Meşhur bir Lübnan atasözü şöyle der: ‘Aracının, katillerin üçte ikisi kadar sorumluluğu vardır!’ İran, ABD'den intikam almak için Katar'a saldırdı.* İsrail, Hamas'tan intikam almak için Katar'a saldırdı! ABD, İsrail'in Katar'a saldırısının ne İsrail'in ne de ABD'nin çıkarlarına hizmet etmediğini belirtti. Ancak ABD Başkanı Donald Trump, saldırının barış için bir fırsat olabileceğine inanıyor! Sonuçlar açısından bakacak olursak Katar, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne şikâyette bulunursa ne olacak? ABD, İsrail'i kınayan bir kararın veto etmeden geçmesine izin verir mi? Hamas liderliğinin, kapsamlı bir anlaşma için ABD'nin son önerisini değerlendirmek üzere Doha'da toplanmak istediği, ancak İsrail'in sürpriz saldırısının bunu engellediği düşünülüyor. İsrail, ABD'nin önerdiği anlaşmanın gerçekleşmesini engelleyecek kadar cesur mu davrandı? Öyle görünüyor. Çünkü İsrail, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un aylar önce yaptığı bir öneriyi zaten engellemişti. Witkoff bu kez de başkanının önceki öneriye benzer bir girişimini uygulamak için müzakerelerde bulunuyor. Ancak bu öneri tek aşamalı ve önceki öneri gibi kademeli veya adım adım olmadığı için kapsamlı bir anlaşma olarak adlandırılıyor!
Birden fazla konu aynı anda gündeme getiriliyor. Neredeyse üç yıldır, İsrail'in İran'ın vekil güçleri tarafından tehdit edildiğinde güvenliğini koruduğu açıktı. Ancak İsrail, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından, askeri üstünlük yoluyla aynı anda birkaç hedefe ulaşmayı amaçlayan saldırgan stratejiler benimsedi: İran'ın vekil güçlerini ortadan kaldırmak, İran'ın kendisine saldırmak, yok etme savaşıyla Filistin davasını sona erdirmek, Batı Şeria ve Kudüs'ü ele geçirmek ve Filistin Yönetimi'ni ortadan kaldırmak. İsrail ayrıca, başta Suriye, Lübnan ve Irak olmak üzere komşu ülkelerin güvenliğini zayıflatmaya ve nihayetinde Büyük İsrail'i kurmak amacıyla Ortadoğu'nun çehresinde bir değişiklik ilan etmeye çalışıyor.
Tüm bu çılgınlık sadece askeri üstünlüğe değil, aynı zamanda Trump döneminde zirveye ulaşan koşulsuz ABD desteğine de dayanıyor. Ancak Trump'ın stratejisi, Gazze konusundaki kafa karışıklığı dışında İsrail'inkinden farklıydı. Trump'ın bölgede güvenilir müttefikleri var. Barış için açıkladığı politika, İbrahim Anlaşmaları'nı kapsamlı hale getirmek, İsrail'i güvence altına almak ve İran konusundaki kafa karışıklığı dışında Amerikan kontrolünü kapsamlı ve tartışmasız hale getirmek. İki yıldan fazla bir süre sonra Amerikalılar, İsrail'in yeni politikaları tarafından sürüklendiklerini açıkça gördüler. Gazze'ye karşı savaş sonsuz hale geldi. İsrail'in Suriye'ye yaptığı saldırılar ABD tarafından hoş karşılanmıyor. ABD'nin güvenilir müttefikleri İsrail'in saldırılarından güvende değil. İsrail, İbrahim Anlaşmaları ile ilgilenmiyor ve ABD'nin gölgesinde güvenli bir devlet olmak yerine, bölgeye hâkim olmak istiyor. Barış, güvenlik ve refah değil, askeri hakimiyet istiyor.
ABD için bile Katar'a saldırı geçici bir aşama değil; Ortadoğu'nun çehresini değiştirme ve Büyük İsrail'i gerçekleştirme yolunda yeni bir aşama. İsrail, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD'nin kalesi olan yarımadaya askeri güçle girdi. ABD'nin Kuveyt'i kurtarmak için bir dünya savaşı başlattığını ve 2003'te onu devirebilene kadar Saddam Hüseyin'in suçlarını affetmediğini hatırlayalım. Körfez bölgesi, parçalanmış ve bölünmüş Ortadoğu'dan çok daha zor bir bölge. Usame bin Ladin'in Afganistan üzerinden de olsa yarımadadan ortaya çıktığını hatırlayalım. Ortadoğu'da, yok edilemeyen veya siyasi önemi ortadan kaldırılamayan yedi veya sekiz milyon Filistinli ile ne yapılabilir? 7 Ekim 2023'te Gazze savaşının başlamasından bu yana, Hamas'ı ortadan kaldırmak bile mümkün olmadı.
Avrupa, İsrail ve Filistin davasına karşı tutumunu değiştirdi. Trump, Katar'a yapılan saldırıdan dolayı öfkeli veya hayal kırıklığına uğramış görünüyor; Katar Emiri’nden özür diledi ve bunun bir daha olmayacağını garanti etti. Trump, Netanyahu'nun kendisine yapılan saldırıları bildirmesi karşılığında dost ve müttefiklerine yönelik saldırılara sessiz kalmaya ve boyun eğmeye devam edemezdi. Bu kez saldırı Ortadoğu'nun ötesine, Körfez’e kadar uzandı; Trump'ın Gazze, Suriye, Lübnan ve belki de İran'da yeniden ateşkes çağrısı yapma girişiminin ortasında gerçekleşti!
Arap devletleri Trump'ın barış girişimlerine güvendiler. Ancak İsrail'in saldırılarının yoğunlaşmasıyla, Suudi Arabistan'ın liderliğinde, Fransa ve Avrupa Birliği'nin (AB) önde gelen ülkeleriyle birlikte iki devletli çözümü yeniden canlandırma konusunda öncülük ettiler. İsrail Batı Şeria'nın yüzde 82'sini ilhak etmekle tehdit ettiğinde, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bunun kabul edilemez olduğunu ve korkunç sonuçları olacağını açıkladı. Katar'a yönelik saldırı sadece kınama ile karşılanmayacak, çünkü tehlike Körfez ülkeleri ve diğer Arap ülkelerini de tehdit ediyor. Beyaz Saray, Başkan Trump'ın Katar'ı güçlü bir müttefik ve dost olarak gördüğünü ve Katar'a yönelik saldırıdan derin üzüntü duyduğunu açıkladı. Peki ya Witkoff, Trump'ın kapsamlı ateşkes için yeni girişimi hakkında Hamas liderliğiyle müzakere etmek üzere Katar'da olsaydı?!
Her gün, sadece Filistin'de değil, İsrail'de de beklenmedik olaylar yaşanıyor. Bakalım ABD politikası değişecek mi?
*Çevirmenin notu: İran’ın 22 Haziran’da Katar’daki ABD üssüne saldırısı ima ediliyor.