Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından ABD Başkanı Joe Biden, Rusya'dan ham petrol, petrol ürünleri, LNG (sıvılaştırılmış gaz) ve kömür ithalatını doğrudan yasakladığını duyurdu. Ancak Avrupa Ortak Pazarı, üyelerinin Rus petrolü ithalatını yasaklamalarının ekonomik sonuçlarına karşı temkinli olmaya devam ediyor.
Yaptırımlar, Moskova'yı en önemli döviz kaynaklarından mahrum bırakmak için Rusya'nın petrol üretim kapasitesini azaltmayı amaçlıyor. Aynı şekilde, Moskova'nın Avrupa'nın en önemli petrol ihracatçısı olmasından kaynaklanan nüfuzunu azaltmayı hedefliyor (Rusya, Avrupa'ya günlük petrol tüketiminin yüzde 30'unu oluşturan 2,7 milyon varil ham petrol, yine günde yaklaşık bir milyon varil petrol ürünü tedarik ediyor. Avrupa ayrıca doğal gaz arzının yüzde 40'ını bir dizi petrol boru hattı aracılığıyla Rusya’dan sağlıyor). Yaptırımlar ayrıca modern teknolojilerin Rusya’ya ulaşmasını engellemek için Batılı petrol şirketlerinin Rus şirketleri ile ortak çalışmasını yasaklıyor. Projeye katılan Batılı şirketlerin gaz boru hattının inşasından ve işletilmesinden sorumlu olan Gazprom’a yaklaşık 11 milyar dolar borç verdiği "Kuzey Akım-2" projesinde olduğu gibi, Batılı şirketlerin Rus petrol endüstrisine yaptıkları mali katkıları durdurmayı amaçlıyor.
Dünyada üç büyük petrol pazarı var: ABD, Avrupa ve Çin. Her pazar diğerinden farklı.
2015 yılından sonra kaya petrolü ve gaz üretimi sayesinde ABD petrol ihracatçısı ülke konumuna geldi. Aynı zamanda, ABD, toplam petrol ithalatının yaklaşık yüzde 1.5'ini oluşturacak kadar küçük miktarlarda Rus petrolü ithal ediyor. Dolayısıyla Washington aldığı ithalat yasağı kararından sonra şirketlerden kaya gazı üretimini artırmalarını isteyebilir ve Rus petrolünün yerini alması için stratejik rezervlerinden yararlanabilir. ABD aynı zamanda kaya gazı sayesinde en büyük LNG ihracatçılarından biri haline geldi. Yani Rusya’dan doğal gaz ithal etmiyor.
Avrupa Ortak Pazarı ülkelerinde ise durum tamamen farklı. Norveç en büyük petrol üreticisi, ancak yedek üretim kapasitesi nispeten sınırlı ve üretimini hızla artırma olasılığı zor. Bir yandan, Avrupa ülkeleri son zamanlarda sürdürülebilir enerjileri geliştirmeye odaklandılar ve sıfır emisyon politikalarının bir parçası olarak hidrokarbon yatırımlarını büyük ölçüde azalttılar. Öte yandan, seksenli yılların ortalarından itibaren Avrupa, büyük miktarlarda Rus doğal gazı ithal etmeye başladı. O zamandan beri Washington, Avrupa'nın Rus gazına aşırı bağımlılığına karşı çıkıyor ve şimdiki itirazları da bu jeopolitik itirazların sadece bir parçası. Ancak o sırada Rus doğal gazının alternatifi yoktu. Ama şimdi var; ABD, Katar, Norveç, Cezayir ve Nijerya.
Sorun şu ki, piyasa ülkeleri gaz kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışıyor, ancak kaynak çeşitliliği dönüşümü için süre ve yatırımlar gerekiyor.
Petrol ithalatında ise durum farklı; yedek üretim kapasitelerinin çoğunu başta Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere Arap Körfezi temsil ediyor. Bu konuda merak edilen sorular şunlar; Avrupa pazarı Rus petrolünü boykot edecek mi? Bu pratik mi ve mümkün mü? Hidrokarbon yakıtlar pahasına sürdürülebilir enerjilerin geliştirilmesi yolunda ilerlemeye yönelik Avrupa politikası ne olacak? Bu politika Ukrayna krizi öncesindeki ivmeyle devam edecek mi? Yoksa şimdi öncelikler değişecek mi?
Rusya, Çin, Hindistan ve diğer Asya ülkelerine petrol ihraç ediyor. Rusya'dan Çin'e günde 1.50 milyon varil kapasiteli bir boru hattı uzanıyor. Asya, petrol tüketiminin düştüğü Avrupa pazarının aksine dünyada en çok genişleyen petrol pazarı.
Dahası Rus şirketlerinin tüketim kapasitesi daha yüksek olduğundan Asya pazarlarına daha fazla yönelmeleri muhtemel. Ancak bu varsayım birkaç soruyu gündeme getiriyor; Rus petrolüne ambargo uygulanması halinde Avrupa'ya kim petrol tedarik edecek? Rus petrolünü telafi etmek için Asya'ya yapılan ihracat, Avrupa'ya mı kaydırılacak? Bunlar, özellikle yıllarca süren Asya pazarında var olma çabalarından sonra, küresel petrol endüstrisinin vermesi gereken önemli kararlar. Asya'ya ihracat yapanların aklını meşgul eden bir diğer soru da şu; hızla büyüyen bir petrol pazarından yüz çevirip neden daralan bir Avrupa petrol pazarına geçiş yapılsın?
Bu konuda alınacak kararlar petrol sektörünün geleceğinin merkezinde yer alacak. Körfez petrol şirketleri, daralan Avrupa petrol pazarlarına ve ABD pazarının kendi kendine yeter bir seviyeye gelmesine alternatif olarak, Asya piyasaları ile yıllardır petrol ilişkilerini geliştirmeye çalışıyorlar. Bazı Körfez petrol şirketlerinin Asya’daki petrokimya tesisleri ve rafinerileri ile uzun vadeli tedarik sözleşmeleri var.
Rus petrolüne uygulanan ambargonun ortaya çıkaracağı sonuçlar, uluslararası petrol pazarındaki konumu (küresel petrol üretiminin yüzde 10'u) göz önüne alındığında, Rus petrolünün daha sonra uluslararası pazarlara geri dönüş sürecinin hızlandırılması çabalarında saklı kalacak. Bu, üreten ve tüketen ülkeler olsun çeşitli tarafların jeopolitik ve diplomatik değerlendirmelerinin dikkate alınması anlamına gelecek. Rus petrolü olmadan, fiyatlardaki ve küresel enflasyondaki yükseliş devam edecek ve özellikle buğday arzındaki zorluklarla birlikte toplumsal huzursuzluklar baş gösterecek. Üretici ve tüketici ülkeler arasındaki yeni petrol anlaşmaları ve bu kararların lojistik sonuçları gelecekte petrol endüstrisinde büyük dönüşümlere yol açacak. Daha önceki ambargo deneyimleri, petrol ambargolarının sonuçlarının yıllarca sürdüğünü, ardından bunu petrol arzının tam kapasiteyle piyasaya geri dönmesiyle ilgili sorunların takip ettiğini gösteriyor. Buna ilaveten, Rusya'nın OPEC + grubundaki önemli rolü ve ambargo döneminde piyasaların istikrarı hakkında da soru işaretleri var.
TT
Rus petrolüne yönelik ambargodan hedeflenenler ve sonuçları
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة