Düşmanlarım başka bir gösteri için can atıyorlardı. Rostov şehrini kontrol edenlerin başına yıkmamı, sokakların yanan araçlarla dolmasını istiyorlardı. Ekranların Rusların ve paralı askerlerin cesetlerinin görüntüleriyle meşgul olmasını arzuluyorlardı. Ukrayna'da ön saflarda savaşan askerlerimizin telaşlanmasını, Batılı ajanların oradaki saflarımıza sızmasını, iki savaş arasında sıkışıp kaldığımı, Rusların, Wagner silahının anavatanın aleyhine döndüğü için endişeye kapıldıklarını görmeyi temenni ediyorlardı. Bazen düşmanlarınızın sizin için arzuladıkları bir tuzağa düşmemek için öfkenizi dizginlemeniz gerekir. Ben de öyle yaptım.
Yevgeniy Prigojin ağır bir cezayı hak ediyor. Her hainin kendisini neyin beklediğini, işaret parmağını tehditle sallayanın parmağının koparılacağını bilmesi için belki de cesedinin Kızıl Meydan'da asılmasını hak ediyor. Ama şimdilik bu kadarı yeterli. Korkmayan adam da korktu. Eğilmeyen adam eğildi. Şu an istenen, Batı'nın ‘Kremlin'in aşçısı’ dediği kişinin başı değil, Zelenskiy'nin başı.
Kapıyı yüzlerine kapattım. Rusya'yı Rus kanına bulanmış halde görme zevkinden onları mahrum ettim. Şimdi olup biteni açıklamak ve analiz etmek için günlerini harcayacaklar. Kremlin’in efendisinin halesinin azaldığını söyleyecekler. İmajının yara aldığını, uzun isyan gününün rejiminin kırılganlığını gösterdiğini, sonuçlandıramadığı Ukrayna savaşının, uzadıkça başka fırtınalarla onu şaşırtacağını söyleyecekler. Batı Rusya'yı tanımıyor. Ruslar güçlü bir adamın gölgesinde uyumayı severler. Kremlin sakinini öldürmeyen her darbe onun dokunulmazlığını artırır. Kremlin'in efendisi bir ve tektir. Ne ortakları ne de vasileri yoktur.
Ofisinde yürüdü. Generaller görevlerini yapsalardı, ‘Wagner’in lideri ekranlarda parlamazdı diye düşündü. Eğer savaşı birkaç gün içinde bitirmeyi başarsalardı, Zelenskiy'i istifaya ve kaçmaya zorlayabilselerdi, onun yıldızı parlamazdı. Beni hayal kırıklığına uğrattılar. Madalyalarının ağırlığı adımlarını küçültüyor. Savaştan korkuyorlar. Eşlerinden korkuyorlar. Savaşı uzaktan dürbünlerle takip ediyorlar ve cepheye gitmek yerine füzeler ve insansız hava araçları gönderiyorlar. Prigojin'in farklı olduğunu itiraf etmeliyim. Savaş onun oyunu ve eğlencesi. Ölümle oynarken titremez bile. Kan içinde yüzer ve gözünü bile kırpmaz. Bir parkta oturur gibi cesetler arasında oturur. Bir şehir onu öfkelendirdiğinde ona cehennemi yaşatır. Siviller, evler, kiliseler veya camiler onun için hiçbir şekilde dokunulmaz değil. Şehrin suyunu, elektriğini ve damarlarını keser.
Hainin, Bahmut'u adım adım ve mezar mezar geri aldığı inkar edilemez. Silahlı adamlarının üzerinden geçtiği ve önlerinde ilerlediği, ne karın onu dondurduğu ne de çamurun onu engellediği itiraf edilmeli. Tatlı bir kaynaktan akan suya eşlik edercesine yoldaşlarının göğüslerinden akan kanları takip ettiği yadsınamaz. Bahmut'un yer altı geçitlerinde orduyu utançtan kurtaran bir adamın, Rusya'nın prestijini kurtaran kişinin cesedini taşımak benim için zordu. O zeki biri. Hapishanelere giderek orada yaşayan acımasızları savaşa katılmak için ayarttı. Onlara sözler verdi, kışkırttı, silahlandırdı ve onları Ukrayna cehennemine götürdü. Birçoğu madalya ile onurlandırılmadan ve kimseye veda edemeden o cehennemde canlarını kaybettiler. O cesur ve harika. Suriye, Libya ve Afrika’nın farklı bölgelerinde çok başarılı oldu. O tereddüt etmez, merhamet etmez, doymaz. Savaşlar onun için bir ziyafettir, madenler onun ağzını sulandırır.
Yönetim piyonları idare etme sanatıdır. Onlarla oynar ve onları oynatırsın. Yaklaştırır ve uzaklaştırırsın. Onlara tuzaklar kurar sonra kurtarırsın. Uçurumun kenarına kadar iter sonra geri çekersin. Onlara her zaman oyunun bir parçası olduklarını ve senin onların koruyucusu, hamisi ve komutanı olduğunu hatırlatırsın. Wagner lideri de piyonlarımdan biriydi. Cesur ve sert uygulamalarının kazanımları devletin hizmetindeydi. Ordu diye adlandırılmadan mobil bir orduya dönüştü. Bir paramiliter gruptan daha fazlasıydı. Uzun pençeleri olan paralel bir orduydu. Sınırları aşan bir gaddarlık imparatorluğuydu.
Bir piyonun isyan etmesi çokça yaşanır. Zaferler onu sarhoş eder. Hemen bir bedel talep eder. Ortak olduğu sanrısına kapılır. Zorunlu bir geçiş olduğunu ve onu satranç tahtasının dışına itmenin imkansız olduğunu zanneder. Prigojin hayallerini emekliliğin ve hayatının geri kalanını güzel bir yatta geçirmenin süslediği biri değil. O kendini ringe adamış bir boksör. Sürekli bir düşman arayışında. Servetini ve kurbanlarının listesini ikiye katlamakla ilgileniyor.
Yönetmenin en büyük keyfi piyonları hareket ettirmektir. Onları ben seçerim. Yıkarım. Parlatırım. Boyun eğdiririm. Onlara gücümden ödünç veririm. Işıltı kazandırırım. İleri gittiklerinde ise damarlarındaki kanı çekerim ve yeniden itaat altına alırım. Prigojin uzaklara gitti. Piyonlar arasındaki kavgalar ve rol savaşları benim için normal ama oyunun çatısı altında kaldığı sürece. Prigojin, Şoygu, Gerasimov ve diğer generallere karşı eleştirilerinde aşırıya kaçtı. Onların benim kanatlarım altında yaşadıklarını unuttu. Zaferlerin parıltısı küstahlaştırır. Piyon, piyon olduğunu unutur. Zafer aklını başından alarak onu bir oyuncu olmaya teşvik eder. Ama oyun sadece tek bir oyuncuyu kabul edebilir.
Prigojin, örneğin Dmitry Medvedev'den ders almadı. Medvedev’i başbakanlık makamına oturttum ve rolünü oynadı. Oyun onu yükseltmemi gerektiriyordu. Ona Kremlin'e gitmesini ve ‘başkan’ unvanıyla orada uyuyarak saraya dönmemi beklemesini emrettim. Oyunu zekice oynadı. Görevi sona erdi ve onu olduğu yere geri gönderdim. O şimdi benimle ve hâlâ benim gölgem. Şoygu açgözlülük yapmadı. Ağzı sulanmadı. Lavrov üzerine düşeni yapıyor ve yükselmek için tırmanmaya hiç niyeti yok.
Yaralı Vladimir Putin, isyanı büyümeden söndürmek istedi. Prigojin’in attığı bombalar zor soruları gündeme getirdi. Bunların en ciddisi, Ukrayna'daki savaşın yasallığı ve yanlış raporlara dayanması ile ilgiliydi. Dikkatleri isyandan uzaklaştırmak için öfke bir kez daha Putin'in ona ve onunla birlikte Batı'ya boyun eğdirmeye çalışırken tökezlediği Ukrayna'ya yöneltilecek.
Geriye Prigojin'in kaderinin ne olacağı kalıyor. O sert, çetrefilli, aşırı yüklenmiş biri ve emekli olup Belarus'ta bir çiftçi olamaz. Sakin bir hayat yaşayıp anılarını yazamaz. Korku peşini bırakmayacak çünkü ölüm bir elma, bir fincan ya da bir mektupla onu yakalayabilir. O ölümü ertelenmiş bir maktul. Dostlarından çok düşmanları var. Kurbanları, destekçilerinden daha fazla.
Bir keresinde siyaset ve güvenlik arenasından bir Arap oyuncuya öldürülmekten korkup korkmadığını sorduğumu hatırlıyorum. Olumlu yanıt vermişti. Nedenini sorduğumda "Çünkü bilmem gerekenden fazlasını biliyorum" demişti ve başka bir gün adamın bedeni, hafızasıyla birlikte bir patlamayla havaya uçup gitti. Wagner'in lideri, bu adamdan daha tehlikeli ve bilmesi gerekenden çok daha fazlasını biliyor.