Maha Muhammed Şerif
TT

Uzayda militarizasyonunun uluslararası güvenlik ve barış üzerindeki etkileri nelerdir?

Uluslararası alanda yapılan ve tarihi 1967 yılında imzalanan Uzay Antlaşması'na taraf olan ülkeler, nükleer silahlar taşıyan veya başka herhangi bir türde kapsamlı tahribat silahlarını yerleştirmemeyi, dünya etrafında veya uzayda gökcisimlerine silah yerleştirmemeyi taahhüt etti.

Günümüzdeki uzay yarışı, 1967 yılında imzalanan Uzay Antlaşması'nın ilkelerini ihlal olarak görülebilir. Soğuk Savaş'ın başlangıcından günümüze herkesin özel hedefleri vardır. İki güç; ABD ve Çin, kendi amaçları doğrultusunda uzayı kontrol altına alma ve militarizasyon konusunda rekabet içerisindedir. Dünyadaki gelişmeler artık kimse için gizli değil. Büyük devletlerin, kendi çıkarları için sahneyi tek başlarına domine etmek için çatışmalara girdiği biliniyor. Küresel iletişim çoğunlukla Dünya etrafındaki yörüngede bulunan yapay uydulara dayanıyor.

Bu artan gerilim, uluslararası bir uzay savaşının ve çatışmalarla dolu bir geleceğin habercisi mi? Ülkelerin bu alandaki davranışlarını düzenleyen kuralların olmaması ve özellikle uzaya erişimi olan gelişmiş ülkeler arasında meydana gelen çatışmalarda, dünyayı birçok uzay silahının konuşlandırılmasından koruma sorumluluğunu kasten görmezden geliyor.

Uluslararası uzay rekabetinin ağırlığı altında yarış önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Belki de bunun nedeni, iki güç arasındaki Soğuk Savaş'tan bu yana, özellikle Çin'in Tayvan Boğazı'nda beklenen acil duruma tepki olarak karşı silahlar kullanarak uyduları yok etme testi yaptığı 2007'den bu yana başka bir boyutu olan uzay teknolojisindeki ilerlemesidir.

Dolayısıyla Washington, askeri uzay yarışında Çin'i giderek daha fazla bir tehdit olarak görüyor. Bu testlerin uzay çalışanları üzerinde büyük etkisi olduğundan ve bazı haberler Çin'in planının ABD'nin uzay başarılarını yakalamak ve onları geçmek olduğunu gösteriyor. Bu testin, Soğuk Savaş sonrası dönemde uzayın bir savaş alanı olarak gelişmesine katkıda bulunduğu ve diğer ülkeleri uzay sistemlerinin zayıflığını fark ettikleri için silahlanmalarını artırmaya sevk ettiği düşünülüyor.

Bu nedenle, uzay liderlikleri olmayan ülkeler, uzay askeri uygulamalarına yatırım yapmaya başvurdu. Bunun sonucunda bu ülkelerin uzay programlarında fikirlerini ve deneyimlerini destekleyen derin etkilere tanık oluyoruz. Hindistan, 2019 yılının mart ayında yapay uydulara karşı silah denemesi gerçekleştirdi.

Aynı şekilde İran’ın uydu sistemlerine müdahale edebilecek elektronik saldırılar yapma yeteneğine sahip olması, ilk askeri uydusunu Nisan 2019'da buradan fırlatması ve yarışın gürültülü siyasi hayatın kalbinde yer alması daha büyük bir şeyi bünyesinde barındırıyor. Kuzey Kore de uydulardan gönderilen radyo frekansı sinyallerini karıştırmak için deneyler üzerinde çalıştığından, bu yansımaların artması bekleniyor. İlk casus uydusunun inşası, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un ülkesinin bu hamleyi tamamladığını açıklaması ve henüz belirlenemeyen bir tarihte fırlatılması için yeşil ışık yakmasıyla tamamlandı.

Özellikle Çin, Rusya, Hindistan ve ABD'nin son yıllarda uydusavar silahların üretimi, testi ve kullanımı alanında bir uzay silahlanma yarışına girmesinden sonra uzayın militarizasyonundan uzun uzun bahsetmek ve bazı ülkelerin faaliyetlerinin sebeplerinden bahsetmek mümkün. ABD Ordusu Uzay Kuvvetleri Başkanı, Çin'in askeri yeteneklerindeki hızlı ilerlemenin ABD'nin uzaydaki üstünlüğüne yönelik artan riskler oluşturduğunu söyledi.

Çatışmanın savaş meydanından uzay alanına kayması ve ABD-Avrupa raporları ve bilgileri aracılığıyla, Rusya'nın uzaydaki iletişim ve navigasyon sistemlerini ve füzesavar uyarı sistemlerini yok edebilecek yeni silahlar geliştirebileceğinin söylenmesi ışığında daha önce de belirttiğimiz gibi ABD, Rusya ve Çin arasındaki yarışın kızışıyor olması şaşırtıcı değil.

Özellikle Rusya'nın, ulusal güvenliklerine karşı mevcut ve gelecekteki uzay teknolojileri aracılığıyla yer ve uzayda ortaya çıkabilecek ani tehditleri engellemek amacıyla savunma yeteneklerini güçlendirmek için yapmış olduğu uydu düşürme deneylerinin ardından...

Dünya tekrar silahlanma yarışına ve yıldız savaşlarına mı döndü? Uzayın militarizasyonunun uluslararası barış ve güvenlik üzerindeki yansımaları nelerdir? Gelecekte yıkıcı bir yarışa mı tanık olacağız?

Şüphesiz bunlar çok karmaşık etkileşimlerdir. Her gün olaylar bizi şaşırtan yeni, kafa karıştırıcı ve akıllara durgunluk veren şaşırtıcı haberlerle şaşırtıyor. Peki, neden her konuda çatışma ve husumet devam ediyor? Her halükârda, bu gerilim ve çatışmaların ortasında soruların çoğu cevapsız kalacaktır. Çin, nükleer cephaneliğini geliştirmek ve genel olarak askeri yeteneklerini geliştirmek için çalışıyor ve bu, Washington'ın endişesini artırdı. Batı'nın baskısı, Rusya'nın Ukrayna'daki savaş konusunda pozitif tarafsızlık içinde hareket etmesi ve savaşı bitirme yönünde bir inisiyatif sunması nedeniyle ona karşı tavır almasına neden oldu. Bu, Pekin ile Washington arasındaki ticaret anlaşmazlığına ek olarak Batı'nın savaş konusundaki tutumunun gerçekliğine ilişkin şüphelerini kuvvetlendirdi. Çin'in uzay endüstrilerindeki gelişimi ve uzaydaki varlığı, tıpkı geçen yüzyılda Sovyetler Birliği'nin Soğuk Savaş sırasında olduğu gibi, onu ABD liderliği için ana rakip yapmaya yakın.

Uzayın militarizasyonu, 6 trilyon dolarlık bir ekonomi olan uzay ekonomisiyle paralel bir şekilde ilerliyor. Bu iki konuyu birbirinden ayırmak mümkün değil. Krizler, dünya üzerindeki etkilerini gösterdiği için uluslararası güvenlik ve barış, çekişme içindeki devletlerin öncelikleri arasında olmalıdır. Devletler, bu yarışta dikkatli olmalı ve toprak ile uzayın barış içinde yaşanması için çaba sarf etmelidir. Çünkü dünya ve uzay, savaşla değil barışla yaşatılmalıdır.

*Bu analiz Şarku’l Avsat için kaleme alındı.