bariyerler kurulmasına değindi.
Her halükârda yapay zekanın olumlu ya da olumsuz tüm sonuçları ve izleriyle uluslararası siyaset dünyasında yeni bir oyuncu haline geldiğini ve siyasetçilerin bu konuda ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz. Daha fazla dikkat çekmek isteyenler, liberal ve ilerici önyargıları nedeniyle örneğin sohbet robotu ChatGPT tarafından sunulan olanaklar konusunda uyarıda bulunan Batılı sağcı aktivistler arasındaki tartışmaya bakmalıdır.
Yapay zekâ çağı uçuruma tırmanıp geriye doğru gitmenin zamanı mı?
Haziran 2018'de, Chatham House (Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü) tarafından, önde gelen beş uzmanın ortak kaleme aldığı, “Yapay Zekâ ve Uluslararası İlişkiler: Önümüzdeki Kargaşa” başlıklı önemli bir rapor yayınlandı.
Raporun okunması ve tartışılması daha sonra detaylı bir tartışmayı gerektirirken, kanıtlanmış gerçek ise dünyanın yapay zekaya ve onun gelişmelerine ve korkularına maruz kaldığıdır.