Selman Dusari
Suudi Arabistanlı gazeteci, Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

İran ile çözüm

Ülkelerin bir suç ya da terör eylemine karşı tavırlarını belirtmek için yaptıkları kınama açıklamaları, küresel ekonominin bel kemiğine darbe indiren İran saldırılarından sonra artık yeterli ve tatmin edici değil. Dünyanın, bu açıklamalardan daha fazlasını yapmasının vakti geldi. İran’ın küresel ekonomiye yönelik tehdidini durdurmak, söylemden çok eyleme bağlı artık. Toplu karşılık siyaseti, en önemli çözümlerden biri olabilir. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, biri Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile olan ortak açıklamasında, diğeri de Suudi Veliaht Prens ile olan telefon görüşmesinde olmak üzere iki kez bu siyasi tavrı tavsiye etmişti.
Başta Avrupalılar olmak üzere uluslararası ortaklar, Aramco saldırısı sonrası İran rejimine engel olmak için gösterdikleri tüm çabaların ne kadar doğru olduğunu anladılar. Saldırının yalnızca kendi ülkeleri için ekonomik bir felâkete sebep olabileceğinden değil, aynı zamanda kendisine en çok sempati besleyenleri bile zor duruma sokan bir rejimle ipleri de kopardığı için. Nitekim en yakın dostlarını bile saldırıya açık hale getirerek onları bir düşmana dönüştürdü.
Aramco saldırısının Tahran tarafından gerçekleştirilen bir savaş eylemi olduğuna dair gerçekler dünya kamuoyuna açıklandığında uluslararası müttefikler, ‘toplu eylem’ seçeneğine mecbur kalacaklar. Bu, uzun bir süredir devrimci İran’a yönelik muamele masasında yer almadı. Böylece İran, sahte bahaneler altında uluslararası topluma nüfuz etme imkânı elde etti ve küresel güvenlik ve istikrarı tehdit eder hale geldi. Uluslararası sistemin temel kurallarını görülmemiş bir şekilde ihlal ederek komşularına balistik füzeler fırlattı. İran’ın bu düşmanca eylemlerine göz yumulduğu takdirde dünya, şimdi olduğundan daha güvensiz ve barışsız bir ormana dönüşecek. Özellikle de ‘havuç ve sopa yönteminin’ İran rejimi konusunda başarısız olduğu kanıtlandıktan sonra.
Hiç şüphe yok ki Avrupa ülkelerinin çoğu, rejimi engellemeye dönük tüm çabaları ve diplomasilerini hilekâr bir devletle meşgul etmeleri yüzünden şu anda utanç içerisindedir. Önerilen ‘toplu karşılık’ siyaseti, belki İran’ı caydırıp onun uluslararası sistemi bozmaya devam etmesini engelleyecek uygun sopa olabilir. Hatta bu siyaset, gelecekte İran rejimi gibi, herhangi bir sorgulama veya ceza olmaksızın yıkıcı hedeflerini gerçekleştirdikten sonra sağ salim işin içinden çıkmak isteyen herhangi bir ülke için de net bir mesaj olacaktır. Üstelik İran da ileride yıkıcı bir faaliyette bulunmadan önce bin kez düşünecek ve bunun bedelinin hayli maliyetli ve ağır olduğunu bilecektir.
Krallığın, İran’ın kendisine yönelik askerî eylemine karşılık veremeyeceğini zanneden kişi yanılır. Nitekim Suudi Hava Kuvvetleri, bu saldırıya güçlü bir şekilde karşılık verme yeteneğine sahip. Bununla birlikte Suudi Arabistan, küresel sisteme ve uluslararası kanunlara bağlı bir devlet olup silah olarak kullanabileceği uluslararası deliller ve gerekçe ile yasal bir dayanak olmadan aceleci davranmaz. Aynı şekilde Suudi Arabistan, küresel petrol arzını koruma rolünü de sürdürüyor ve dünya güvenliği ve istikrarının devam etmesine yardımcı oluyor.
Büyüğüyle küçüğüyle dünya ülkeleri, bu istikrarın sarsılmasına sebep olan herhangi bir devleti durdurmada bir sorumluluk almalıdır. İran’ın bu saldırılarına yalnızca Krallığın karşılık vermesini talep eden kimselere diyoruz ki; öyleyse küresel petrol arzının güvenlik ve istikrarının sorumluluğunu tek başına Suudi Arabistan’ın taşımasını beklemeyin. Suudi Arabistan’ın kimsenin yapmadığı gibi yerine getirdiği sorumlulukları varsa, büyük ülkelerin de ekonomik çıkarlarına yönelik İran saldırısına karşı toplu karşılık vermek gibi ortak bir sorumluluğu var.
Şimdi soru şu: Önerilen ortak karşılık nasıl olacak? Amerikalı NBC kanalının belirttiği senaryoya göre ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’a karşılık vermek için sunduğu seçenekler arasında petrol tesislerine askerî bir saldırı yer alabilir. Bu noktada ‘toplu karşılık’ çerçevesinde ülkelerin toplu sorumluluğu devreye giriyor. Önemli olan, kararlı ve güçlü herhangi bir toplu karşılığın, denklemi oldukça değiştireceği ve İran’ı küresel güvenlik ve istikrara yönelik böylesi saldırıları tekrarlamadan önce bin kez düşündüreceğidir.