Birkaç hafta önce İslam Cumhuriyeti’nin “Yüce Rehberi” Ayetullah Ali Hamaney, rejimin ABD ile on yıllardır süren çekişmesini Hollywood yapımı ünlü Tom ve Jerry çizgi filminin vücut bulmuş hali olarak niteledi.
Bilindiği üzere çizgi filmde küçük kurnaz fare, büyük sakar kediyi kışkırtır ama hep o bildik sonuç!
Hamaney’in bu garip yollu tarifine göre İslam Cumhuriyeti, küçük fare Jerry; ABD de büyük kedi Tom oluyor.
Hamaney, İran halkına bunca zarar veren bir çekişmeyi niçin icat ediyor; doğrusu bu sorunun cevabı bizi bu makalenin bağlamı dışına çıkarır.
Ciddi hiçbir siyasi lider, düşmanıyla olan çekişmeyi bir çocuk oyunu olarak göremez. Ancak biz Ayetullah’ın ciddi bir lider olduğunu hiç söylemedik. Zira Jerry gibi onun da tek derdi, ötekini kışkırtarak ilgi çekmek, sonra cezadan kaçmak ve sisteminin ömrünü birkaç dakika, belki saat hatta sene uzatmak.
Hamaney, çizgi film karakteri fare ile 85 milyon nüfuslu bir halk arasında hiç fark görmüyor.
Jerry, istediği gibi kışkırtıcı ve ilgi çekici olabilir. Zira bir işe, okula, hastaneye, başını sokacağı bir çatıya veya sofrasında bir parça yemeğe (peynire), haklarını ve saygınlığını koruma ilkelerine dayalı bir sisteme ihtiyaç duymuyor.
Tüm ideologlar ve hayalperestler gibi Hamaney’in de gerçekliği düşünmeye vakti yok.
Peki, gerçeklik ne?
Hamaney, ABD’nin uyguladığı yaptırımlara ‘gizli bir nimet’ olarak bakmak gerektiğini söylüyor.
Çünkü Hamaney’e göre bunlar, Tom ile Jerry arasında geçici önlemler araştırmayı engelliyor:
“Yaptırımların hiçbir etkisi yok. Aksine direncimizi artırıyor”.
Bununla beraber Batı’da, özellikle de ABD’de, Hamaney’e bağlı baskı grupları biliyor ki belirgin taleplerle İslam Cumhuriyeti’ne sempati kazanamazlar.
Onların Batı kamuoyunu ya da en azından iyi niyetli saf ve ahmak insanları, ‘Büyük Şeytan’ Amerika’nın uyguladığı yaptırımların Humeynici yönetime hiçbir etkisi olmayıp sıradan İranlı vatandaşların hayatını mahvettiğine inandırmaları gerekir.
İşin aslı bu yaptırımlar, pek çok sıradan İranlının hayatını, ekonomik bir savaş ölçüsünde etkiliyor.
Batı’daki Humeynici baskı gruplarının iddialarının aksine İran, gıda ve ilaç mahrumiyeti yaşamıyor zira bunlar yaptırımlar kapsamında değil. Ancak ithal edilmiş yedek parça olmadığı için kapanan fabrikalar, büyük bir işsizliğe sebep olurken ulusal para biriminin değer kaybetmesi, enflasyonu körüklüyor.
Bu bağlamda hükümet, geçen hafta 4800’den fazla projenin para olmadığı için yavaşlatıldığını ya da dondurulduğunu açıkladı.
Mevcut harcama düzeyini ortalamada tutmak için İslam Cumhuriyeti yönetiminin günlük olarak 1.5 milyon varil ham petrol ihraç etmesi gerekecek. Gelgelelim mart ayından bu yana ihracat, günlük 500 bin varilin üzerine çıkamadı.
Yaptırımlar aynı şekilde rejimin, içeride ve dışarıdaki tutumlarında da bazı değişikliklere yol açtı. Güvenilir kaynaklara göre Yemen’de Husilere, Lübnan’da Hizbullah’a ve Gazze’de İslami Cihad ve Hamas’a yönelik destek oranı yüzde 10 azaltıldı. Bu oran elbette bu grupları, davranışlarını büyük ölçüde değiştirmeye mecbur etmeyecek bir oran, ancak yalnızca bir mesaj: Tahran’ın geleneksel cömertliği, sonsuza dek sürmeyebilir…
Suriye’ye yönelen ‘cihatçılar’ büyük oranda geri çekildi. Bu kısmen, bu ülkedeki genel durumun nispeten sakinleşmesine ve İran’ın varlığının Deyr-i Zor ve el-Bukemal’de birkaç cepheye inmesine dayandırılıyor.
Bununla beraber ücretli Pakistanlı ve Afgan askerlerin seferber edilmesinde de parasızlık, önemli bir etken olsa gerek.
Rejime yönelik nakit akışında yaşanan, kısmen yaptırımlardan kaynaklı sorun da aynı şekilde tartışmalı olan 2000 km menzilli füze projesinde etkin bir donmaya sebep olacak.
Bu yaptırımların başka alanlara da etki etmesi mümkün. Mesela İslam Cumhuriyeti bu yıl, ‘ABD’nin Sonu’ ya da ‘İsrail’in Sonu’ konulu konferans düzenlemedi.
Bu konferanslara bizzat ABD’den de olmak üzere binlerce Amerika ve Trump nefretçisi ve dünyanın dört bir yanından soykırım inkârcısı çağırılırdı.
Bu yıl, soykırım hakkında uluslararası karikatür yarışması da olmadı. Hâlbuki 2006’dan bu yana her yıl düzenli olarak yapılırdı. Üstelik ‘Büyük Şeytanın günahlarını’ anlatan bir televizyon dizisi de iptal edildi.
Afrika kökenli Amerikalılar arasında uzayıp giden ABD’de ‘siyahi İslam Cumhuriyeti’ kurma tartışmaları da parasızlıktan ötürü sona erdi. Öğrendiğimize göre İslam Cumhuriyeti’ni her sene ziyaret eden İslam Ulusu (Nation of Islam) grubunun lideri Louis Farrakhan’ın para yardımı aldığına dair bir işaret de yok.
İlgi çekici olan şu ki çoğu devlet dairesinde parıldayan yıldızlar da söndü ve önceden olduğu gibi artık parlatılmıyor. Bu Humeynici devrimin önemli ritüellerinden birini baltalamak anlamına geliyor.
Bu bağlamda parasızlık, Mollaları 65 bin mahkûmu yani İslam Cumhuriyeti’ndeki mahkûmların dörtte birinden fazlasını serbest bırakmaya mecbur etti. Bu demek oluyor ki İran, nüfusa oranla mahkûm sayısı bakımından en büyük devlet olma konumunu kaybederek Çin ve Türkiye’den sonra üçüncü sıraya geriledi.
ABD’de Pat Buchanan ve İngiltere’de Jeremy Corbyn’in söylediğinin aksine yaptırımlar, sıradan İranlıların hayatını, Mollaları öldürücü Tom ve Jerry oyununa dalmaktan mahrum ettiği ölçüde etkilemiyor.
Peki, Dünya Büyük Fare Günü’nü bir kez daha görecek miyiz?
ABD her yaptırım uyguladığında Mollalar, pastadan bir ısırık alıyorlar ve Tom ve Jerry oyunu oynar gibi davranışlarını kısa bir süreliğine düzeltiyorlar; ancak çok geçmeden sadece yaptırımları hafifleterek eski oyunlarına geri dönüyorlardı.
En önemli soru şu:
Muhaliflerin, tepkilerinin Twitter mesajlarının ötesine geçmediğini düşündükleri Trump, Tom kadar sabırlı olacak mı yoksa fare Jerry’yi ilk harekete geçiren Hamaney rejiminin kışkırtmaları karşısında bardağını mı taşıracak?
TT
Ayetullah ve kedi-fare oyunu
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة