Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Suriye'nin ihtiyaç duyduğu dönüş

Suriye, resmi çerçevesi Arap Birliği olan Arap sisteminin normal bir üyesi konumuna geri döndü.

Üyelik konumundan uzaklaştırılmasından beri aklımızı meşgul eden şu soruyu gündeme getirmenin artık faydası yok; Suriye’yi uzaklaştırma uygun veya gerekli bir önlem miydi?

Şam’ın birliğe geri dönüşü hakkında tartışmanın da artık bir yararı yok. Arap devletlerinin Arap sistemi olarak tanımlanan şeyle ilişkileri hep böyle olageldi. Örneğin geçmişte Mısır sistemden atılmıştı ve aynı durum Suriye ile de tekrarlandı. O zaman birliğin tarihi genel merkezi bile Mısır'dan taşındı ancak daha sonra genel merkezin Mısır’dan uzaklaştırılmasını ve nakledilmesini gerektiren nedenler var olmaya devam etse de Mısır’a geri taşındı.

Suriye'nin Arap Birliği'ndeki koltuğuna geri dönmesi ve eşiğinde olduğumuz zirve dahil tüm kurumlarına tam katılımı şu soruları gündeme getiriyor: Suriye bu dönüşten ne kadar faydalanacak?

Bu niteliksel ve önemli ülkenin toprakları küresel savaş arenasına çevrildi. Büyük ülkelerin kendi ajandaları için zorunlu bir geçit olarak görülen Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü, ülkenin bu karmaşık krizden çıkışının başlangıcı mı demek?

Suriye krizine dahil olan tüm ülkeler, ellerinde bulunan nüfuzu feda etmeyeceklerdir; çünkü onlar yardım ve hayır faaliyetinde bulunmak için Suriye’de değiller. Aksine Suriye'deki varlıkları mevcut ve gelecekteki politikaları için elzem hale geldiğinden nüfuzları için ağır bir bedel ödediler.

Arap ülkelerinin Suriye içinde ve üzerinde çatışan güçler arasında en az etkili olan taraf olmaları, Suriye için ne büyük şansızlık…

İsrail ve ABD karada ve havada etkili bir varlığa sahip. Buzlu ayaklarını sıcak denizlere sokmanın hayalini kuran Rusya ise amacına ulaştı ve ebedi dileği gerçekleşmiş oldu.

Aynı şekilde dünyanın tamamının kaldıramadığı ajandaları olan İran, deprem, güvenlik, mülteciler, tarih ve coğrafya ortağı Türkiye de Suriye’de varlığını koruyor.

Hepsi -özellikle de Rusya ve İran- Suriye’nin şu anki durumunu stratejik bir yatırım olarak ele alıyor. Onlar her şeyde ortaklar, rejim ancak onların desteğiyle ayakta duruyor ve siyasette her şeyin bir bedeli var!

Ancak Suriye örneğindeki en önemli boyut ve geleceğini tayin etmekte belirleyici unsur, dökülen kan ve verilen kayıplarda en büyük paya sahip olan Suriye halkı. Bu büyük halk, vatanı dışında milyonlarca sığınmacı ile kaçamadıkları için anavatanlarında kalan milyonlarcası arasında bölünmüş. Kaç evin yıkıldığını, kaç kişinin öldüğünü ve yaralandığını, kaç vatandaşın hapsedildiğini, yerinden edildiğini, Suriye geriye giderek ömrünün kaç yılını kaybettiğini, savaşın ilk gününden önceki haline dönmesinin kaç yıl alacağını doğru bir şekilde kaydedebilecek bir bilgisayar henüz icat edilmedi.

Koşullara baktığımızda ve savaş henüz bitmemişken, “Arap kucağına” dönmenin etkinliğini bu koşullardan kurtulmak açısından incelememiz mümkün. Zira mevcut haliyle Arap kucağı tüm bunları içeremez ve kesin çözümler sunması da beklenemez.

Arap sistemi Suriye'yi kendi içindeki konumuna iade ederek iyi yaptı ancak Suriye'nin içinde bulunduğu trajediden gerçek bir çıkış yolu bulabilmesi için ihtiyacı olan şey, kendine dönmesidir. Yaratılışın başlangıcından bu yana yaşanan en büyük trajediyi yaşayan eski Suriye'ye veda etmesidir. Zafer kazanmışçasına eskiyi yeniden üreterek bu trajediyi aşmak umut edilemez.

Çözüm ne Rusya, ne İran, ne de ABD ve hatta Araplardan gelmeyecek.

Gelin Arap Baharı'ndan hatta en doğru ve en anlamlı dersten ders çıkaralım. O da sadece ona nüfuz etmeye çalışanlara karşı daha sağlam bir iç konuma dayanan oluşumun musibet ve felaketlerinden kurtulabileceğidir.

Suriyelilerin elleriyle yeni, demokratik, üç rakamlı yüzde 99,9 sayısına sabitlenmemiş serbest seçimlerle herkesi tatmin eden siyasi sisteme sahip bir Suriye'nin doğumunu görecek miyiz?

Arap ülkelerinin toplantılarında Suriye temsilcisinin arkasında ülkesinin bayrağı ile hazır bulunması, tek bir durumda zararlı değil, o da yeni Suriye’nin doğuşu. Bu ise insanın alışık olduğu eskiyi tercih etmesi nedeniyle zor gibi görünse de yeniye yönelmek için daha isabetli ve doğru olandır.

Doğru olan başkalarının ajandalarına alet olmamaktır. Bu da ancak her Suriyelinin devletin kendisine ve topluma ait olduğunu hissettiği anda olacaktır. Bu yönde bir yürüyüşün başlangıcını görüyor muyuz?