Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Kadı Ceyrani'yi kim öldürdü?

Katif’teki Evkaf ve Miras Mahkemesi (Caferi) yargıcı Kadı Muhammed b. Abdullah el-Ceyrani, 13 Aralık 2016 Salı günü, Suudi Arabistan’ın doğusundaki Tarut beldesinde bulunan evinin önünden kaçırıldı.

19 Aralık 2017’de ise Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı, iki milyon metrekareyi aşan terk edilmiş tarım arazilerinde yaptığı geniş çaplı aramalar sonucunda, Kadı Ceyrani’nin gömülü olduğu yeri, es-Salihiyye adı verilen bölgede tespit etti.

Soruşturmalar, kaçıranların Kadı Ceyrani’yi buraya götürdüklerini, işkenceye maruz bıraktıklarını, ardından kazdıkları bir çukura koyup ateş ederek öldürdüklerini ve cesedini oraya gömdüklerini ortaya çıkardı.

30 Eylül 2018’de, Suudi Arabistan Kralı Selman b. Abdulaziz’in emriyle, Kadı Muhammed b. Abdullah el-Ceyrani’ye Kral Abdulaziz Nişanı verildi.

Kadı Ceyrani, bundan önce de 2011 ve 2012 yıllarında evine düzenlenen iki saldırıya ve aracının kundaklanmasına maruz kalmıştı. Bunun sebebi, özellikle el-Avamiye’de etkinlik gösteren terörist milisleri açıkça eleştirmesi ve onlarla mücadelesini sürdürmesiydi.

Suudi Arabistan’da dün, kadıyı kaçırıp öldürenlerden biri hakkında verilen idam cezası infaz edildi.

Bu hazin hikâye, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde (özellikle Kuveyt ve Bahreyn’de) yaşanan fikrî ve güvenlik boyutlu terör faaliyetlerini yeniden hatırlatıyor. Üstelik bu dönem, üzerinden henüz on yıl bile geçmemiş taze bir geçmişe işaret ediyor. Zaman açısından kısa sayılabilecek bu süre, olayların etkisini ve devamlılığını azaltmıyor. Yani en azından yaşanan anın yanılsamasına kapılanlar dışındakiler için bunu söyleyebiliriz.

O dönemde Batı medyası, Suudi Arabistan ve Bahreyn’e, insan hakları gerekçesiyle yoğun şekilde yüklenmişti. Bahreyn’de el-Eşter Tugayları ve Suudi Arabistan’da Hicaz Hizbullahı’na karşı verilen çetin mücadeleler hep bu bağlamda tartışıldı. Ne var ki hiçbir çevre, sivil bir yargıcın kaçırılması, işkence görmesi, öldürülmesi ve cesedinin yakılması olayını küresel bir mesele hâline getirmedi!

Kimi geçmişte kaldı diyebilir. Ancak hakikat şu: Bu yapı ölmedi, hâlen kolları, taraftarları ve yeni nesil unsurlarıyla mevcut. Siyasi yangınların ve fitne kazanlarının hararetiyle beslenerek yeniden ortaya çıkmaya hazır beklemekte.

Tarihin bize öğrettiği bir gerçek var: Yaklaşık her on yılda bir yeni bir fitne ve şiddet dalgası patlak verir. Akıllı olan ise bu şer dalgası gelmeden önce ona karşı hazırlığını yapandır.