Meşal Sudeyri
TT

Müminlerin önderlerinden bazıları hakkında ‘belgeler’

Halid el-Kasri, çektiği ıstırabın şiddetinden gözyaşlarına boğulan Ömer bin Abdülaziz'e şöyle dedi:
“Hilafet kimi güzelleştirirse o da hilafeti süsler, kim de hilafeti süslerse hilafet onu yüceltir. Sen de şairin dediği gibisin;
güzelliğine güzellik katarsın
senin benzerin nerede?
inci güzel yüzleri süsler,
senin güzel yüzün ise inciyi”
Ömer bin Abdülaziz de şunları söyledi:
“Arkadaşın bir söz söyledi ama mantıklı bir söz söylemedi.”
Sonra ona sordu:
“Senin kavminin efendisi kim?”
"Benim" cevabını verdi.  
Ömer de "Öyle olsaydın söylemezdin" dedi.
Ata'dan zikredilen bir rivâyete göre kocası Ömer bin Abdülaziz'in vefatından sonra Fatıma binti Abdülmelik'in yanına gittim ve ona “Ey Abdülmelik'in kızı, bana Müminlerin Emiri'ni anlat” dedim. Şöyle dedi:
“Bunu anlatıyorum ama o yaşasaydı anlatmazdım. Gündüzleri insanlar için çalışır, sonra başını eline yaslar, yanağından yaşlar süzülür, hıçkırarak ağlar, ben de ‘Sanki canından can gitti, ciğerleri parçalandı’ derdim. Gece, sabahın aydınlığı kendisine çakıncaya kadar öyle kalır, sonra oruç tutar ve derdi ki; ‘Kendime baktım ve bu ümmetin küçüğüyle, büyüğüyle, siyahı ve beyazıyla kaderini tayin ettiğimi gördüm. Sonra memleketin en ücra köşesinde kaybolan yabancıdan, muhtaç yoksullardan, kayıp tutsaklardan ve benzerlerinden kendime bahsettim, böylece Allah'ın bana onları soracağını ve Hz.Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in benim vekilim olacağını düşündüm. Bunun üzerine Allah katında özrümün kabul olmayacağından, peygamberimizin bana şefaat etmeyeceğinden korktum.’ Bu söylediklerinden sonra kendim için korktum, gözlerim onun için yaş döktü ve kalbim onun için titredi. Bunu hatırladıkça daha çok korkuyorum. Anlatacağımı anlattım. Öğüt almak sana kalmış.”
Bir gece, Ömer'in yanındaki kandil neredeyse sönüyordu. Bu yüzden Reca bin Hayve onu onarmak için atıldı. Bunun üzerine Ömer onu ısrarla engelledi ve yerine oturttu. Sonra Ömer kalktı ve kandili tamir etti. Buna şaşıran Reca “Müminlerin Emiri olduğun halde sen mi kalkıyorsun?” dedi. Ömer cevap verdi:
"Ben Ömer bin Abdülaziz olarak kalktım, Ömer bin Abdülaziz olarak oturdum."
Bir olayda: Ömer bin Abdülaziz'e bazı Arap heyetlerinin geldiği ve aralarında genç bir adamın olduğu söylendi. Genç adam kalkıp ilerledi ve dedi ki:
"Ey Müminlerin Emiri; açlıkla geçen bir yıl, bollukla geçen bir yıl ve öldürücü kıtlıkla geçen bir yıl olmak üzere üç yılımız geçti ve sizde de fazlasıyla para var. Eğer bu paralar bizimse neden bizden esirgiyorsunuz? Eğer Allah'ın ise onu kullarına neden dağıtmıyorsunuz? Eğer sizin ise neden bize sadaka olarak vermiyorsunuz? Şüphesiz ki Allah sadaka verenlerin mükâfatını verir."
Bunun üzerine Ömer bin Abdülaziz dedi ki: "Bedevi bize tek bir mazeret bırakmadı..."