Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Netanyahu Büyük İsrail bombasını neden patlattı?

Gazze'ye yönelik savaş ve bölgedeki pek çok coğrafyaya yayılmasından önce dünya, halklarını savaştan ve dünyayı da savaş kaygısından kurtaracak bir istikrar vahası haline gelebilecek yeni bir Ortadoğu hayal ediyordu.

O dönemde, İsrail ve çıkarları, neredeyse kapsamlı olacak normalleşmeyle sağlanan barış şemsiyesi altında, diğer tüm devletler gibi Ortadoğu'da yaşayabilecek bir devlet olarak dikkate alınıyordu. İsrail’in, Suudi Arabistan'ın önerdiği temel şartı, yani “Arap Barış Girişimi” ve “New York Konferansı” temelinde İsrail Devleti ile yan yana yaşayan bir Filistin devletinin kuruluşu şartını yerine getirmeden, tüm Arap ve İslam devletleriyle normal ilişkiler kurma arzusu olmasaydı, bu gerçekleşebilirdi de.

7 Ekim 2023'te, İsrail ile kapsamlı Arap-İslam barışı fikri büyük bir darbe aldı. Ortadoğu, kapsamlı bir soykırıma maruz kalan ve kalmaya devam eden Gazze merkezli bir savaş haline girdi. Savaş, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun övünerek “yedi cephe” olarak tanımladığı birkaç cepheye yayıldı. Netanyahu, savaşın sonuçlarını ve bölgede neden oldukları değişiklikleri, İsrail ile salt normalleşmenin ve onu sıradan bir bölge devleti olarak pekiştirmenin ötesinde, merkezi ve lider bir devlet haline getiren yeni bir Ortadoğu'nun oluşumunun başlangıcı olarak değerlendirdi. Bu İsrail’in nüfuzunun ve ilişkilerinin temeliyse, Amerikan desteği duvarına dayanan üstün askeri güçtür.

Yedi Savaş’ın babası, iki Amerikan yönetimini dizginlemede ve savaştaki performansı, savaşı sona erdirme konusundaki isteksizliği hakkındaki çekincelerine rağmen desteklerini garanti altına almada olağanüstü bir başarı elde eden Netanyahu'dur. Aynı zamanda, devlet ve toplumun savaş yönetimi konusunda bölündüğü iç siyasi hayatı dizginlemeyi de başardı. Bu durum, hükümet mecliste salt çoğunluğa sahipken muhalefetin sokakta çoğunluğa sahip olması gibi İsrail'de nadiren görülen tuhaf bir ikiliğe yol açtı. Kendi sağcı kampı içinde bile, özellikle Haredilerin askere alınması konusunda, oluşumları arasında temel anlaşmazlıklar bulunuyor.

Netanyahu bu temel anlaşmazlıkları dizginlemeyi ve seçimler daha erken veya planlanan tarihinde yapılana kadar devletin başında ve karar alma süreçlerinin merkezinde kalmayı başardı.

Netanyahu, yakın zamanda, birçok kişinin bir ses, sis veya seçim bombası olarak gördüğü bir bomba patlattı. Büyük İsrail’i kurmak için babalarından ve dedelerinden miras aldığı “ilahi bir yetki”ye sahip olduğunu deklare etti. Bu, Batı Şeria, Gazze, Lübnan ve Suriye'ye uzanan işgalleriyle mevcut İsrail'in artık “ilahi yetkiyi” somutlaştırmakta yetersiz kaldığı anlamına geliyor. Bu nedenle, Ürdün ve Mısır gibi bazı komşuların topraklarının bir kısmına ihtiyaç var!

İnsan gücü ve askeri güç dengesi göz önüne alındığında, İsrail'in bu ek yayılmacı emellerini uygulanabilir bir proje haline getirme imkânı yok. Ancak Netanyahu'nun Büyük İsrail arzusunu dile getirmesinin bile, özellikle de bölge hâlâ çözümsüz savaşlarla boğuşurken, Ortadoğu'yu zehirleyecek farklı bir iklim yaratması kaçınılmaz. Aynı şekilde tüm bölgeyi yangın alanlarını daraltmak yerine genişletme ve potansiyel olarak çatışmaları sona erdirmek yerine yeni savaş alanları yaratma tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor.

Peki Netanyahu neden bombayı patlattı?

İsrail'in, Henry Kissinger'ın “İsrail'in dış politikası yoktur, sadece iç politikası vardır!” sözleriyle yerinde bir şekilde tanımladığı, tedavi edilemez bir takıntısı vardır.

Devletin, halkının ve onu yönetmek için seçilenlerin veya muhalefette yer alanların sahip olduğu özel bileşim nedeniyle, siyasi hayatı gerçekten yönlendiren şey, politikacılara devlet için bir çıkar elde etmeden önce kendileri için oy kazanmaya dayalı bir dil, pozisyon ve hatta programlar dayatan kamuoyu yoklamalarıdır. Gerek hükümette yer alanların gerekse muhalefetin açıklamalarını incelersek, aralarındaki ortak paydanın seçmenleri memnun etmek olduğunu görürüz. Aralarında bir fark varsa, bu sadece performanslarıdır. Netanyahu'nun şu anda yaptığını, iktidarda iken muhalifleri de yaptılar. Dolayısıyla genel seçimlerde devrilse bile, halk Filistinlilerle barış isteyenlere oy vermediği sürece yerine geçenler de ciddi barış girişimleri sunmaya cesaret edemeyecekler!

Amacı seçimsel, ancak iktidara geldiklerinde sahipleri için bağlayıcı olan bir pozisyonlar çeşitliliği var.

Netanyahu Büyük İsrail için çabalıyor ve bu ürüne alıcı buluyor. Smotrich, Batı Şeria'yı ilhak edip bir Filistin devleti hayaline son kurşunu sıkmak istiyor ve kendisini alkışlayanlar buluyor. Ben-Gvir, Mervan Bergusi ile fotoğraf çektiriyor ve savunmasız bir tutuklunun hücresine yaptığı baskını kendisine oy vermeye değer kahramanca bir eylem olarak görenler buluyor. Bu üçü sadece örnek ve koalisyonlarının ortaya koyduklarının ve onu iktidarda tutmak için gösterdikleri çabaların sadece bir bölümü.

Böyle bir durumda ve İsrail sahip olduğu her şeye sahipken, bizim ve dünyanın arzuladığı yeni bir Ortadoğu'yu nasıl hayal edebiliriz?

Netanyahu'nun dünyanın arzuladığı özelliklere göre yeni bir Ortadoğu yaratma çabalarını zehirlemeye ve engellemeye çalıştığı bu durumun olumlu yanı, İsrail'in “tanıma tsunamisi” olarak tanımladığı Filistin devletini tanıma duyuruları ile yeni bir yol belirleyen New York Konferansı’dır. İsrail bu yola şiddetle karşı çıkacaktır, ancak onu iptal edip farklı bir yol dayatma gücüne sahip değil.