Cidde'de Ukrayna konulu toplantıya katılanlar, dünyanın on yıllardır şahit olmadığı bir krizi, Avrupa sahnesindeki son derece tehlikeli bir krizi görüştüklerini biliyorlardı. Bu krize büyük devletler daldı. Batı, Rusya’nın kazanmasını engelleme kararını uygulamakta çok ileri gitti. Çatışan taraflar ilerleme veya geri çekilme güçlerini kaybetti. Patlak verdiği andan itibaren Birleşmiş Milletler'in dayandığı ilkeleri hatırlama kabiliyetini sekteye uğratan bu çatışmanın devamının siyasi, ekonomik ve askeri sonuçları var.
Suudi Arabistan'ın böyle karmaşık ve çetrefilli meseleyle ilgili bir toplantıya ev sahipliği yapabilmesinin kaynağında özellikle son yıllardaki birikimi yatıyor. Bu, bölgesel ve uluslararası krizleri ele almadaki sorumlu deneyim birikimidir. Gerçek şu ki, 2030 Vizyonu ile başlattığı iç rönesans programına paralel olarak Riyad, dünyanın hem ekonomik hem de siyasi meselelerinde katılımının etkisini kat kat artırmayı mümkün kılan bir uluslararası ilişkiler ağı oluşturmaya da önem verdi. Suudi Arabistan'ın son yıllarda tanık olduğu bir dizi zirveyi ve Prens Muhammed bin Selman'ın etkili ve gelişmekte olan başkentlere yaptığı ziyaret turlarını hatırladığımızda, Ukrayna toplantısının Cidde'de gerçekleşmesini garipsemeyiz. Suudi Arabistan yeni ilişkiler kurdu, eskilere yeniden odaklandı, komşu ve uzak ülkelerle köprü kurma politikası başlattı. Temel çıkarlar, ABD ile ilişkilerindeki sarsıntıların üstesinden geldi. Rusya ile OPEC+ Örgütü’nde yan yana olan sandalyelerinin ötesine geçen yakın bir ilişki kurdu. Çin ile Pekin'i ünlü üçlü mutabakatla sonuçlanan Suudi Arabistan-İran diyaloğuna ev sahipliği yapmaya iten gerçek bir stratejik ilişki geliştirdi. Buna ilaveten, geçtiğimiz günlerde düzenlenen Arap zirvesinde Ukrayna Devlet Başkanı’nı da konuk eden Suudi Arabistan, Hindistan, Brezilya, Türkiye ve Güney Afrika ile ilişkilerini güçlendirdi. Bu uluslararası ilişkiler, güvenilirlik ve güven cephaneliği, Suudi Arabistanlı oyuncuya zor dosyalara, özellikle de Rusya-Ukrayna savaşına yaklaşma gücü verdi.
Katılımcıların Rusya-Ukrayna savaşına aynı pencereden bakmadıkları açıktı. Çin'in hesapları çok karmaşık. Rusya'nın savaşı kaybetmesi, Tayvan'ı anavatana döndürme ümidini erteliyor. Vladimir Putin’in yanında alenen yer almak ise, Çin'i Batı ile küresel ekonomiyi ve Çin ekonomisinin kendisini tehdit eden derin bir kopukluğa sokabilir. Hindistan'ın da karmaşık hesapları var. Tarafsızlık ipi üzerinde yürüyor. Rusya ile eski ilişkilerini riske atmıyor. Ama Çin'in artan rolünü ve cephaneliğini endişeyle takip ediyor. Çin çağının yaklaşan hayaletine yönelik Batılı korkuların meyvelerini toplamaya çalışıyor. Katılımcılar arasında ‘Rus saldırganlığına’ karşı tutumlarını belirleyen Avrupa ülkeleri ile barış çağrısı bayrağı altında beklemeyi tercih eden diğer kıtalardan ülkeler de vardı.
Cidde toplantısı, çatışmanın daha tehlikeli bir aşamaya girdiğine dair artan işaretler arasında gerçekleşti. Ukrayna İHA’ları Putin'i, Moskova'yı ve Rus topraklarını savaşın dışında tutma kartından mahrum etti. Zelenskiy'nin İHA’ları, Kremlin ve efendisinin ikamet ettiği şehrin üzerinde birden fazla kez uçtu. Tahıl savaşının patlak vermesi, çatışmanın daha da tehlikeli hale geldiği algısını güçlendirdi, çünkü zararlı etkileri yakın ve uzak ülkelerdeki yoksulların sofralarında görülüyor. Putin'in bazı Afrika ülkelerine verdiği hediyeler sorunu çözmüyor. Tahıl savaşı, limanlar savaşını tetikledi ve Karadeniz tüm dünyaya kurulmuş bir tuzak gibi görünmeye başladı.
Bu, uluslararası krizlerde benzeri görülmemiş bir çıkmaz. Vladimir Putin savaşında çok ileri gitti. Binlerce askerin hayatını kaybetmesini, ekonomiye verilen zararı ve dahası ülkesinin imajının aldığı büyük darbeyi örtecek bir zafer ilan etmesine yardımcı olacak kazanımlar olmadan geri adım atamaz. Zira imajının aldığı darbe şu soruyu gündeme getirdi: Ukrayna ordusu karşısında Rus ordusunun performansı buysa, çatışma doğrudan NATO ile olsaydı durum nasıl olurdu? Putin'in savaştan öylece geri çekilememesi, çözülmesi gereken bir sorun. Putin savaşı kendi lehine sonuçlandıramıyor. Mevcut pozisyonlara göre ateşkesi dayatamıyor. Rus ordusunun Ukrayna’nın karşı taarruzunu engelleme ihtiyacı, onu büyük miktarda mayın döşemeye sevk etti. Bu ise insanlara İkinci Dünya Savaşı'nın dehşetini, asker cesetlerini ve kopmuş uzuvları hatırlattı.
Cidde toplantısı dün, yani 6 Ağustos'ta çalışmalarını tamamladı. Tesadüf eseri dün, dünyanın hafızasında ürkütücü ve benzeri görülmemiş bir olayla anılıyor. Zira bahsi geçen gün ABD'nin Hiroşima'ya atom bombası atışının yıl dönümü. Dün genellikle dünyanın acılarından ders aldığı varsayılan tarihin bir kesiti olarak hatırlanırdı. Ukrayna savaşıyla birlikte bu günün bir anlamı daha oldu. Bazı Rus yetkililerin nükleer silah kullanmanın koşulları ve dünyanın böyle bir duruma sürüklenebileceği ihtimaline ilişkin açıklamaları birçok korkuyu uyandırdı. BM Genel Sekreteri'nin "Nükleer savaş davulları yeniden çalıyor" açıklaması bu korkulara önemli bir meşruiyet kazandırdı.
Rusya-Ukrayna savaşının en büyük tehlikelere açık olduğuna dair artan küresel his karşısında Suudi Arabistan, Cidde toplantısını düzenlemeye çalıştı. Dış politikasının güvenilirliği, aynı amaç için düzenlenen Kopenhag toplantısına katılanlara kıyasla Cidde toplantısına katılanların sayısını ikiye katladı. Bir bildiri ya da açıklamanın sihirli bir çözüm taşıması mümkün değil. Bu tehlikeli ve karmaşık kriz sadece Ukrayna'nın geleceği ile ilgili değil, aynı zamanda tek kutuplu dünyanın yıkıntıları üzerinde şekillenmekte olan dünyada Rusya'nın konumuyla da ilgili. Cidde toplantısına katılmayan Rusya'nın kendisini yakından izlediği anlaşılıyor. Rusya-Ukrayna savaşını durdurmaya yönelik daha da kristalleşmesi beklenen uluslararası bir irade var. Her iki taraftaki can kayıplarının boyutu, dünya ekonomisine verdiği zarar ve tahıl savaşının yol açtığı acılar, savaşın yayılması korkusu ve büyüyen nükleer silah hortlağı, hepsi de Ukrayna felaketini sona erdirmek için baskı yapan faktörler. Cidde randevusu, farklı pozisyonlara ve okumalara rağmen, birleştirici çözüm iradesini kristalize etme yolunda atılmış bir adım. Dünya, çözüm için savaşan tarafların yorgunluğuna ve zafer elde etme konusundaki umutsuzluklarına da bahis oynayabilir.