ABD/AB ve Rusya arasındaki giderek tırmanan gerilimin tarihsel derinliği yani ABD’deki Ruslar ve ABD’nin etnik yönetsel dengeleri bilinirse tablonun bir kısmı aniden aydınlanacaktır.
ABD’nin Avrupa ve Rusya’ya yönelik politikaları ve stratejileri genelde küresel hegemonik hedefleri ile izah edilmektedir ve bu, gerçeğin bir parçasıdır.
Gözardı edilen, ABD’nin oluşumudur: Bilindiği gibi ABD, Avrupalı beyazların kurduğu bir devlettir. İngiliz, Alman, Aşkenaz, Sefarad vesair Yahudiler, Fransız, İtalyan, İrlandalı, İskoç, İspanyol ve daha birçok ulustan gidenlerin kurduğu bu devlete tarihte Ruslar da gitmiştir.
Ruslar dışında hemen hemen tüm ulusların ABD’nin yönetsel, ekonomik, sosyal ve siyasal sistemi içinde formel ya da informel olarak tanımlanmış bir statüleri vardır: Bu statüler de her etnik grubun demografik yapısı, ekonomik gücü, siyasal ağırlığı ve sair parametreler ile belirlenmiştir.
Yani ABD bir nevi Avrupa nüfuslar birliği devletidir. ABD’nin bu yapısına rağmen ulus devlet gibi bir nitelik ve kimlik kazanması ve aynı zamanda askerî gücü, ona “Yeni Roma İmparatorluğu” vasfı da kazandırmıştır.
Diğer yandan ABD etnik dengeleri, ABD anayasal düzeninin içinde önemli oranda istikrara kavuşturulmuştur. Kuzey-Güney İç Savaşı gibi çok zorlu parkurlar sonucu yerel devletler ve üst organizasyon olarak da federe devlet şeklinde sistemlenen bu küresel devletin en zayıf halkası, Avrupa'dır.
Avrupa’dan tarihte olduğu gibi başta refah yitimi, sosyal ve adlî adaletsizlikler ve güncel olarak da trajik enerji sorunları, savaşlar ve başkaca ABD’ye kitlesel göçlere sebep olacak kaoslar, ABD’nin hiç istemeyeceği olgulardır. Yani ABD’nin kurulu düzeni ve dengeleri Avrupa'dan gelebilecek yeni bir göç dalgasını kaldıramaz. Çünkü böyle bir göç dalgası ABD anayasal sistemini ve sosyal yapısını olağanüstü şekilde deforme eder.
Bunun için ABD, Avrupa’daki tüm ekonomik, siyasal, sosyal, dinsel, ideolojik, jeopolitik, askerî, kültürel, konjonktürel ve popüler gelişmeleri izlemek, kontrol etmek ve gerektiğinde müdahale etmek pozisyonundadır.
Bu müdahalenin ne tür konsensüs ile alındığı her iki dünya savaşı esnasında görülmüştür. Üzerinde en az araştırma yapılan hususlardan biri de ABD’nin her iki dünya savaşına müdahale sürecinin müzakereleridir. Bu müzakereler ABD’nin Avrupa’ya, Avrupa'nın da ABD’ye yönelik algılarını, beklentilerini ve stratejilerini ortaya koymaktadır.
Diğer yandan Avrupa'da ne kadar önemli devlet ve ulus varsa onlardan ABD’de bulunduğudur. Yani dünyada iki Almanya, iki İngiltere, iki Fransa vardır gibi düşünebiliriz. Etnik göndermelerle mizahsal tarzda dışa vuran bu yapı, jelimsi informel devletler olarak ABD sistemi içinde mündemiçtir.
En stratejik nokta da buradadır. Bütün bu tabloda Rus göçmenler kayıptır. Onlar ABD sosyal, siyasal ve ekonomik sisteminin içinde sanki yokturlar. ABD’deki Rus nüfus, Hollywood filmlerinde Rus mafyası olarak karşımıza çıkar. Bir de ABD istihbarat kompleksi içinde çeşitli istihbaratçı kategorilerinde görürüz Rusları. Onun dışında da Rusların ABD başkanlık seçimlerini çok uzun süredir, bazen belirleyen, bazen etkileyen, bazen de ABD siyasal sistemini hem speküle eden hem de manipüle eden yönüyle de ABD siyasal gündeminde çok özel konumu vardır. ABD siyasal, ekonomik, akademik, diplomatik ve istihbârî yapısının içinde bir nevi etnik kamuflaj ile gözlerden uzak tutulan bir öbek gibi durur Ruslar.
Soğuk savaş ve ideolojik rekabet süreçlerinde ABD ve Batı sisteminin içinde, Batı’ya 1800’lerden itibaren göç eden Rus, nüfus sayısı olarak az, fakat çok etkilidir. ABD-Rusya ilişkilerinde bu demografik öğe nedense hep imalı kavramlar ve ithamlar ile yer bulsa da giderek saydamlaşmaktadır. Bu sebeple de ABD’deki Rus etnisitesi "tehlikeli" olarak işaretlenmiş gibidir. Doğal olarak bu kadar spekülatif bir demografik yapı da ABD’nin “yönetilecek etnik unsurlar ve uluslar” panelinde yerini almaktadır.
Bu karmaşık tablo ABD-Rus ilişkilerini de giderek kompleks hale evirmektedir. Rusya, ABD başkanını belirleyecek siber güce sahip olarak nitelendirilirken, ABD de Rus rejimlerinin kaderini tayin eden alanda durmaktadır. Rusya’da da ABD’nin Rus liderlik süreçlerini etkileyip belirlediğine ilişkin "şüpheli bilgiler" dolaşımdadır. ABD’nin derinlerinde Ruslar, Rusların derinlerinde de ABD’nin Rusları artık bir olgudur. Böylesi bir durumda ABD’nin, Avrupa ve Rusya ile ilgili olarak tüm yönetsel, jeopolitik, jeoekonomik, enerjisel, diplomatik ve sair kalemleri çok yakından istihbar etmesi ve yönetmesi doğal alanda görülebilir.
Rusya'nın Avrupa üzerindeki etki ve güç ağları ile bunun jeopolitik ve askerî hareketlenmeleri ABD’nin iç etnik dengelerini olağanüstü bir göç dalgasına sebep olabilecek nitelik taşıyacaksa ABD’nin agresif ve çok dalgalı stratejiler izlemesi yine olağan rutin olarak değerlendirilebilir.
Rusya'nın da bu durumda ABD’nin ve Avrupa’nın ülkesine yönelik tüm ilişki ve girişimlerine aynı şekilde mukabelede bulunması da eşyanın doğasına uygun bulunabilir.
Görüldüğü gibi ABD’de Ruslar gizli bir element statüsüne sahip bulunmakta, bunlar olağanüstü etkiye sahip olabilmektedirler. Diğer yandan da ABD’nin Rusları da yine Rusya da olağanüstü etkili olabilmektedirler. Bu demografik ve stratejik simetrinin ABD başkanlık seçimlerine etki parselinde gündemde olması Avrupa'da ve Küre’de Rus siyasal sosyolojisi üzerinden yeni küresel kurgu çabalarını göstermektedir.
Ukrayna bağlamında düğümlenen jeopolitik ve etno-ideolojik sorunun planlanandan ve öngörülenden çok boyutlu sonuçlar üreteceğine kesin gözüyle bakabiliriz. ABD, Avrupa ve Rusya strateji ve politikalarının bu boyutuna da göz atmak ilginç olacaktır.
ABD’nin dünyanın birçok yerinde etnik olguların siyasetini kolayca yapabilmesinin sebebi de çok etniklilik kültürü ve bu birikimin getirileri veya götürüleri ile ilgili sahip olduğu bilançolardır. Rusya'nın da ABD’nin Avrasya versiyonu olduğunu bu bağlamda saptamak önemli bir başlık olabilir.
Görüldüğü gibi ABD’nin de anayasal düzenini, sosyal yapısını ve dengelerini tehdit edebilecek Avrupa kaynaklı göç hareketleri olasılığı vardır. İkinci Dünya Savaşı’na ABD’nin dahil olmasındaki diğer bir etkenin Avrupa'nın etnik ve dini haritasını Almanya’nın çizmesi olasılığı ve bu olasılığın gerçekleşmesi halinde de Avrupa’dan ABD’ye kitlesel göçlerin gerçekleşmesi tehlikesidir. ABD’nin Avrupa ve Rusya stratejilerindeki bu bağlam ana eksen olma vasfına da sahip olabilecektir.
ABD’nin Çin ile benzer etnosiyasal sorunları vardır. Çin ile rekabet ve mücadelede Rus örneğinde olduğu gibi ABD’deki Çin nüfusunun istidatlı olanlarının istihdam edildiği bilinmektedir.
Bu bağlamda ABD’nin Tayvan ve Doğu Türkistan stratejileri ciddi etnik tecrübelerin ürünüdür. ABD’nin her etnik unsurun üretebileceği asitmetrik güç konusundaki deneysel birikimi her devletin sahip olmak isteyeceği jeostratejik görkemli bir servettir.
İngiltere’nin de sahip olduğu bu birikim Avrupa denkleminde yerini almıştır. Dolayısıyla Çin'in etnik handikapları ülke içerisinde bir sorun teşkil etmiyorsa da ilerleyen süreçte bu alanın nasıl gelişeceğini öngörmek olanaksız görünmektedir. İlginç olan bu çok etnikli imparatorlukların uyguladıkları stratejilerin gelecekte kendilerini vurmayacağı konusundaki güvenleridir. ABD ve Rusya gibi çok etnikli bir devlet olan Çin tecrübeleri de ilginç boyutlara sahiptir.
Dünyanın en fazla etnik unsur barındıran bu üç süper gücünün etnik siyasal kültüre yapacakları katkının ilerleyen süreçte kendileri için oluşturacağı atmosferi öngörme yöntemleri önemli olacaktır.
Çok etnikliliğin imparatorluk üreten siyasal bir mineral deposu olarak işlev görmesi de paradoksal olgudur. Önce tümlenen, güç yitiminde tekrar parçalanan bu etnik unsurlar, siyasal bir mimarinin siyasal tuğlaları olarak etnik pazar da oluşturabilmektedirler.
ABD, Rusya ve Çin’in bu etnik mimarî kültürü, ülkelerin rekabetinde etkili olabilmektedir. ABD, Doğu Türkistan üzerinden Çin’i zorlayabilirken, Çin ABD’yi bir etnik unsur üzerinden örseleyemiyor. Dalay Lama gibi Tibet lideri ABD’nin Uzak Doğu stratejisinde etkin olabilmektedir. Liste biraz uzayabilir ABD lehine.
ABD'nin demokrasi gibi büyüleyici olan bir siyasal simyasal işlemle uluslararası siyasal trendler üretmesi, Rusya ve Çin’in otoriterliği zorlayan yöntemlerinden daha etkili sonuç vermektedir.
ABD’nin önümüzdeki süreçte Çin’le de Tayvan’da aynen Ukrayna-Rusya ile olduğu gibi siyasal kültür savaşı vereceği de verilenmektedir. Bu nokta, irrite edilen etnik unsurun güvenliğini sağlamak, en büyük sorundur. Bu sorun Rusya ve Çin stratejilerine hizmet etmektedir. ABD sisteminin ve demokrasisinin Kuzey-Güney iç savaşı referansı taşıması bu bağlamda ironik durabilir.
Sonuç olarak ABD’nin Avrupa ve Rusya stratejileri öncelikle hegemonya bazlı olmaktan çok anayasal düzenini ve sosyal dengelerini garantiye alma bazlıdır. Bu garanti arayışı zaten bir hegemonya da üretir. Üretilen hegemonya da anayasal düzeni ve sosyal dengeyi çifte garantiye almaktadır. Dolayısıyla ABD ve Batı stratejilerinin bu etnik dengelerle örülü denklemi siyasal paradoks üretme fabrikası gibi de çalışmaktadır.
Ukrayna lideri Zelenski’nin komedyen geçmişi bu olağanüstü tablo ile tam bir asimetri yaratmaktadır. Asimetrik siyasal tablolar önümüzdeki süreçte birçok alanda karşımıza daha fazla çıkacaktır.
TT
“Gizli” siyasal bir element olarak ABD’deki Rus göçmenler
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة