Zafer veya yenilgi nasıl ölçülür? Cevap, askeri savaşlarınızda kendisi için savaştığınız siyasi hedeflere ne kadar yakın veya uzak olduğunuzla ölçülür, askeri savaşlardaki kayıplarınızın, yenilgilerinizin hatta zaferlerinizin boyutuyla değil. Her askeri savaşın siyasi hedefleri olduğunu, kayıpların ağır olabileceğini, ancak önemli olanın hedeflere ne ölçüde ulaşıldığı ve bu hedeflerin söz konusu kayıplara değip değmeyeceği olduğunu hatırlayalım.
Bu temelde, özellikle savaş henüz sona ermediği için, Rusya bugüne kadar (makalenin teslim edildiği gün olan 1 Nisan Cuma) muzaffer mi yoksa mağlup mu kabul ediliyor? Cevap, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ederek ulaşmak istediği ilan edilmiş hedeflerine ne kadar yaklaştığıdır. Burada Rusya'nın savaşa girmeden önce Ukraynalılardan taleplerinin güvenlik garantileri ve "NATO"ya katılmama olduğunu unutmamalıyız.
İşgalin ardından Başkan Putin hedeflerini genişleterek Ukrayna'ya iletilmek üzere Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a iletti ve böylece Ruslar ve Ukraynalılar arasındaki doğrudan müzakereler başladı.
İlk talep, tarafsızlık ve "NATO" ittifakına katılmamaktır ki Ukrayna'nın savaştan önce Batı'nın teşvikiyle reddettiği şey de buydu.
İkinci talep, Ukrayna'nın yine savaştan önce Batı'nın teşvikiyle reddettiği Donbass bölgesi ve Kırım üzerindeki Rus egemenliğinin tanınmasıdır.
Üçüncü talep ise ayrılıkçı bölgelerde Rus dilinin tanınması ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile yüz yüze imzaların atılması! Bu, savaştan sonra eklenen bir taleptir.
Başkan Putin'in topraklarına girmeye cesaret edemeyeceğini, Batı'nın onu yalnız bırakmayacağını düşünerek egemenlik bahanesiyle başta bu talepleri reddeden Ukrayna, bilindiği gibi Rus rüzgarları Ukrayna gemilerinin tersinden estiği için ilk tur müzakerelerin ardından bunları tartışmaya hazır göründü.
Birinci talep olan tarafsızlıkla ilişkili olarak Ukrayna, ne şimdi ne de gelecekte NATO'ya katılma talebinde bulunmayacağına dair yazılı bir taahhüt imzaladı. Güvenlik garantilerine gelince, pek çok Ukrayna askeri üssünün, Ukrayna Hava Kuvvetleri’nin, Rusya, keza küresel güvenlik için tehdit oluşturan bir dizi ABD-Ukrayna biyolojik laboratuarının imha edilmesinden sonra zaten elde edilmişti.
İkinci talebin uygulanması görüşülüyor ve bu bölgelerin ayrılması için referandum yapılması gerekliliği gibi onu engelleyebilecek hukuki sorunlara çözüm aranıyor. Bu, Ukrayna'nın söz konusu talebi kabul etmekte esnek ve hazır olduğunu gösteriyor.
Üçüncü talep, ilk iki talep üzerinde anlaşmaya varıldığında kesinlikle bir engel olmayacaktır.
O zaman ne kaldı?
Rusya'nın doğu Ukrayna'nın tamamını işgal edememesi mi? Henüz Kiev'e girememesi mi? Rusya'nın işgal etmeye çalıştığı, bugüne kadar başaramadığı ve sıcak sulara inmek için önemli bir liman olan Odessa'yı kontrol edememesi mi? Bunlar doğru, ancak kontrol altına alamadığı bölgelerin aksine, Rusya'nın doğuda kontrol altına aldığı bütün bir kara sınırı şeridi var. Çeçenler tarafından kontrol edilen kıyı kenti Mariupol var. Bütün bunlar, müzakerelerin ilk turun sonuçları üzerinden yürütülmesi halinde, gerçekleşen veya gerçekleşmeye yakın olan üç talebe eklenen primlerdir.
Savaş bu gerçekler ve hesaplara göre biterse, geriye sadece şu soru kalıyor; Rus ordusundaki kayıplar bu kazanımlara değer mi? Bu kazanımların gelecekte Rus güvenliği ve ekonomisi için önemi bunu belirleyecektir. Kesin olan şu ki, bu hesaplamaya göre Rusya sınırlarındaki en büyük Avrupa ülkesinin tarafsızlığını temin altına aldı. Sıcak sularda kendisine bir konum elde etmeyi garantiledi. Kendisi için bir maden teşkil eden çok önemli bir bölgeyi Ukrayna’dan ayırdı. Bu hesaba göre Rusya galip sayılır mı, sayılmaz mı?
Batı medyası, Rusya'nın müzakereler sırasında Kiev ve Çernigiv şehri çevresindeki askeri faaliyetlerini azaltacağını duyurması üzerine sevinçten havalara uçtu. Bu duyuruyu, Ukrayna ordusunu yenememesi nedeniyle Rus ordusunun yenilgisini kabul etmesi olarak gördü. Burada Ukrayna ordusunun Batı’nın tam lojistik desteğiyle savaştığını ve rakibinin hareketlerinin kendisine tamamen açık olduğunu hatırlayalım. Başından beri ABD'nin amacı Rusya'yı savaşa sürüklemek, tecrit etmek, askeri olarak sınamak, askeri ve ekonomik olarak zayıflatmaktı. Amaçlarının büyük bir kısmına geçici de olsa ulaştı. Ama başarısı, Rusların iyileşme ve kayıpların üstesinden gelme gücüne bağlı, peki bu durumda bu bir Amerikan zaferi sayılır mı?
Bu hesaplamanın dışında, hem de çok dışında, hatta Ukraynalılar ile Rusların sınırlarının dışında, Avrupa, Ortadoğu, Çin ve Hindistan'ı içeren diğer kazanç ve kayıplara gelince, kısacası tüm dünya bu savaştan etkilendi. ABD- Avrupa ve ABD- Arap ve özellikle de Körfez ilişkileri tarihinde dönüm noktaları oluşturan birçok olay yaşandı. Ruble ve yenin doların yerini alıp almayacağı tartışması ise sürüyor ve bu da dünyanın Çin-Rus ekseniyle ilişkilerinde birçok değişikliğin önünü açtı. Ama bu, başka bir makalenin konusu olan başka bir hesaplamadır.
TT
Ukrayna-Rusya: Kim kazandı ve kim kaybetti?
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة