Richard Sakwa, ABD merkezli ve diğer büyük güçlerin Doğu Avrupa üzerinde nüfuzu olduğu kabul edilen mevcut uluslararası durumun kapsamlı bir analizinde şunları söylüyor:
“Mantıken doğru kabul edilebilecek tüm hususlar göz önünde bulundurulduğunda 2008’deki Rus-Gürcü savaşının en nihayetinde NATO'nun genişlemesini durdurmayı amaçlayan ilk savaş ve ikincisinin ise 2014'teki Ukrayna krizi olduğu söylenebilir. Üçüncüsünde, insanlığın hayatta kalıp kalmayacağı belli değil.”
Bu, Rusya ile ilgili çok önemli bir konudur. Bugünkü tüm eylemler, Vladimir Putin tarafından Rusya içine ve dünyaya gönderilen şifreli mesajlardır. Yöntemi, Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron ile protokolleri havaya uçurma ve dünyayı bir tartışmanın ortasına sürüklemektir. Zira Kremlin'deki basın toplantısının sona ermesinin ardından Putin, Macron’u arkasında tek başına bıraktı ve öncesinde ikili arasında büyük bir mesafenin bulunduğu uzun bir masada oturdular. Rusya’nın Batılı başkanlar ve bakanlar karşısındaki bu tutumunun pek çok örneği var. Rusya, NATO’nun genişlemesini trajik bir hata olarak görüyor.
Bu, Rusya'nın güvenliği söz konusu olduğunda, Rus devlet başkanının mantıklı bir açıklaması gibi görünüyor. Fakat kendisi dünyadaki gelişmeler ile diyaloğun esasları ve koşulları üzerinde mutlak bir kontrole sahip midir? Oysa iklim değişikliği, nükleer silahların yayılması, ABD’nin Avrupa ülkelerini buna karşı seferber etmesi ve bu görüntülerin medya aracılığıyla aldatıcı bir görünüm kazanması gibi pek çok tehlike var.
Rusya'nın statüsünü ve gücünü bütünüyle dışlayan ABD politikasının ve onun Ukrayna ile ilgili çıkardığı gürültünün sonucu olan bu siyasetin sonuçlarından biri de gözler önündedir. Burada, ABD'nin krizi tırmandırmak için hareket ettiğine ve bir dizi ciddi ekonomik yaptırım tehdidinde bulunduğuna dair dar çaplı bir inanç da var. Bunlar, bir süper güç olarak statüsüne zarar veren ve müttefiklerinin güvenini kaybetmesine neden olan geri çekilme sürecini yansıtan yaptırımlar ve etkisiz önlemlerdir.
Ancak hızla artan bu tehdit, olayları ve sonuçları değiştirebilir. Çünkü hedef alınan düşman en kötüsünü bekliyor. Rus devlet başkanı, ABD yönetiminin güvenli ve huzurlu bir ülkeyi şiddetli bir savaşa sürüklemeye çalıştığını düşünüyor. Rusya, Batı’nın Doğu Avrupa'daki genişlemesine karşı koyma yönündeki tutumunu değiştirmeyecek. Öyle ki kendisine bağlı olan güçlerin pek çoğu Donbass bölgesinde bulunmaktadır. İşaretler, diğer savaş gruplarının yolda olduğu ve ABD'nin Ukrayna'da herhangi bir operasyon düzenleme niyetinde olmadığı yönünde. Öte taraftan doğu kanadındaki müttefiklere katılmak üzere gönderilen üç bin Amerikan askerinin ilk öncü grubu Polonya ve Romanya'da konuşlanmaya başladı.
Destek için bu kadar asker gönderilirken, ABD’nin Ukrayna'da operasyon yapma niyetinin olmamasını anlamak güç. Tüm bu kalabalık propaganda amaçlı mı? Bu görev için uygun ve ona yaraşır bir şey mi? Burada söylenecek çok şey var. Leonid Ivashov’un sözlerine biraz göz atalım. Kendisi, Rusya Savunma Bakanlığı Uluslararası Askeri İşbirliği Müdürlüğü’nün başkanlığını yapan ve Putin'e yakın olan emekli bir generaldir. Ukrayna'yı işgal etmenin sonuçları hususunda uyarılar yaptı ve başkanı dikkatleri Rusya'nın iç sorunlarından uzaklaştırmak için “yapay” bir çatışmayı kışkırtmakla suçladı. Aynı şekilde eski Başkan Donald Trump da Biden'ın hamlelerini “üçüncü bir dünya savaşını körükleyebilir” diyerek eleştirdi.
Savaşın fitilini etkisiz hale getirmek ve ardında yatan gerilimleri çözmek mümkün mü? Ayrıca dünya barışına yönelik tehditler ortadan kaldırılıp evrensel ilkeler büyük güçlerin özel çıkarları karşısında üstün gelebilir mi?
TT
Putin'in Avrupa'ya siyasi mesajları
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة