Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Hikaye Fetih ve Hamas’tan daha büyük

Filistin’in bölünmüşlüğü bir sır değil. İhvancı Hamas Hareketi’nin gerçekleştirdiği darbenin ardından 2007’de El Fetih’in adamlarını Gazze binalarının çatılarından atmasından bu yana El Fetih ile Hamas arasında derinleşen anlaşmazlık da bir sır değil.

Bugün yeni olan şey, Hamas’ın Lübnan’daki liderinden Usame Hamdan’ın şu açıklamalarının ardından anlaşmazlığın tekrar ön plana çıkması oldu:

“Kimse Sina Çölü’nün Filistinlileri yutacağını düşünmüyor. Tam tersine sınır bölgesi işgale karşı daha köklü bir direniş üssü haline gelecek.”

Hamdan “Eğer birisi ulusal güvenlikten veya bölgenin güvenliği ve istikrarından endişe ediyorsa, Gazze’ye yönelik saldırıyı durdurmak için değil, işgali durdurmak ve sona erdirmek için çabalamalıdır” dedi. El Fetih bu açıklamaların “yanlış” ve tehcir fikrinin kabul edilmesi niteliğinde olduğunu ifade etti.

Ayrıca Hamas’a “Filistin vatandaşının hayatının partizan çıkarlardan daha önemli olduğunu” fark etmesi çağrısında bulunuldu. Gerçek şu ki, 2007’den bu yana yaşananlar, Hamas’ın Filistinlileri umursamadığını ve ulusal güvenlik bir yana bölge ülkelerinin egemenliğini dahi korumanın en son endişe duyduğu şey olduğunu gösterdi.

Hamas bunu Mısır’da sözde Arap Baharı döneminde hapishaneleri açmak gibi şeylerle gösterdi. Birkaç gün önce de hareket, Lübnan’da Aksa Tufanı İzcileri’nin kurulması çağrısında bulundu, ki bu çağrı, terörist Hizbullah hariç, her kesimden Lübnanlılar tarafından reddedildi.

Şimdi Usame Hamdan’ın, Hamas’ın Gazze halkının Sina’ya gönderilmesinde bir mani görmemesi bir yana, bu İhvancı hareketin Sina’yı, yani Mısır topraklarını İsrail’e karşı savaş rampası olarak kullanmayı düşünmeye başladığını gösteren açıklamalarıyla karşı karşıyayız.

Hamdan’ın ulusal güvenlik ve bölgenin güvenliğiyle ilgili konuşmaları, daha önce Halid Meşal’in aşiretlerini kışkırttığı Mısır ve Ürdün’e yönelik üstü kapalı bir tehditten başka bir şey değildir. Bu bize Hamas’ın İsrail saldırganlığını durdurmak için çözümler sunmak yerine artık çatışmayı sürdürmek için alternatif bir toprak aradığını gösteriyor.

Bu nedenle Lübnan’da Aksa Tufanı İzcileri’ni kurmaya çalıştı ve şimdi de Mısır’a şantaj yapmaya çalışıyor. Çünkü Hamas ve ondan önce esas grubu İhvan sınırla ve Arap ülkelerinin egemenliğiyle ilgilenmiyor.

Hareketin liderlerinden Mahmud ez-Zehhar daha önce sızdırılan bir videoda alaycı bir şekilde şunları söylemişti:

“1967 sınırlarında bir Filistin devleti kırmızı çizgilerden mi? Tabi ki bunu duyduğumda kusacak gibi oluyorum. Filistin bizim için misvak getirip sadece dişlerini fırçalayan biri gibidir. Çünkü bizim projemiz Filistin’den daha büyük.”

Üstüne “Filistin haritada görünmüyor” demişti. Hamdan şimdi ulusal güvenlikten ve bölgesel istikrardan bahsediyor! Oysa ki, onlar Gazze halkının canı ve dökülen kanıyla ilgilenmiyorlar. Nitekim İsmail Heniyye daha önce ihtiyaçları olan tek şeyin “kan ve can” olduğunu söylemişti.

Bütün bunlar, bölgenin artık, güvenlik ve kan dökülmesiyle ilgilenmeyen iki tarafla karşı karşıya olduğu anlamına geliyor; Hamas ve İsrail. Bu nedenle Arapların, başta Mısır ve Ürdün olmak üzere bölge ülkelerinin egemenliklerini korumanın gerekliliğini güçlü bir şekilde vurgulamaları ve onları Hamas ve benzeri tehlikelere maruz bırakmayı reddetmeleri gerekiyor.

Ayrıca Arapların artık Filistin Yönetimi’ni Gazze’ye geri döndürmek için çabalaması gerekiyor. Ancak Filistin Yönetimi’nin yarın değil, şimdi kendisini ve liderlerini yeniden kalkındırması gerekiyor.