Türki Faysal
TT

​Korananın izdüşümleri

Korona insanlığı çepeçevre sardı, acil tedbirler alanlar; salgının etkilerini hafifletebildi. Onu hafife alanlar ve önlem almayı geciktirenler içinse ölümcül oldu. Şükürler olsun; Suudi Arabistan yönetimi, ‘korunmak tedaviden iyidir’ prensibi uyarınca hareket ederek, salgının başladığı ilk anlardan itibaren sıkı ve cesur önlemler aldı, sonuçları da hep beraber görüyoruz.
‘Korona zamanında’ bir şey daha oldu; petrole olan talep azaldı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC), piyasaları dengelemek için üretimin kısılması önerisi Rusya tarafından karşılık bulmadı. Ruslar, OPEC’in fedakârlık yapıp tek taraflı olarak üretimi kısacağını düşünüyordu. Ancak Suudi Arabistan liderliği kolay lokma değildi ve piyasanın çıkarının ne olduğunun farkındaydı, dolayısıyla Aramco’ya petrol ve doğalgaz üretimini arttırması yönünde talimat verdi. Bu sadece pazardaki müşterilerini kaybetmemek için değil, Rusya ve OPEC dışındaki diğer petrol üreticilerinin niyetlerini göz önüne sermek için atılmış bir adımdı. Nitekim bu ülkeler, krallığın tek başına sorumluluk üstlenerek üretimi kısması beklentisi içindeydiler. Bu adımın atılmasıyla birlikte medyanın ana gündemlerinden biri de petrol konusu oldu, bazıları Suudi Arabistan’ın fiyatları daha da aşağı çekerek Rusya’yı cezalandırdığını yazdı. Bazı uzmanlar Krallığın bu kararıyla kendisine zarar vereceğini söyledi, diğer bir kısım ise; Suudi Arabistan’ın ABD’nin ‘kaya petrolü’ piyasasını yıkıma uğratmak istediğini ileri sürdü. Petrol piyasasıyla doğrudan bağlantısı olan bazı ABD’li senatörler, maalesef uygunsuz mesajlar gönderdi.  
Bu senatörler şunu bilmeli ki; ABD 2013 ve 2014 yıllarında gelişmiş teknolojilerle ‘kaya petrolü’ üretimini arttırdığında, petrol fiyatları düşmüş ve diğer tüm petrol üreticilerinin çıkarları zedelenmişti. O zaman ne onlar ne de ‘kaya petrolü’ üreticileri diğerlerinin gördüğü zararları dikkate almamıştı. Üstelik OPEC ve OPEC dışı ülkelerin, petrol üretiminin kısılması önerilerine kulağını tıkayanlar ‘kaya petrolcülerinden’ başkası değildi. Hatta bazıları, Suudi Arabistan’ı, kapitalizm ve serbest piyasa koşullarına uyum sağlamayan bir ‘kartel’ olarak niteledikleri OPEC’ten ayrılmaya ikna etmeye çalışıyordu. Komik olan ise, Teksas Demiryolu Komisyonu’nun 1930’lardan beri sadece eyalette değil tüm ABD’de sektörün düzenleyici karteli olmasıydı. OPEC’i eleştireceklerine, bu komisyondan, üretimini kısmasını ve piyasanın dengelenmesi için diğer üreticilerle işbirliğine gitmesini istemeliydiler.
Görünüşe göre OPEC ve diğer üreticiler arasındaki anlaşma bunu zaten garanti ediyor. Bu anlaşma, üretimin kısılmasının tüm üreticileri kapsaması konusunda ısrar eden Suudi liderliğinin öngörülü yaklaşımının ve açık zaferinin bir kanıtıdır.
Öte yandan, korona salgını, Suudi Krallığı’na düşmanlık besleyenlerin tutum ve iddialarının yanlışlığını ortaya çıkardı. İran liderliği, koronayı kasıtlı olarak göz ardı ederek vatandaşlarının hayatını riske etti. Daha sonra da vaka sayılarını gizledi. Türk liderliği de bugünlerde büyüyen salgınla cebelleşiyor, oysa bir süre önce Suudi Arabistan’ın önleyici kararlarını hafife alıyordular. Ayrıca kendisini Filistin halkının yardımcısı olarak lanse ederken ve Suudi Arabistan’ı İsrail ile işbirliği yapmakla suçlarken, şimdi İsrail’e yardım etmekle övünüyor. Katar’daki vaka sayısı da yönetimin başarısızlığını gösteriyor.
Seksenli yaşlarda bir dostum vardı, geçenlerde kendisinden bir telefon aldım; evlenmeye niyetim var dedi, ‘seni de şahit olarak görmek isterim’, ciddiye alarak, kiminle evleneceğini sordum; gülerek ‘koronayla’ dedi.
Allaha emanet olun, umarım bu içinde bulunduğumuz süreç bir an önce sona erer.